ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ebru polat'ın cam silmesi
-
full makyaj, fönlü saçlar ve bol dekolte içeren eylemdir.
bir bıkmadınız amk şu milleti salak yerine koymaktan.
abdullah gül'ün kuracağı parti
-
(bkz: lacivert parti)
(bkz: onlar konuşur lacivert parti yapar)
yıllardan sonra gelen edit: kuramadı...
zelensky'nin dil bilmeyen trt muhabirine sorusu
-
cumhurbaşkanlığı uçağında poz veren kişilerden birinin durumudur. acınasıdır.
yetişmiş beyinleri biçtiler, yurtdışına gitmeleri için ellerinden geleni yaptılar, çoğu da vatan haini ilan edildi zaten.
kala kala bunlar kaldı memlekete.
tanım: siyasal islam rejiminde yaşanan rezil olaydır.
10 şubat 2014 özgür mumcu'nun rte tespiti
-
özgür mumcu'nun twitter üzerinden yaptığı tespittir.
üzerine fazla yorum yapmaya gerek yok.
(bkz: babasının oğlu)
--- spoiler ---
televizyonda alttan akan yazıyla gazetede kıyıda köşede kalmış haberle uğraşıyorsa ülkeyi erdoğan değil başkaları yönetiyor demektir.
bu kadar boş vaktin başka izahı yok.
--- spoiler ---
https://twitter.com/…umcu/status/432875924976324608
https://twitter.com/…umcu/status/432875987601489920
kırşehir şeker fab işçilerinin işten çıkarılması
-
güzel şeyler de olmuyor değil hani.
hesap makinesiyle sözde indirim hesaplayan esnaf
-
kucuk olcekli tipik turk esnafidir. alisverise gitmissinizdir ve misal kazak alacaksinizdir. kazagi denersiniz, hosunuza gider ve almaya karar verirsiniz. ancak hemen hemen her turk insani gibi pazarlik yapacaksinizdir dukkan sahibiyle etiket fiyati uzerinden indirim yaptirabilmek icin. olaylar gelisir;
siz: "bu kazak guzelmis? etiket fiyati uzerinden ne kadarlik bir indirim yapabilirsiniz?"
esnaf: "valla, biz, bize gelis fiyatiyla satiyoruz bu kazagi" (ic sesiniz: at yalani .... inanani seklindedir)
siz: "olur mu ya? bu cok pahali. alaman ben bu kazagi bu fiyatiyla. yapin artik bir indirim (israrlar, israrlar, israrlar)."
esnaf: (imana gelir) "tamam o zaman bakalim ne yapabiliriz" der
ve hastasi oldugum surec baslar. esnaf, masasinin ustunde duran devase hesap makinesini (devasa hakikatten, boyle kafam kadar, devasa olmasina devasa ancak ironik bir sekilde ancak dort islem yapabiliyor) alir ve diffirential equation cozermis edasiyla bir o tusa bir bu tusa pasar. derin dusunur. ve
esnaf: "valla en son bu olur, daha azi bizi kurtarmaz" der ve hesap makinesinde cikan sayiyi size gosterir. (ic sesiniz: hani lan size gelis fiyati buydu? seklindedir ve hala inanmazsiniz o kadar cok tusa basip bu sayiyi bulmasina)
siz: "tamam o zaman aliyorum" der, odemenizi yapar ve iyi gunler dileyerek dukkandan ayrilirsiniz. esnaf ise bir sonraki musterinin gelmesini ve bu baglamda bir sonraki hesap makinesini kullanimini dort gozle beklemeye koyulur.
annenin çöp diye attığı bazı muhteşem eşyalar
-
küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?
günaydın cahiliye dönemi adetidir
-
ali erbaş'ın işini iyi yaptığını gösteren bir söylemdir.
şeriatı ilan etme misyonunu, kurbağaların suyunu yavaş yavaş ısıtarak yerine getirmektedir.
(bkz: diyanetin 4-6 yaş zorunlu kuran kursu talebi)
günaydın bu arada sayın yazarlar ve sevgili çaylaklar*
antalya'daki çocuk cesetleri
-
ciddiyetle yaklaşılmalıdır. taşşak geçip sulandırılacak bir olay değil. normal zamanlarda infial yaratması gerekiyor.
ülkedeki tepkisizlikten kafayı yiyorum artık
turizm başkenti antalya'da parçalanmış çocuk cesetleri bulunuyor biz bunları ekşiden öğreniyoruz.
türk medyasının kokuşmuşluğunu yüzümüze vuran başka bir dehşet verici olay.
edit:
resmi açıklama gelmiş
antalya valiliği
türklerde yatağı duvar dibine koyma güdüsü
-
got kadar evlerimiz oldugundan mutevellit ozguvenle ilgisi olmayan gudu.
su asagilik kompleksinden vazgecin bi olom. ulan bir nesil oncesinin odasi bile olmazdi da dösegi orta yere sermez miydi bu ozguvensiz dediginiz millet.
bi haltı da "bilmem kim soyle yapiyo, biz boyle. o zaman bizde bi bozukluk var" diye yorumlamayin be ya.
ayrica yatagi ortaya koyunca haliyi gotumuze mi sokacaz afedersin.
edit. edep.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"vücudunuz tüylü mü?
a) evet
b) hayır
meşe palamudu var istiyon mu?
a) evet
b) hayır
a'lar çoğunluktaysa sincapsınız."