hesabın var mı? giriş yap

  • - ondan da koyayım mı abla? bak çok taze, bundan da koyayım mı abla?

    kasada:

    - abla yalnız z raporu aldım be, nakit vericen sana zahmet.

  • bu insanın yaptığı adamlıktır, efendiliktir, kendinden başkasını düşünmektir.

    haberler doğru ise adam paralarını neden bu kadar geç yatırıyorsunuz diye hesap sorup diziden uzaklaştırılıyor. takip etmiyorum ama yazılanlara bakılırsa bir kaç bölümdür yok piyasada.

    millete ne kadar yabancı bir işle uğraşıyorsa diziyi bitirecekse oynamasın, diziyi mahvetmesin deniyor. lan senin iki dakikalık seyir zevkin için uğraşan emekçilerin hakkını savundu diye adam işinden oluyor. belki de iş bulamayacak böyle davrandığı için belki. sen bu adama arka çıkacağına destek vereceğine, iki dakikalık dizi keyfimiz vardı piç etmesin diyebiliyorsun. ayıptır, günahtır lan.

    az akıllı olun, şu adama destek verin. yapımcının veyahut dizi ile alakalı kim varsa mail adreslerini bulup taciz edin, facebook sayfalarını işgal edin. bu adam canımız deyin. bu adama yapılan haksızlık bize yapılmış demektir deyin. böyle insanları harcatmayın oğlum!

  • bir insanın hayatı boyunca yapabileceği en büyük kerizlik.

    düşünsene sen her şeyini ona endekslemişsin ama o daha 1.sınıftayken senden ayrılıyor. hediyenin taksidi bitmeden ayrılmak gibi bir şey bu. hatta daha beteri.

    allah düşmanımın başına vermesin!

  • süper öneri. buna ek olarak ersan şen hakkında sedat peker'in videolarını tv programında gündeme getirdiği için de soruşturma açılmalı çünkü devletimiz çok hassas, yıpranmış olabilir.

  • market ya da ormanda yürüyüş dışında dışarı çıkmadığım, eşim dışında hiç kimseyle fiziki olarak görüşmediğim karantina sürem 1 ayı geçti.

    neredeyse her gün ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum bu aralar. evlenirken “hayatı beraber geçirmek istediğin insan”ı seçtiğini düşünüyorsun ama birebir yaşayıp görmek çok değişik bir duygu.

    mutlu olunca “kesin bir bokluk olacak” diye düşünen bir insan olduğum için, şimdiye kadar hep içimde evlendik ama belki birkaç yıl sonra aslında doğru insan olmadığızı anlarız belki gibi bir korku vardı. “ya hata yaptıysam” korkusu. şu bir ayı geçirdikten sonra, anladım ki çok doğru bir karar vermişim.

    başka hiç kimse olmadan, 1+1 ufacık evde mutlu mutlu yaşayabildiğim bir insanı bulmuş olmak inanılmaz.

    o kadar insan içinden nasıl oldu da böyle harika bir insanla ikimiz de bekarken tanıştık, ikimiz de birbirimizi çekici bulduk, zaman geçti iyice bağlandım, o da bana bağlandı ve mutlu olduk. nasıl bu ufak ihtimal gerçekleşti? aklım almıyor.

    ilerde daha ufak bir yere taşınsak şehir hayatını özler miyiz, beraber sıkılır mıyız tantana olmadan diye düşünüyordum arada. çok daha mutluymuşuz meğer.

    mutlu evde büyümediğimden herhalde bana öyle olağanüstü ve inanılmaz geliyor ki... neyse hayat bu ama şimdilik pek güzel.

  • (bi şey iç, çay iç)
    türk esnafının misafirine söylediği, "bir şey içer misin?" ve "aman kola, meşrubat falan isteyip de beni batırma!" cümlelerinin ikisini birden içeren cümle. önemli olan bir çırpıda söyleyip misafirin konsantrasyonunu çaya yönlendirmektir.

  • "kılıcdaroglu eksisozluk'te aniden yazar olarak, yazar olmak icin aylardır bekleyen binlerce caylagın hakkını yedi"

    sabah.