hesabın var mı? giriş yap

  • mesaj: seni terkettigime cok pismanim. cok uzgunum. :'(((( peki ya sen nasilsin??
    cevap: her zamanki gibi uzun boylu, atletik yapili, zeki ve yakisikliyim.

  • çakı attık, meşale attık, kapıyı kırıp attık, direği söküp attık, bir büyük rakı attık, üstüne sabri'yi saldık, melo çükületosuyla gol attı, sneijder ile iki tarafa selam verdirdik. ne dedin de ayının zoruna gitti söyle bağıralım.

  • ergofobi, çalışma korkusudur. ergofobisi olan kişiler, çalıştıkları yer veya çalışma ortamıyla ilgili aşırı kaygılara sahip olma eğilimindedir. bazıları el işçiliğinde veya çalışmanın kendisinden korkabilirken, diğerleri iş bulma korkusu yaşayabilir. bu vakaların tümü ergofobi olarak sınıflandırılır.

    iş korkusu, kaygı ataklarına yol açabilir ve kişinin profesyonel olarak işlev görme yeteneğini bozabilir. çoğu insanın hayatta kalmak için bir işi sürdürmesi gerektiğinden, bu fobi, sahip olan kişinin hayatı üzerinde büyük bir etkiye neden olur.

    ergofobi, kişinin işi yüzünden aşırı stresli ve bitkin hale gelmesi ve mesleki tükenmişlikten kaynaklanabilir. kötü niyetli bir işveren veya bozuk iş-yaşam dengesi gibi olumsuz iş deneyimleriyle de ilişkilendirilebilir.

    ergofobi genellikle sosyal fobi, topluluk önünde konuşma korkusu veya eleştiri korkusu gibi fobilerle ilişkilidir.

  • steven wilson adlı insan görünümlü müzik tanrısının temelini attığı en güzel şey, dinlediğim en naif müzik grubu. porcupine tree benim için son iki yıldır yürüdüğüm her yolun, karşıma çıkan her dönemecin, her sokağın beynimde farklı bir şarkıyla kodlanması demek. metro beklerken way out of here, ankara ayazında, karanlık caddenin kaldırımlarında milli kütüphaneden güvenpark'a yürürken arriving somewhere but not here, şehirler arası yolculukta gökyüzüne bakarak stars die dinlemek; üzgün olduğumda lazarus eşliğinde başımı steven'ın omuzuna koyduğumu ve onun bana "don't you worry, this cold world is not for you" deyişini hayal etmek demek. mutlulukta hüzün, hüzünde huzur, huzurda mutluluk döngüsü; in absentia, fear of a blank planet, steven'ın televizyon takıntısı, imha edilmesi gereken ipod'lar, shesmovedon ve solosu, anesthetize dinlerken uyuşmak, trains dinlerken trenin altında kalıp ölen hayran ve onun için yazılmış o 8 dakikalık ölümcül şarkı, "i'm trying to forget you and i know that i will, in a thousand years or maybe a week", yağmur sesiyle başlayan ve 'keşke' dedirten "it will rain for a million years", sentimental'a göre çok daha güzel olduğu halde nil recurring ep'sine atılmış zavallı normal, "the pills i'm taking", bipolar bozukluk, huzur veren mutsuzluk, içimi açan kasvet, mellotronun yalnız hissetmemi engelleyen "uzaklarda, britanya topraklarında senin gibi hisseden birileri var" tınısı. söylediklerim steven'ın diğer projeleri için geçerli olsa da, porcupine tree'nin yeri ayrıdır, hep öyle olacak. son albüm the incident hayal kırıklığı olsa da, grup elemanları şimdilik kendi hallerinde takılıyor olsa da, türkiye sınırları içinde konser verme ihtimalleri epey düşük olsa da ben en sevdiğim grubun konserinde dünyanın en güzel şarkısı olan, yaz mevsiminden nefret eden bana her seferinde bağırarak "always the summers are slipping away, find me a way for making it stay" dedirtmeyi başaran trains'e eşlik ettiğimi hayal etmeye devam edeceğim.

    iyi ki varsın kirpi ağacı. dikenlerini hayatımın sonuna dek böyle güzel güzel, tatlı tatlı batırman dileğiyle.

  • bu uygulamada kendimi yaşlandırıp anneme yolladım. şu an yaşlılığını gördüğümüz dedemi bile tekrar yaşlandırmak zorundayım. bütün sülalemi yaşlandırdım. anneyi böyle şeylerden haberdar etmek pişmanlıktır.

  • şu ülkede şu davarlara rağmen hayatta kalmamı, sperm olarak yumurtayı döllememden sonraki en büyük başarım saymaktayım. yurtdışına cv yollayacak olsam "bu adama iyi bakın, bu adam türkiyede gezi parkı eylemlerine katıldı, trafikte araba kullandı, ankaragüclü serserilerin yanından geçti, sakarya düzce kocaeli şeytan üçgeninde sevgilisini elinden tutabildi, ve kadıköyde kartopu oynadı. bear grylls bu adamın yanında anca kurabiye satabilir" yazardım.

  • cok guzel bir video olmuş. bence mantıklı. linç falan yemezler.
    "nereden baksan elinde kalıyor " sözünün açıklaması adeta.