hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine, "sürekli hastalanıyorsunuz yaşlısınız, rtük baskısından da şikayetçisiniz, neden hala program yapıyorsunuz madem?" diye sormuşlar, "ben çalışınca 100 aile ekmek yiyor, o yüzden" demiş. sonra birileri allah'tan kitaptan bahsediyor ahlak dersi veriyor ya deliriyorum.

  • tüm içtenliğimle söylüyorum, keşke ben olsam dediğim erkektir. ,

    hayatım boyunca hep ilk olan erkektim ben. bu ne demek biliyor musunuz? pantolonlar aşınana kadar sürtünmek demek. imkansız hesaplar ödeyerek "zamana ihtiyacım var." lafını duyup tavana bakarak uyuyakalmak demek. hep ertelenmek demek, hevesi kursağında bırakılmak demek. ve hepsinden önemlisi müzakere etmek demek.

    o yatağa girdin mi müzakere edeceksin arkadaş. bu topraklar kolay kazanılmadı. elin bele değmesinin bile şanlı galibiyet olarak addedildiği nice geceler yaşandı o er meydanında. sütyeninin kopçasını açtığımda gözleri yuvalarından fırlayan sevgilim oldu benim. birini elimle yerine taktım. iç çamaşırına dokunduğumda "hayatımda bu kadar kirlenmiş hissetmedim" cevabını aldım. yılmadım, müzakereci tutumumu korudum. "sadece uyuyalım hiçbir şey yapmayalım" dedim ve sadece uyudum. yaz sıcağında kışlık eşofmanlarla girdim yatağa, isilik oldum. yeri geldi ayaklarımız birbirine değsin diye mücadele verdim.

    sonra vay efendim neymiş ikinci olunca rererö. oglum mal mısınız lan?

  • lan bu dışarda yemek yemeyin salçalı makarna yapın evde yiyin diyen mal sürüsü sosyal hayat, eğlence, gezme tozma, stres atma vs'den zerre anlamıyor. bira pahalı, evde yapın. rakı pahalı, etil alkol. sinema pahalı, kaçak izle. iphone pahalı, reedmi al. et pahalı, tavuk taşşaa ye. tatil pahalı, köye git. sigara pahalı, içme. araba pahalı, otobüse bin, anandan arabayla mı doğdun? ledtv pahalı, tüplü neyine yetmiyor? koltuk zamlandı, bir yıl yerde otursan ölmezsin. damacan su kaç lira oldu? suyu da az iç amk. umumi tuvalet pahalandı, gel ağzıma sıç.
    allah belanızı versin sizin. sizin yaşadığınız şey hayat değil ama siz anlamıyorsunuz, anlamayacaksınız.

  • haksız protestodur.

    fakiriz arkadaşlar, şunu artık kafanıza sokun.

    “oturup bir kahve de mi içemeyeceğiz?” diye soracaklara peşinen cevap vereyim: içecekseniz böyle şikayet etmeyeceksiniz. paranızı biriktirip gidip öyle içeceğiz ya da başka yerden kısıp denkleştireceğiz.

    zira 48 lira denen paranın bugünkü kurla karşılığı yaklaşık 2.5 dolar.

    girin bakın amerika’daki starbucks fiyatlarına. bir sürü ürün hala daha amerika fiyatlarından daha ucuz.

    fakirlik, gelişmemiş bir ülke vatandaşı olmak böyle bi şey.

    sahte zenginlik bitti arkadaşlar. dilerim bunlar iyi günler değildir.

    alışsanız iyi olur, yoksa çok ağlar durursunuz.

    editbucks: arkadaşlar bana neden çemkiriyorsunuz? sanki zamları ben yaptım, sanki ben çok memnunum.

    ok, keşke bölgeye göre fiyatlandırsa, keşke burda da 2.5 lira olsa. hepsine ok diyorum. hepiniz haklısınız.

    merciler kontrol etsin diyen arkadaşlar: kontrolünü umduğunuz mercilerde en baştan sağlıklı işleyen bi kontrol sistemi olsa, zaten böyle fakir olmazdınız diye tahmin ediyorum. ama siz daha iyi bilirsiniz tabii.

    lütfen kabul edemediğiniz fakirliğinizden alevlenen ateşli hırslarınızı fakirliğinizin sorumlusu olanlardan çıkarın; ben de siz gibi fakirim.

    editté macchiato: sevgili arkadaşlar, iyi niyetlisiniz anlıyorum. buyrun, edin protestonuzu; ben kimse protesto etmesin demedim. hepinizi destekliyorum gönülden.

    alçak kahve sektörünü yola getirince eliniz değmişken elektronik eşya, et süt gibi temel gıda ve araba/taşıt satıcılarını da protesto etmekten geri durmayın.

    onlar kim köpek de bu millete 40-50bine telefon satmaya kalkıyor?

    kahve sevdasına kapılıp, etin fiyatından daha pahalıya peynir satan alçaklara da bi protesto ayırmadan geçmezsiniz umarım.

    fındık da çok pahallandı bence; hatta duyduğum kadarıyla almanya’ya burdan giden fındık orda daha ucuz(muş). fisko birlik mi kimse sorumlusu o da bi zılgıtı hak ediyor diye düşünüyorum; onu da sakın boş vermeyin.

    ayrıca şahsi ricam, selpak’a da el atmanız. 10 tane selpak mendili 38 liraya aldım dün. tuvalet kağıdını da söyleyecektim de bir an fakir olduğumu hatırlayıp selpak tuvalet kağıdı benim neyime diyerek vaz geçtim.

    böyle böyle teeek tek hepsini yola getirip, o pis iç ve dış güçlerin oyununu da bozmuş olursunuz.

    hadi bakalım; aslansınız, kaplansınız.

    şimdi müsaade ederseniz zar zor aldığım ristretto biancomu içmem gerek daha fazla soğuyup tadı kaçıp param boşa gitmeden.

    siz bir ristretto bianco kaç lira biliyor musunuz?

  • acilen bitmesi gereken saçma sapan davranış.

    hanım kızımız arkadaşlarıyla güzel bir akşam yemeği fotoğrafını paylaşmış, buraya kadar her şey normal. altına yazdığı şey '#bugün #böyle #olsun #dedik #kızlarla #boğazda #yemek #mutluyuz #bizim #aramız #bozulmaz #yıllar #sonra #olsa #bile'

    şimdi öncelikle hashtag'in temel amacı fotoğrafları kategorize ederek insanların istediği kategorideki fotoğrafları bulmasını kolaylaştırmak. ulan madem cümle yazacaksın neden her kelime başına hashtag düşüyorsun? senin ''#böyle'' diye açtığın hashtagi kim aratır, kimin amacı bunu aratırken senin boğazdaki yemek fotoğrafını bulmaktır?

    ve ilginç bir şekilde bunu yapan insanların sayısı maalesef az değil.

    edit: başlığı taşıyan sözlük yönetimine bunun sadece instagramda yapılmadığını, farklı sosyal medya mecralarında da gerçekleştiğini belirtmek isterim. ayrıca ben yazılan hashtagin uzunluğunu değil, her kelimeye ayrı ayrı hashtag düşülmesini belirttim. saygılar.

  • https://onedio.com/…ibi-yorumlar-yapiyorlar-1053802 bu link çok daha kapsamlı, bunu ekliyorum.

    (bkz: başlık sınırı) köpekten kaçarken kamyon çarpan ve bacağı kesilen kızın annesi açıklama yapmış.

    https://mobile.twitter.com/…tus/1502681161138585602

    antalya'da köpekten kaçarken kamyonun altında kalan 9 yaşındaki mahra'nın annesi derya pınar: "bacağını düşünürken, şu an canını düşünür olduk. son seviye oksijen verilerek yaşatılmaya çalışılıyor. biz çok hayvan seven bir aileyiz. altı kedimiz, 3 köpeğimiz var.

    köpeğin psikolojisini bilirim. onları sokağa terk ederek, çöpün kenarına yemek bırakarak hayvansever olamazsın. o hayvanlar bu şartları zaten hak etmiyorlar. aynı hayvanlar sahipli hayvanlara da saldırabiliyorlar.

    onlara da benim evladıma da yazık. iki tane başıboş hayvan benim evladımın geleceğini çaldı. sokaktaki bin tane hayvanı toplasan benim yavrumun bir tane bacağı etmez"

    günlerce kızın ailesini sucladınız, neden köpekten korkmamayı öğretmediniz diye. utanır mısınız, bilmem...

  • "allah için yola çıkanı allah yolda bırakır mı?"

    bildiğim kadarıyla peygamberin torunu çölden çıkamamış orada aç susuz ölmüştür.

    demek ki allah için yola çıkmamış, allah yolunda olan yezid'miş çünkü yezid yolda kalmadı, her işi rast gitti.

  • ben size en kısa yoldan nasıl alınacağını anlatayım.

    öncelikle şunu bilin, vizeyi konsolosluktan almanız gerekmiyor ve bunun için güvenilir aracı kurumlar var. konsolosluğa gitseniz bile görevliler sizi bu kurumlara yönlendirebilir. fakat insanlar genelde şöyle bir hata yapıyorlar; google'a girip "rusya vizesi" yazıyorlar ve karşılarına çıkan ilk linklere tıklayıp başvuru yapıyorlar ve sonu genelde hüsran oluyor. en doğru bilgiyi, bölgenize en yakın konsolosluğun web sitesinden öğrenebilirsiniz. örneğin antalya için yetkili kurum bu. konsolosluğa da gitseniz buraya yönlendirme yapacaklar. bu arkadaşlar da maksimum 7 güne vizenizi hazırlayıp verecekler.

    ilk olarak hazırlamanız gereken şey geçerli bir pasaportunuzun olması. bunun yanına iki adet fotoğraf ekleyip, şu linkten ulaşacağınız web sayfasındaki formu da doldurup çıktısını aldıktan sonra direkt olarak bu kurumların yolunu tutuyorsunuz. bu kurumlara 80 dolar vize bedeli ve 35 dolar hizmet bedeli ödedikten sonra işlemler bitiyor mu? hayır bitmiyor.. genelde yine aynı yerde olan başka bir kuruma otel voucher'ı almak için yönlendiriliyorsunuz. bu voucher'ı almak zorunlu. gerçekten bir otel rezervasyonunuz var ise zorunlu değil. çünkü sınır polisleri sizi sorguya alırlarsa, oteli gerçekten arayıp teyit edebilirler isminizi. öyle sahte rezervasyon yapan web sitelerine güvenip elinde kağıtla geri gönderilen çok insan oluyor. rezervasyon tarihleri ile vize tarihleri birbirini karşılamalı.

    pasaport ve evrakları verdikten sonra birde sms bilgilendirmesi için sizden 10 lira daha alıyorlar (antalya için) pasaport başına. vizeniz hazır gelin alın gibisinden bir sms işte.

    vizeniz üç aylık geliyor ve süre başvuru yapıldığı gün itibariyle başlıyor. bundan sonra yapmanız gereken tek şey bir uçak bileti bakmak. fakat şöyle tehlikeli bir durum daha var; rusya sizden pcr testi istiyor ve bunu her yaştan çocuklar ve bebekler için de talep ediyor. eğer ki test sonuçları pozitif çıkarsa yandı gülüm keten helva. bileti almışsanız uğraşır durursunuz evde eliniz kolunuz bağlı.
    bu test için kişi başı 175 tl alıyor devlet hastanesi ve uçak bileti ile pasaport talep ediyor. sağlık sigortası istenmiyor! rusya sizden herhangi bir sağlık sigortası talep etmiyor!

    pcr test sonuçlarını ingilizce olarak alıyorsunuz ve rusya'da sınır görevlileri bunu sizden istiyor. istemeyebilir de. türkiye tarafında fiziksel olarak hiç sorulmuyor fakat belki görevliler bilgisayardan falan görüyordur.

    türk tescilli bir havayolu ile gidiyorsanız işiniz kolay fakat rus tescilli bir havayolu ile gidiyorsanız işiniz zor. uçakta size bir form veriyorlar ve doldurmanız talep ediliyor. bu formu rusya'da teslim ediyorsunuz havalimanı yetkililerine. dikkat etmeniz gereken nokta; formda konaklama adresinize gidip kız arkadaşınızın evinin adresini yazmayın. voucher'da neresi yazıyor ise orayı yazacaksınız.

    şimdi uçaktan indiniz ve sınır polisleri yarı yarıya ihtimalle sizi sorguya alabilir. pasaport polisi ufak tefek sorular sorabilir ve aldığı yanıtlar onu tatmin etmezse direkt sorguya gidersiniz. sorguda ülkeye geliş sebebiniz sorulur, ülkeden kaçtınız mı, iltica mı edeceksiniz, kurye misiniz vs soruşturma yapılır. vizenizin amacından farklı bir geliş sebebi söylerseniz geri gönderilirsiniz. turistik vizeyle gidip, iş bulmaya geldim diyen mallar çıkabiliyor. veya otel voucher'ından farklı bir yerde konaklama yapacağım diyenler de çıkabiliyor.. sırıtarak "kızlar çok güzel yaa, onları görmeye geldim" derseniz maalesef geri gönderilirsiniz.
    paranızı sorarlar, kılık kıyafetinize bakarlar, geri dönüş biletinizi, otel rezervasyonu kontrol ederler ve hatta hatta telefonunuza bile bakabilirler ansızın isteyip.
    eğer ki istenmeyen bir durum olan geri gönderme olayı başınıza gelirse, size uzattıkları hiçbir kağıda imza atmayın. geri göndermek tamamen onların sorumluluğu altında. karnınızı doyuracak ve biletinizi alacaklar. bağırıp çağırmak fayda etmiyor, elinizde telefon bir o yanı bir bu yanı aramak da nafile.. geri dönüyorsunuz..
    fakat müsterih olun, öyle kolay kolay kimse geri gönderilmiyor ve her geri gelen yolcu için karşılığında türkiye'de bir rus vatandaşını geri gönderiyor. umarım anlatabilmişimdir..

    az biraz şanslı iseniz bu olayları hiç yaşamadan, tek kelime bile sormadan mühürü basarlar ve geç de diyebilirler.

    rusya'ya hoşgeldiniz.

    dipnot: benim rusya'da oturma ve çalışma iznim var ve bu sebepten vizesiz geliyorum. yukarıda anlattıklarım turistik vize içindi. diğer vize türleri konusunda pek bir bilgim yok.

  • ilginç neden-sonuçlar barındıran dizi.

    gelin kuzey-güney ilişkisine bir göz atalım;
    -kuzey; hayali olan askerlik mesleğini yapamadı, çünkü hapisteyken yaralandı.
    -kuzey; hapse girdi, çünkü güney'in yaptığı kazayı üstlendi.
    -güney; kaza yaptı, çünkü kuzey çok alkol almıştı ve arabayı kullanamayacak haldeydi.
    -kuzey; çok alkol almıştı, çünkü güney ile cemre'yi öpüşürken gördü.
    -güney; cemreyi öptü, çünkü daha önceden cemre onu dudaklarından öpmüştü.
    -cemre; onu öptü, çünkü güney cemrenin gözünden kuzey'in attığı kumu çıkarmaya çalışırken yakınlaştılar.
    -kuzey; cemrenin gözüne * kum attı, çünkü güney cemre ile onun öpüşmesini kesmişti.
    -güney; cemre ile kuzey'in öpüşme anını yarıda böldü, çünkü kuzey gözlerini kapattı.
    -kuzey; gözlerini kapattı, çünkü oyun icabı değil içinden gelerek cemre'yi öpüyordu.
    -kuzey; cemre'yi öpmeye hazırlanıyordu, çünkü şişe çevirmece oynuyorlardı.

    bence bu dizide tek suçlu var; o da şişedir abicim.*