hesabın var mı? giriş yap

  • "yaptığınızı,, bir başka budalanın,, bunları sizden beklediğini düşündüğünüz için yapıyorsanız,, onun sizden bunları beklemeside, ,sizin onun bunları beklediğini umduğunuzu sandığından ileri geliyorsa,, herkes istemediği birşeyi yapıyor demektir.. o zaman ortaya budalaca bir durum çıkar"..

    ettiği özlü sözlerin çoğu pek de cesurdur şekilde görüldüğü üzere..

  • (bkz: volume pump)
    (bkz: pressure pump)
    hoh derken cigerdeki sicak havayi disari atiyoruz puf derken de daha cigere gitmemis solunum bosluklarindoa kalan + cigerdeki havayi yuksek basincla cikariyoruz. yuksek basinc ve hiz deriye temas edince sogukluk hissi yaratiyor.
    bakin dikkat edin hohlarken agzimiz olabildigince acik cunku hacmi pompaliyor cigerler yani icerideki isinmis havayi. puflarken durum farkli agzimizi olabildigince kucultup yanaklari sisirip basinc yaratiyoruz haliyle kucuk delikten siddetli ve hizli hava cikiyor. hizla hareket eden molekuller degdigi yerde sogumaya neden oluyor. aynen ruzgarli havada camasirin daha cabuk kurumasi gibi.

  • ülkede kimlerin nasıl zengin olduğuna bakılınca şaşırtmayan hediye. özenilecek birşey değil..

    bana 12 milyon dolar verseler seda sayan gibi bir annem, nihat doğan gibi bir sevgilisi olsun istemezdim. yazık çocuğa, milyar dolarla bile kapatamazsın bazı şeyleri..

    çok şükür annem gibi bir annem var, şanslıyım. 1000-0 öndeyim..

  • atalarımız bunu seneler önce düşünerek söz, nişan, nikah gibi checkpointli basit bir sistem koymuşlardır.

  • kornerden gol attım, kendi paramı kazandım ev geçindirdim, kamyon sürdüm, yükseklik korkumu yendim, fakat bu başaramadığım bir eylem. çok zor çok.

    gözlerim hafif şehla ise sebebi bu dekolteler.

  • gerçekten bunu yapabildiğim birini bulabilirsem, gerçekten sessizliği bir adım yakınlığa dönüştürebilecek biri çıkarsa karşıma, sorgusuz sualsiz, gözümü kırpmadan evlenirim onunla. başka hiçbir şey lazım değil. konuşmak bir şeydir, susabilmek her şeydir. eğer bir insan sizinle beraber sessizliğe katlanabiliyorsa, suskunluğa bile tahammül edebiliyorsa, asla ve asla kırıp üzmeyin. çok nadirler ve bir daha asla çıkmıyorlar karşınıza.

  • benim.
    yıllarca kolejde çalıştım.öğrencilerle arkadaş gibi de oldum hep,çoğuyla hala görüşürüm zaten yaşlarımız çok yakın.bir yerlerde buluştuğumuzda öğrenci -öğretmen olduğumuz anlaşılmaz. yani sizin bahsettiğiniz o 'evde bekleyen,dershanede üç kuruş maaşla sürünen, idealist,arkadaş tipte' vs öğretmen de benim aynı zamanda. ayrıca belirtmek isterim ki alan sınavım sayesinde atanabildim. çünkü ben diğer alanlarda pek bir şey bilmiyorum.
    şimdi geldiğim okulda ise can güvenliği olmayan bir kadın öğretmenim. gözlerini korkutmak için ufak çapta fiziksel müdahalede bulunuyorum arada ,fazlasını yapmam, yapamam da zaten tehditler havalarda uçuşuyor ,evime tek başıma yürüyemiyorum,kadın olmanın utanılacak bir şey olduğu bir yerdeyim. ki büyük bir şehrin büyük bir ilçesindeyim. ama bu "büyük"lükler insanların kafalarındaki örümcek ağlarının yanında maalesef hiç kalıyor.
    korku içindeyim,ayaklarım geri geri gidiyor. sınıfta" bana bugün napıcaklar acaba ?" düşüncesiyle dakikaları saatmiş gibi yaşıyorum.bu sadece bir kısmı tabii.
    biliyorum sizin için hayaller "ölü ozanlar derneği, her çocuk özeldir,koro"filmleri tadında.hayatlar için (bkz: ben)

    bir yıldan fazla süre sonra edit: bütün yıl boyunca emek verdim o öğrencilerime. dövdüm de sövdüm de ... ama sevgilerini kazanmayı başardım en sonunda. artık beni benimsemişler, sahiplenmişlerdi.sonra koruyup kollamaya başladılar. doğumgünümde 1'er lira toplayıp pasta alıp bana sürpriz yaptılar. hediyeler aldılar,utanıp veremeyip başka arkadaşlarıyla yolladılar. sene sonu geldiğinda artık evladım olmuşlardı çoktan.şimdi başka bir ile ggeldim,çocuklarımı özler oldum. nereden nereye işte. verdiğim tüm emekleri hatta daha fazlasını hak etmişler bilememişim.

  • albany tıp fakültesi nöroloji profesörü dr. venkat ramani'nin dianne neale adlı hastası, televizyon izlerken, entertainment tonight programının sunucusu mary hart'ın sesini duyunca epilepsi nöbeti geçirdiğini, ailesinin bile buna inanmadığını söyler. mary hart

    doktor, laboratuvar testleri sonucu, kadının gerçekten mary hart'ın sesini duyunca epilepsi nöbeti geçirdiğini, karnını ovalayıp başını tuttuğunu, bakışlarından kafa karışıklığı ve bilinç kaybı yaşadığının anlaşıldığını, bu durumun 30 saniye ile 1-2 dakika arası sürdüğünü söyler. sebebini tam olarak bilemese de durumun psikolojik değil nörolojik olduğundan emindir. link

    vaka, 1991 yılında, the new england journal of medicine'da, "audiogenic epilepsy induced by a specific television performer," başlığı ile yayımlanır. bu da doktora istenmeyen bir ün getirir. letterman ve carson gibi ünlü komedyenler bile olayı şakalarına dahil ederler. hasta, bu durumu aşağılayıcı bulur ve epilepsi hakkında insanları bilinçlendirmek için basın toplantısı yapar. bu da ters teper. aynı isimdeki bir başka kadının evinin yakınlarına gidip mary hart'ın ses kaydını çalarken tüfekle kovalananlar bile olur. link

    mary hart, üzgün olduğunu söyleyen bir video yayınlar. zamanla bu olay unutulur. yıllar sonra, 1997'de benzer bir vaka, bu sefer işitsel değil görsel bir uyaranla japonya'da ortaya çıkar. pokemon'daki bir karakterin gözlerindeki hızlı hızlı yanıp sönen ışık, 700 kişinin hastanelik olmasına neden olur. pokemon seizures

    her 4000 kişiden 1'inde photosensitive epilepsy yani, bu tür uyaranlara karşı hassasiyet olduğu düşünülüyor. oyunların veya videoların başına uyarı koyuluyor. mesela ben, nine inch nails videolarında görmüştüm. uyarıları dikkate almakta ve bu tür videoları paylaşmamakta fayda var. (bkz: ışığa duyarlı epilepsi)
    kaynak

    ek: bunu yazdıktan uzun zaman sonra, bugün seinfeld'in 3. sezon 19. bölümünde bu konunun işlendiğini gördüm. kramer televizyondan mary hart'ın sesi gelince nöbet geçiriyor. video

  • eger 0,74 gibi bir faiz orani yakalarsaniz, kredi ile ev almak diyorum. 1500 tl lik bir evde kiraci oldugunuzu ve kiraniza yilda ortalama yuzde 12 zam geldigini farz edelim. 15 yilin sonunda 671.000 tl odeme yapmis oluyorsunuz.

    yuzde 10 pesinatla 365.000 tl lik ev icin 15 yilda, pesinat dahil odeyeceginiz miktar 635.000 tl. yani 36.000 tl kar ediyorsunuz birde mulk sahibi oluyorsunuz.

  • parasını enpara'da değerlendirmek isteyenlere duyurulur. döviz kuru yükseldiğinde online hizmetlerini "teknik arıza" adı altında kapatmakta ve döviz kuru düşünceye ya da dengeleninceye kadar erişimi engellemekteler. dolayısı ile ne sisteme giriş, ne de işlem yapabiliyorsunuz. böyle ucuz oyunlar oynayan bir yapı haline dönüştüler ki bu ülkede normal böyle işler. bundan sonra paramı yastık altı yaparım, yine bu şark kurnazlarına yedirmem. adam değilsiniz adam, hanginizin boğazından geçecekse de haram olsun.