ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
posta kutusunda faturalara bakıyodum, komşuya 600 lira doğalgaz faturası gelmiş. camı aç da bizde ısınalım amk.
sözlükçülerin en tuhaf takıntıları
-
silgi. okuldayken biri silgimi aldığı zaman, mahsus yanlış yazar, geri alırdım hemen. o silgi önümde durmazsa, sürekli geri alma planları yapar, ders dinleyemezdim.
whatsapp'a story atanı rehberden silmek
-
instagram'a hikaye atmakla whatsapp' a atmak arasında ne fark var?
ikisi de tanıdığın kişilere bir şeyleri gösterme, duyurma, paylaşma çabası değil mi?
ne oluyor da bunu whatsapp'tan yapınca cahil olunuyor?
gerçekten ilginç bir düşünce.
uygulama böyle bir özellik koymuş isteyen kullanır, isteyen kullanmaz. bunun eğitimle ne alakası var mesela?
neden bu kadar takılıyorsunuz böyle basit şeylere, anlaması güç.
seccadeye basan itfaiyeciyi döven gurbetçi
-
türkiye sınırlarında olmadığını unutup, farkında olmadan seccadenin üzerine basana saldırabileceğini sanan şovmenin dramı.
siyasal islam her yerde işlemiyor sayın gurbetçi (!)
theremin
-
keşke bu aletin mucidi şunu görebilseydi.
http://www.youtube.com/…ture=player_embedded#at=139
albaydan milli güvenlik dersi almış efsanevi nesil
-
ben de son dönemlerdenim sanırım.
malatya'da okuduğumdan havacı bir albay gelirdi, 1.85-1.90 boyu vardı, fit vücut, hafif kırlaşmış saçlar. dışarıdan görseniz “ne donuk ruhsuz adam” dersiniz, it gibi de korkuyorduk zaten.
ilk birkaç hafta geçti, alıştık. zaman zaman anekdotlar anlatıp, arada da espriler yapar oldu. o donuk bakışlı adam yeri geliyor gülümsüyor, yeri geliyor yunan'ın megalo idea'sını anlatırken kaşlarını çatıp 12 mil çerçevesinde yapılan icraatları anlatıyor. kıbrıs barış harekatına henüz bir teğmenken katıldığından anısı çok. pür dikkat dinliyorum dersleri, tarihe özellikle de savaş tarihine ilgim var. ders çıkışlarında arada sorular soruyorum, 5-10 dk sohbet ediyoruz. o sıralar 11 eylül olayları, afganistan'ın bombalanması, öcalan'ın yakalanması ve mahkeme süreci derken konu çok.
bir ders sonrası, fazla merakımı görmüş olacak, beni hava üssü'ne davet etti, annen babanla konuş, cumartesi 9.30'da kapıda ol, dedi.
müthiş bir heyecanla gittim, annemler tabii ki ses çıkarmadı zira sefil bir öğrenciyim ve ilk defa ilgi duyduğum bir alan var. öss'ye 2 sene kalmış bende pek tık yok.
gittim, nizamiyede bir 5-10 dakika kayıt, komutanın aranması derken nizamiyeye willys imitasyonu tuzla jeeplerden biri geldi. şöförü uzun dönem bir er, yanlış hatırlamıyorsam nereden tanıyorsun komutanı falan gibi sorular sormuştu. ben de ortama ilk defa girdiğimden çekinerek cevap vermiştim.
bağırış çağırış tekmille odaya girdi, ben de arkasından girdim. “gel bakalım” dedi, oturdum. önce bir çay içtik, çayı şekersiz içemeyen biri olarak gıkım çıkmadı, şekersiz şekersiz içtim. sonra uzun gün başladı, üssü, hangarları ve heyecanımın zirve yaptığı jetleri gezdirdi. bir f4'ün pilot koltuğuna oturdum. o yaş için pahabiçilemez bir deneyimdi. ardından içine giremesek de komuta merkezini ve radar kulelerini gösterdi. tabii sayısız hikaye ile, önceden diyarbakır üssünden kalkıp nasıl gabar'da keşif yaptığını, suriye hava sahasına girip nokta operasyonlarını, middilli açıklarındaki it dalaşını… hepsini o sıralar kavrayamasam da, gözümde gitgide efsaneleşti albay.
gün sonu eve dönünce gördüklerimi yaşadıklarımı yazmıştım, ama annem sağolsun bazı günlük defterlerimi atmış.
neyse, albayımla iletişimim sürekli devam etti, bayramlarda aradım, bir sonraki sene başka birini derse gönderdiler, göremedim ta ki öss'ye kadar. bu dersler ve iletişim sonrası hava harp okuluna girmeyi ve pilot olmayı iyiden iyiye kafaya koymuştum. puanım da yeterliydi. öncesinde biraz konuştuk, bana sürekli zorluklarından bahsetti, alternatif mühendislik vb alanları önerdi. ama ben o heyecanla tüm aşamaları geçtim ve girdim.
çok uzatmayayım, 2005'te mezun oldum, devam eden eğitimlerle 2010'da sayısız sorti, zorlu bir fiziksel sınanma sonrası f16 pilotu oldum. bu dönemde yaşadığım yıldırmalar, güç odaklarının mobbingleri çok yıpratsa da artık her şey geride kaldı diye düşünüyordum.
kazın ayağı öyle değilmiş, tüm detayları veremem ama yaşadığım bazı olaylar hayatın daha kıymetli olduğunu gösterdi ve istifa ettim tüm tazminatları ödeyerek. 2014'te ticari tarafa geçip bir havayolunda pilotluk yapmaya başladım, halen de böyle devam ediyorum. ama gıpta ile bakmıyor değilim f16'lara, ne zaman malatya'ya gitsem o f16 sesi ile anılara dalıyorum.
komutanıma gelecek olursak, ben pilot olmadan o emekli oldu. kurmay değildi zaten. albaylık son durak. ancak maalesef balyoz-ergenekon kapsamında haince tutuklandı emeklilik hayatı sürerken, sürekli iletişimde kaldık, her fırsatta hasdal'da ziyaretine gittim. sonradan öğrendime göre genelkurmay istihbarat'ta görev yapmış bize ders vermeden önce ve icraatları göze batmış. albayım 2021'de covid'den vefat etti, memleketindeki cenazesine katıldım, helallik alamadım ama ne hakkım varsa helal ettim.
güzel bir ders, güzel bir uygulamaydı milli güvenlik dersi ve bir askerden dinlemek konuları. müfredatta artık olmaması çok acı.
tuz gölü'nde flamingo katliamı
-
ülkede hiçbir canlının mutlu olmaya hakkı yok resmen.
çok üzücü, insanı kahreden görüntüler maalesef.
köylü işine bakacak, bakan gereken yapılacak diyecek olan yine gariban hayvanlara olacak.
her şey çok güzel olacak replikleri
-
sen bar olayına mı kızdın?
soma
-
vay kardaşım vay...
erdoğan'a %48 ha.
ben sokağa indim lan buranın halkı için.
gaz yedim, jop yedim polisten. 2 gün herşeyi bırakıp buranın halkı için üzüldüm, koştum sokaklarda. insan gibi yaşasınlar, insan gibi ölsünler diye. gidenlere bişey yapamadık kalanlar düzgün yaşasın diye. ulan ne seçimi kaybetmek ne de 5 sene daha erdoğan'a katlanacak olmak bu kadar koymadı bana.
vay kardaşım vay...
facepalm
-
............................................________
....................................,.-'"...................''~.,
.............................,.-"..................................."-.,
.........................,/...............................................":,
.....................,?......................................................\,
.................../...........................................................,}
................./...........................budur..................,:'^'..}
.............../...................................................,:"........./
..............?.....__.........................................:'.........../
............./__.(....."~-,_..............................,:'........../
.........../(_...."~,_........"~,_....................,:'........_/
..........{.._$;_......"=,_......."-,_.......,.-~-,},.~";/....}
...........((.....*~_......."=-._......";,,./'..../"............../
...,,,___.\'~,......"~.,....................'.....}............../
............(....'=-,,.......'........................(......;_,,-"
............/.'~,......'-...............................\....../\
.............\'~.*-,.....................................|,./.....\,__
,,_..........}.>-._\...................................|..............'=~-,
.....'=~-,_\_......'\,.................................\
...................'=~-,,.\,...............................\
................................':,,...........................'\..............__
.....................................'=-,...................,%'>--==''
........................................_\..........._,-%.......'\
...................................,<'.._|_,-&''................'
2 temmuz 2020 internet düzenlenmesi kanun teklifi
-
milliyet gazetesinden ayşegül kahvecioğlu'nun haberinde ayrıntılarını verdiği yasal düzenlemedir. milliyet
özetle
1- günlük erişimi 1 milyondan fazla olan sosyal ağlar türkiyede bir temsilci bulundurmak zorundalar.
2- temsilci belirlemeyen sosyal ağların bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak.
3- bakın bu çok önemli: sosyal ağlar, türkiye'deki kullanıcıların verilerini türkiye'de barındırmakla yükümlü olacak.
tahminimce bu maddeler şu anlama geliyor: "biz site kapatamayız, 'diktatör' derler; bir şartları zorlaştıralım, siz çekilin ülkemizden." zaten bu kafayla gidersek herhangi bir yabancı menşeli dizi, oyun veya film platformunun ülkemizin pazarına girmek isteyeceğini düşünmüyorum. hello orta doğu
edit: sherosky nickli yazarın mesajını iletiyorum. aynı haber benzer başlıkla 8 nisan 2020'de de yayımlanmış. yani son zamanlarda kişilere edilen hakaretlerle ilgisi yok. önceden planlanmış her şey.
edit2: 'ayaaan' nickli yazarın mesajı olaya farklı bir ışık tutuyor: "3 numaralı madde ile ilgili bir bilgilendirme yapayım; 1 hafta önce varlık fonu(berat albayrak) turkcell'i satın aldı. türkiye'de en büyük veri merkezi turkcell'in ve daha büyüğünün inşaatı tekirdağ'da devam etmekte. bu platformların veri merkezine gelmesi demek devasa veriyi burada barındırması, devasa paralar ödemesi demek." (bkz: #109665004)
tek kişilik ordu gibi olan insanlar
-
(bkz: mustafa kemal atatürk)
debe editi: arkadaşlar, bugün ağrı'da bulunan cengiz çıkrık ortaokulu'nun kitaba ihtiyacı olduğuna dair mesaj aldım. ekşisözlük ahalisi olarak yardımcı olmak isteyenler olur diye mesajı olduğu gibi paylaşıyorum.
"ağrı/patnosta bir okulda türkçe öğretmeniyim. okulumuzun maalesef ki bir kütüphanesi yok. öğretmenler odasında küçük bir kitaplığımız var ama içi boş. uzun zamandır bu gruptaki paylaşımları takip ediyorum ve grup içindeki dayanışmayı oldukça beğeniyorum. bu konuda kimler bize yardımcı olur diye düşünürken birden siz değerli arkadaşlardan yardım isteme fikri geldi aklıma. 5,6,7 ve 8. sınıf düzeylerine uygun; kullanılmayan, bir köşede okuyucusuyla buluşmayı bekleyen hikaye ve romanlarınızı bize ulaştırabilirseniz hem ülkemizin okuma kültürüne katkı sağlar hem de okulumuzdaki bu eksikliği tamamlamış olursunuz.
ağrı/patnos "merkez ptt" veya cengiz çıkrık ortaokulu olarak gönderebilirlermiş.
iyi günler diliyorum."
merve gelinin led ışıklı davullu lüks kınası
-
her şeyi geçiyorum da gelin hanım madem dini bütün insansınız, görünene göre sizin gibi kapalı misafirleriniz ve aile bireyleriniz de var kınanızda ancak çalgı çengili, dine göre bir kadının vücudunda haram olan yerlerinin açık olarak dans ettiği ve dolayısı ile günaha girilen bir kına organizasyonu düzenlemek bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumuna gelmiyor mu?
edit: düğün, kına olarak değiştirildi.
o değil de hala bu görüntüleri savunmak için mesaj atan yazarlar var. allah kimseyi bu durumu savunacak kadar düşürmesin.