hesabın var mı? giriş yap

  • bu gün yeğenimle parka gittik.
    top oynarken köşede öylece oturan 5-6 yaşlarında bir çocukla göz göze geldim.
    isterse bize katılabileceğini söyledim ve çekingen bir şekilde katıldı.
    adını sordum, söylemedi.
    başka bir çocuk adının ahmet olduğunu söyledi sonra.
    biraz daha bize katılsın diye sürekli topu ahmet' e attım, sonra dilinin o güzel bağı çözüldü.
    yanımızdan bir süre ayrıldı.
    biraz sonra başka bir arkadaşı:" onun annesi öldü..bu yüzden sabahtan akşama kadar hep parka geliyor. "
    deyince sessizliğinin nedenini öğrenmiş oldum.

    en son biz giderken: " ben , yarın sabah da burdayım..hep burdayım ." dedi.

    küçücük bir çocuk..annesi yok, tüm gün parkta, hep parkta.

    yarın sabah ben de parktayım ahmet.
    hem de sadece seninle top oynamak için.

    güncel bilgi; ahmet ve ikizini bu gün parkta bulamadım zira yağmurlu havada haliyle parka gelmemişler..ama ben peşlerindeyim,bir de akşam şansımı deneyeceğim.

    son güncel bilgi; ahmet ve ikizine birkaç sürpriz hazırladım ama yağmurlu havalar sağolsun bir türlü yakalayamadım bu ikiliyi.

  • olayı dün özetlemiştim. şimdi buraya tekrar yazayım:

    olayı bilmeyenler için özetin özetini yazalım. prematürlerde rop diye bir hastalık var. retinopati of prematurity, prematürün retina hastalığı. o dönemde daha ülkede lazer teknolojisi olmadığı için tedavisi de yok. o sırada bu hastalığı bakan uzman göz hekimi üniversite hastanesinde (çapa mı cerrahpaşa mı hatırlamıyorum) daha önceden bu bölüme randevu alınıyor fakat randevu tarihinde hala küvözde olan bebeğin beyin kanaması (subaraknoid kanama) mevcut. doktor inisiyatif alıp “beyin kanaması olan hastayı kanama kontrol altına alınmadan tedavisi olmayan bir hastalığın muayenesine göndermem.” diyor ve sonrasında da uğraşıp bebeği yaşatıyor. zaten tedavisi de olmadığından bebek kör kalıyor ve aile dava açıyor. bizim yüce türk adaleti de “kontrol tarihinde muayeneye göndermeyip tedavisini ihmal ettiği için oluşan körlük sebebi ile” 4,5 milyon tazminata mahkum ediyor. doktor beyin gruplarda “bugün olsa bugün yine aynı kararı veririm. bilirkişi heyetine hakkımı helal etmiyorum. hastayı o halde göndersem bu sefer de ölüme sebebiyet vermekten ceza alacaktım.” mihvalinde yazıları mevcut.

    özetle doktora niye hastayı yaşattın diye ceza kesildi.

  • charles bukowski’nin, 1922-1941 arasındaki çocukluk gençlik yıllarını büyük oranda otobiyografik unsurlar içererek anlatan, mizah ve acının başarılı bir kolaylıkla iç içe geçtiği yapıtı.
    okuduğum ilk ve tek bukowski kitabı ancak daha öncesinde john fante ask the dustı okumuştum; kitabın bukowski tarafından yazılan önsözünde kütüphanede kitapları deneyerek arayışını fante’nin toza sor’u ile tanışması ve kendisinin ‘tanrı’ sı oluşunu anlatır, ham on rye da da 35. bölüm fante den bahsetmemekle birlikte aynı durumun anlatımıdır.

  • olayın başlangıç tarihi 9 temmuz 2023'dür. cumhuriyet'in yaptığı habere göre otoyol üzerinde yarışan otomobillerden biri yol üzerinde ilerleyen araca çarpıyor ve twitter'da @servusbastii kullanıcı adlı arkadaşımızın babasının ölümüne sebep olup annesini de yaralıyorlar. bugün ise olay günü hem otoyolda yarışıp, hem alkollü şekilde araç kullanan, hem de hiçbir suçu yokken bir insanın ölümüne sebep olan katillerin serbest bırakıldığını öğreniyoruz. biliyorsunuz ki türk adalet sistemi geçtiğimiz senelerde verilen tepkilere göre hareket etmeye başladı bu sebeple sizi tepki vermeye davet ediyorum. aşağıya olayla ilgili tüm kaynakları bırakacağım ve sizden babasını kaybetmiş arkadaşımıza ses olmanızı rica edeceğim. bu başlığı ne kadar yukarı taşırsak sesimizin duyulma ihtimali o kadar artacaktır, unutmayın ki orada o gün ölen siz de olabilirdiniz sizin babanız da olabilirdi ve katilleriniz şu an elini kolunu sallaya sallaya geziyor olabilirdi. lütfen destek olalım.

    twitter 1
    cumhuriyet gazetesi haberi
    video
    bilirkişi raporu
    adli tıp ve polis raporları
    alkol testi
    kamera kaydı
    instagram hesabı

    edit: sorulan sorular üzerine arkadaşımız adli kontrol şartı ile serbest kaldıklarını ayda iki kere imza atacaklarını söyledi şu anlık hukuki açıklaması böyle olduğunu belirtti

  • acımadığım çocuklardır. gençlerde zaten sorumluluk sıfır. sınav giriş bilmem nelerinde küpe, saat vb getirmeyin diye belirttikleri halde yıllardır küpe sıkıntısı cekiliyor o kuyruklarda.

    hayır. hayat toz pembe değil. dünya ve kurallar sizin etrafınızda dönmüyor. bu 15 dk meselesini de hadi okumak bir yana duymamış olamazsınız.
    dersanenizde, okulunuzda eminim ki hocalar bu meseleye değinmiştir.

    gençler dedim ama toplumda böyle önemsemeyen, aman canım sendeciler büyüyünce, hiç bir geçerli mazereti olmadan 9 bucuktaki toplantıya 10 bucukta gelebilme rahatlığındalar.

    sonra da bu memleket neden böyle, ben dışarda okuyacam yeaaa der durursunuz.

    senin görevin o sınava girmekse şayet, bir başka görevin de o sınavın kurallarına uymak. küpe takmayın diyorlarsa takmayacaksın, 15 dk kala kimse içeri alınmaz diyorlarsa 15 dk kala oraya varmayacaksın.

    ha kurallar eleştiriye açıktır, o ayrı bir mesele. ama uymak icap ediyor.