hesabın var mı? giriş yap

  • bazı insanlar zannediyor ki, yurtdışına kaçan gençlerin hepsi sadece akp zihniyetinden kaçıyor.

    oysa kaçanların büyük çoğunluğu bir tarafta akp, diğer tarafta "benim köpeğim sabaha kadar havlasa da benim köpeğime tapacaksin, yoksa köpeğimin boklarını evine atarım" zihniyeti olduğu için kaçıyor.

    iki ucu boklu değnek, cahiller tımarhanesi.

  • (bkz: yusuf güney kim amk)

    ak troller dışında kimsenin ayar olarak görmeyeceği hede. yusuf güney dediğiniz papates, akp'li belediyelerden birkaç konser alabilir miyim diye kendisini ilçe başkanına çevirmiş, kimsenin umurunda olmayan birisi.

  • burger king'i küresel bir krize sokacak gelişmeler zincirinin ilk halkası olacak şube. lan burger king sende hiç akıl yokmuş. açgözlü burger king! civelek burger king! tuza, ranch sosa, bir buffalo sosa, bir ballı hardal sosa ekistradan para almaya başladın, sözlükçü dostlar başta olmak üzere ülke gençliğini perişan ettin, sonra da gittin odtü'de şube açtın. yedirmezler artık sana o pastayı koçum burger.

    verirler mi sanıyorsun sana o ranch sos için acı sos için ekistra para ha? verirler mi? abooovvv düşününce bile tüylerim diken diken oluyor. hele tuza 10 kuruş fazladan iste bakalım, "hocam senin ne hakkın var ya" diye bir başlar hak ve özgürlükten girer odtu-kızılay dolmuş hattının saatlerinden çıkar yaman odtülüm. hey yavrum hey... sonra da gelsin isyanlar.

    oh olsun size. açın da odtü'de şube şirket politikanız değişsin. inanıyorum ki bu şube bir isyan ateşi yakacak ve bu ateş büyüyecek büyüyecek önce yurt geneline sonra ecnebi ülkelere yayılacak. ve inanıyorum ki burger king artık sosları bedavaya da verecek dostlarım. hatta istemeyene de verecek. hatta burger yemek istemeyene bile "olmaz dost olmaz, gel eşitçe dostça yiyelim bu whooper'ı, yan yana birarada kardeşçe dişleyelim steak house'u" diye diye zorla yedirecekler burgerları.

    evet... inanıyorum ki yıllar sonra burger king'in şirket tarihinde şu cümle yer alacak:

    "2011 yılında odtü'de açılan şubeye gösterilen tepkilerin büyümesi sonucunda önce soslardan para almaktan vazgeçtik, ardından da şirketi kamulaştırdık". sonra da gelsin yeni menüler:

    - iyi günler burger king'e hoş geldiniz.

    - iyi günler, bir proleter menü alacağım.

    - 50 kuruş farkla ekmek arası helvanızı büyük seçim yapalım mı?

    - yap emekçi dost... varsın büyük seçim olsun ama hakça koy helvayı hakça böl ekmeği... hakça böl ki yedikçe güçleneyim, güçlendikçe vurayım düzenin bekçilerine, uşaklarına yumruğumu...

    - bir büyük seçim proleter menü lütfeeen!!!

    odtü'de şube açmak ha? yanlış strateji, terso seçim burger king. ateş şimdi seni çağırıyor...

  • kendisini desteklemesemde 20 yıldır ilk defa dış siyasette tayyip erdoğan’ın doğru karar verdiğini düşünüyorum.özellikle şu sözü “ne ukrayna’dan vazgeçeriz ne rusya’dan”
    abd ve küçük köpeği olan avrupa’ya çifte standart konusunda katılıyorum erdoğan’a.

    birgün erdoğan’la aynı fikirde olabileceğimi hiç düşünmemiştim hayat işte.

    neyse biz kendimize bakalım sonuçta avrupa,abd hepsi sınırımızdaki militanlara yardım ediyorlar.savaş avrupa’da olunca meee amk çocukları sizi.

  • değerli arkadaşlar burada yazılan yorumların çoğu duygusal ve gerçek dışı. boşanma deneyimini yaşayan babalar dışında bu konuyu anlamak kolay değil. medeni insanlarda olması gereken boşanırken mal paylaşımı, nafaka, çocuğa karşı yükümlülükler, görüş süreleri gibi konularda anlaşıp ortak velayet düzenlemektir. ancak bazı kadınılarımız ile boşanma sırasında maddi konularda anlaşmak mümkün değildir. çünkü boşanırken bazı kadınlar, boşandığı adamı yolunacak kaz olarak görmektedir. buna boyun eğmeyen babaya karşı en etkili silah çocuktur. boşanma bu çekişmeye girdimi böyle kadınlar çocuğun psikolojisini düşünmez. çekişme başladığında olan baba çocuk ilişkisine olur çünkü çocuk anneye yakın ve ilgisine muhtaçtır. küçük yaşta annenin dolduruşuna açıktır. unutmayınız ki her baba için çocuğu dünyadaki en değerli şeydir. ve bu da aynı zamanda kadının silahını güçlü yapan şeydir. bir baba-çocuk ilişkisini bitirecek kadar güçlü ve zalimce kullanmaya elverişli.

    peki madem babalar için çocuk bu kadar önemli neden istenen şartlara boyun eğip ortak velayet alamıyor babalar diye soruyorsanız, çevrenizde boşanma süreçlerindeki kadın taleplerine bakmanızı öneririm. erkek kadın eşitliğini dilinden düşürmeyen, benim de kazancım var, ekonomik özgürlüğüm var kimseye ihtiyacım yok diyen türk kadınını birde avukat bürosunda görün. (anlaşma için önce oraya gidilir).

    velayet çekişme sonrasında anneye verilir. baba kanuni (maddi) haklarını, hakimin belirlediği nafaka yükümlülüğünü alır. sadece 2 haftada bir (+ tatiller) çocuğu görme halkı vardır. çocuğun ikameti, eğitimi, sağlığı dahil hiç bir konuya karışamaz. bu süreçten sonra babanın psikolojisini ve çocuğun babaya karşı doldurulmasını da buna ekleyiniz.

    peki, anne boşanma sırasında yasal hakkı olan imkanlarla (mal paylaşımı+nafaka) yetinseydi ve ortak bir velayet anlaşması yapsaydı, yaşanan sorunları çocuk üzerinden cezalandırmayacak medeni seviyede olsaydı, boşanma sonrası nasıl bir baba-çocuk ilişkisi nasıl olurdu dersiniz?

    eşler arasında yaşanan çekişmenin derinliği dışarıdan bilinemez. bu çekişmenin sonuçlarını çocuklar yaşar. sürecin bu duruma gelmesini önlemek sadece babanın elinde olan bir şey değildir. annenin işbirliğini gerektirir.

    tamam ilgisiz babalara saydırın da arada bir "nasıl bir anne ki boşanma sonrası baba-çocuk ilişkisini sağlayamamış " gözü ile de değerlendirin.

    edit: kızgınlıkla yazdığım bu entri'deki bazı genellemeri düzelttim. incittiğim kadınlar olduysa af dilerim.

  • kadincagizin dedigi, "konu neden hep bizim aldigimiz maasa geliyor'u" iste bu baslikta tum ciplakligi ile gorebilirsiniz.

    kadin onca sey anlatmis, ucret/vergi bunlardan sadece biri! kadinin dediginde bir tane yalan varsa ne olayim. bak az demistir, cok degil! olum tehditleri, fiziksel ve sozlu saldirilar, hastalarin ve hasta yakinlarinin mobbing'i, fazla calistirilma, imkansiz performans beklentileri, yasamak zorunda birakildigi psikolojik cile ve daha bir cogu seni zerre ama zerre rahatsiz etmemis, aklinda bir tek maas olayi kalmis! cunku sana gore para aliyorsa, her sey mubah.

    senin ben ta amk! iste o kadinin benim gibi acik acik diyemedigi sigir, tam olarak sensin!

  • (bkz: based on a true story)
    bir grup türk öğrenci new york'ta bir cafede oturmuş türkçe muhabbet etmektedir. yanlarına izbandut ya da zebellah olarak nitelendirilebilecek irilikte bir zenci yaklaşır, eğilir:
    - birader, türk müsünüz?
    sanki bir amerikan filmine dublaj yapılmış kadar düzgün türkçe konuşan bu amerikalı zenci, arkadaşları dumura uğratır, olaylar gelişir:
    - ııh, evet abi.. ee, sen?
    - yok ben amerikalıyım, incirlik'te dört sene kaldım da, ondan bu kadar iyi türkçe konuşuyorum.. burada güzel adana yapan bi yer biliyor musunuz diye soracaktım..
    - yok abi, biz de yeni geldik new york'a..
    - ulan koduumun memleketinde de güzel bi adana yapan yer yok mına koyiim!!