hesabın var mı? giriş yap

  • neo klasik iktisatin ekonomiler icin en buyuk itici guc olarak gosterdigi guclu talep yaratilmasinin, talebe yonelinmesinin aksine, bu teori, ekominin arz yonune odaklanmaktadir. teoride hos gozuksede, pratikte pek uygulanabilirliginin oldugu soylenemez. adim adim, basit bir sekilde aciklarsak, mekanizma soyle isleyecektir:

    1- devlet, ozellikle buyuk kazanc sahibi olan buyuk sermaye sahiplerinin vergilerinde indirime gider.
    2- indirimler sebebiyle, yatirimcilar, gelirlerinin daha buyuk kismi ile yeniden yatirim yapabilirler.
    3- boylece iscilerin de gelirlerinde artis saglanabilir.
    4- bu sekilde sermaye sahipleri daha cok yatirim yaparken, isciler eve daha fazla para goturecektir, daha fazla ve verimli calisacaklardir.
    5- bu durum ekonominin verimliligini arttiracak, piyasada daha cok mal ve hizmet olacak, dolayisiyla fiyatlar da dusecektir.
    6- sonuc olarak daha yuksek ekonomik buyume oranlari yakalanacaktir.
    7- daha cok mal ve hizmet satimi, azalan vergi oranlarina ragmen, devletin elde ettigi kumulatif vergi miktarini bile arttirabilecektir.
    8- ektisadi faaliyetlerin yukselmesi nedeniyle ekonomideki fazladan para enflasyon yaratmayacak zira verimli yatirimlarda kullanilacaktir.

  • arkadaş vaaar, arkadaş var..

    - kuş öttü mü aynştayn? helelelhehehehehe
    - yapmayın nolur ühü
    - çavuşu tokatlıyo musun la? optik? ehehehelelelehehe
    - ühü siz kötü çocuklarsınız..
    - mına godumun aynştaynı seniii..
    - ühü..

  • hakikaten irice bir yürek gerektiren eylem. bundan tiksinen adamın sevgiden ne anladığını merak ediyorum açıkçası. kadın olsun, erkek olsun fark etmez.

    bir yıl sonra: başlık başa kalmış... işbu entry uçup gidene cevab idi.

  • çikolata alıyosun çikolata değil. domates alıyosun, ilaçlı. 2. sınıf kalitede bal alıyosun şurup. zeytinyağı alıyosun, karışım. dondurma alıyosun, aromalı boyalı.

    dünyanın en kalitesiz ürünlerini yiyoruz
    parasını verip iyi olsun diyosun ama değil. 2. sınıf yaşıyoruz hayatı

  • (bkz: kardeş pazar günü izniniz yok mu)

    debe editi: 15 mayıs 2015 renault işçileri direnişini unutmayın, işçiler hala grevde ve çok daha büyük bir kitleyle haklarını aramaya devam ediyorlar. eğer imkanınız varsa yemeksepeti üzerinden yiyecek gönderebilirsiniz, nitekim en son kumanyalarla idare etmeye çalışıyorlardı. bursalı arkadaşlar işçilerin yanına destek olmaya gidebilir, uzaktaysanız internetten manevi desteğinizi sunabilirsiniz. facebook'ta kaç like alıcam diye düşünmeyin farkındalığı artırmak paha biçilemez. :)

  • düşüncesizce yapılmış bir reklamdır. ben bu reklamı duyan bir görme engelli olsaydım, sadece renkleri göremediğim için beni yaşamıyor kabul eden bu firmaya ana avrat söverdim sanırım.

  • kurban bayramında ziyarete gidilen aile dostu büyüğümüz yaşattı o tadı bana.
    abi aşiret reisi, eve gittim, koca salonda sandalyeler duvar diplerine dizilmiş, sen de 50 ben diyeyim 70 tane koca koca adam, sandalyelere oturmuş eller dizlerin üzerinde kafa önde oturuyorlar. bizim abi de ikili koltuğa oturmuş tespih çekiyor, arka bahçede de kurban eti pişiriliyor.
    neyse abi beni severdi çağırdı, gittim yanına oturdum konuşmaya başladık o arada önümüze et getirdiler, abi de bak bu eti öyle herkese vermem gel beraber yiyelim diyince dedim çok güzel et geliyor, taktım çatalı attım ağzıma, lan çiğne çiğne gitmiyor, ağzımda büyüdü de büyüdü yutamıyorum eti.
    abi de nasıl beğendin mi güzel mi diyor, ağızdaki et bir lokmayken bir kilo oldu çiğnenmiyor anasını satayım.
    sonunda abi bu et ne eti dedim, cevap verdi ama anlamadım ne dediğini, bir daha sordum

    taşşağı oğlum taşşağı dedi.

    zaten yutamamışım, e çıkarsak çok büyük ayıp. bir on dakika daha çiğneyip güç bela yuttum ama üzerinden neredeyse on beş sene geçti, şunu yazarken bie tadı geliyor ağzıma.

    debe editi: lan taşşak yedik dedik debeye çıktık yarrağı yedik desek uzaya çıkacağız herhalde, yapımda ve yayında emeği olan herkese teşekkür ederim.

  • epic fail bir tip, rakipleri icin aşırı sinir bozucu..

    rakiplerine bakıyorsun kelli felli bıyıklı ciddi herifler, buz gibi çekik gözlüler filan bizim oglan ergen tipiyle, yuvarlak gözlükler komik şapkası ve tebessümü ile bunlari tokatlıyor...

    hele özellikle ceyrek finaldeki abdli abi " lanet olsun okculuguna da sporuna da " diyip yayını kırmıştır *

  • nft (non-fungible token) yani yeri doldurulamayan jeton.

    bir günümü hatta 2 günümü buna ayırdım. araştırdım ve öğrendim. öğrendiklerimi ve anladığımı basitçe anlatmaya çalışacağım ki herkes fikir sahibi olabilsin. öncelikle her şey nft olabilir. video, fotoğraf, çizim vb. her şey. siz neyi ya da neyden nft yapmak isterseniz yapabilirsiniz. evet ama yaptığınız şeyi kim satın alacak?

    ya da

    bir saniye ama nft'yi özel kılan nedir? yani neden internetteki bir şeye kim neden para versin? zaten kopyala yapıştır ile ona sahip olursun. eee? olursun ama kopyasına sahip olursun. nft'yi benzersiz kılan şey; burada üretilen metalar(resim, video, foto her neyse) blockchain üzerine yazılıyor ve benzersiz bir koda sahip oluyor. benzersiz kod, barkod, imza nasıl anlarsanız işte. mesela mona lisa tablosu internette milyonlarca fotosu var ama mona lisa orijinal tablosu tek bir tanedir ve kendisine sahip olmak başka bir olaydır. nft'lerin de benzersiz kod üzerine kayıtlı olması onları orijinal yapıyor.

    mesela benim çocukluğumda tasolar vardı, futbolcu kartları vardı bunlara sahip olmak eğlenceliydi oyun oynuyorduk vs hatta parayla satılıyordu. bize bir faydası var mıydı? bakış açısına göre değişir.

    tamam anladık ama kim bunlara kıymet biçiyor? şu anda zenginler birbirini piyazlıyor zevk yapıyor. bende şu var sende ne var gibi. kimisi kara para aklıyor. kimi ticaret yapmaya çalışıyor. kimi ileride buralar değerlenir mantığıyla alım yapıyor. herkesin farklı bir amacı var yani.

    işin bir de community tarafı var. bu da şey gibi hani clubhouse çıktı. yalnızca iphone kullanıcıları ve davetiye ile üyelik alınabiliyordu. herkes kendince gruplaştı filan diğerlerine sen gelme ulan ayı! der gibi saçma bir ortam olmuştu. işte nft'ler için de böyle gruplar var. şu koleksiyondan bende şu bok var. ben de o özel grubun bir üyesiyim. bir nevi statü göstergesi.

    bu yüzden üreticiler malı kıymetlensin diye community oluşturmaya ve bunu bir şekilde marketing ile hyplelamaya çalışıyor. bu nadide eserden yalnızca 10 tane var hanımlar beyler! yersen. ama yeniyor işte.

    insan ve toplum psikolojisi çok enteresan şeyler. söylediğim bir şey var; bir şeyin değerini ona olan talep belirler ve bu yüzden alınan-satılan şey talebin kendisidir. altın mesela ne kadarı gerçek işlevi doğrultusunda elektrik sanayiinde kullanılıyor? değil mi? ona olan talep yüzünden farklı amaçlar için kullanılıyor. yatırım aracı, statü göstergesi vs. insanların yükledikleri manalar var.

    konunun anlaşıldığını düşünüyorum. buraya nft ile ilgili saturday night live sponsorluğunda chad ve ekibinden güzel bir video bırakıyorum.

  • kişisel alanını paylaşır, erkeğin kişisel alanına girer, yakın durmaya çalışır veya yaklaşıldığında uzaklaşmaz falan. öyle. yalnız yurdum insanı sosyal mesafe alanı diye bir şeyden pek haberdar olmadığı için, aman diyeyim metrobüste falan "yaklaştı verecek" moduna girmeyelim, metrobüste hepimiz akrabayız zaten, nikah düşmez.