hesabın var mı? giriş yap

  • kısacası şu, adam ben 9. sıradan vergi veriyorum ben alamıyorum bu adam 83. sırada bu nasıl alıyor diyor? yani aslında daha yukarıda olması gerekiyor = vergi kaçırıyor demek istemiş. acun da bunu anlamış şov yapma demiş.

    edit: imlâ

  • ülkemizde normal olan durum . servet düşmanı değilim ama şu yaşıma geldim ama hala bu adaletsizliği kabullenmeyi öğrenemedim. 800 bin tl lik arabası bir insanın olsun parası varsa daha iyisini alsın ama haftada 6 gün 45 saat ağır işlerde çalışan işçisine de 700 tl yi reva görmesini eleştirmeden duramıyor bu bünye.

    edit: format ve 6 gün 45 saat olacaktı pillibebek uyarı için teşekkürler.

    (bkz: adaletin bu mu dünya)

  • gün be gün inancımı yitirdiğim ber şey. belki ben yozlaşıyorum. hani derler ya özünde iyi bir insan ama çevresi kötü. belki de öyle bir şey ama bolan inancımın yittiğini gün be gün hissediyorum. öyle bir şey galiba benim için gerçek aşk. yaşanılanlar, bir erkeğin bittiği anlardan birisini yaşamak...

    vapura biniyorum. kendine yakınlaşabildiğin muazzam bir yer vapur. ama yalnız bineceksin, açığa çıkacaksın, denizi izleyeceksin. kendini göreceksin suda, kendini dinleyeceksin. öyle bir yer. kapılar açılınca hücüm ediyorum ben de, üstte iyi ber yer kapmak için. ama önümde iki çift var, tin tin tin yürüyorlar, yerde vermiyorlar.

    "hadi yürüsenize, kapcaklar kenarları" diye düşünüyorum, sinirleniyorum. zaten ben olur olmaz hemen sinirlenirim. ama bunlar halen tin tin tin yürüyorlar, yer de vermiyorlar. en sonunda yandan ufak bir aralıktan solluyorum onları, sinirimi de belli etmek için elimi yana doğru açıyorum, görsünler diye. görüyorlar belki de ama tepki vermiyorlar. hemen geçiyorum kapıdan dış kısma ve vapurun gidiş istikametinde bir kenar buluyorum ve oturuyorum. güneş gözlüklerimi takıyorum. güzel güzel manzaranın keyfini çıkarıyorum.

    az önce önümde tin tin tin yürüyen çift de geliyor karşıma oturuyor. "tersine oturdular, zevki çıkmaz ki öyle vapurun" diye düşünüyorum. yan yana oturuylar, bir birlerine iyice yanaşıyorlar.

    garson arsızı geliyor "çay, kola, fanta, gazoz" diye bağırıyor. kız susamış belli "bir tane su alsana" diyor çocuğa. çocuk hemen garsona dönmeden "bir su" diye bağırıyor. eliyle de koltuğa vurarak. anlam veremiyorum yaptığına. sonra su geliyor.

    çocukla kız elele tutuşuyorlar. ben onları izliyorum, ama gözümde güneş gözlüğü var, nasıl olsa görmezler diye düşünüyorum. kız sürekli yere bakıyor, gözleri de sürekli bir oraya bir buraya gidiyor. çocuk da sürekli çok yakından kıza bakmaya çalışıyor. bir şeyler söylüyor. onun da gözleri kıpır kıpır, bir oraya bir buraya gidiyor.

    sonra kucağındaki çantaya bakıyorum. gesf yazıyor. gesf. görme engelliler spor federasyonu. görmüyorlarmış birbirlerini. manzarayı da görmüyorlarmış. benim onları izlediğimi de zaten gözlük takmasam bile görmeyeceklermiş meğersem. gesf.

    kız bir mutlu bir mutlu. çocuk sürekli bir şeyler söylüyor kız sürekli gülüyor, sonra kız bir şeyler söylüyor, ikisi de çocuk gibi gülüyorlar. o kadar mutlular ki. birbirlerinin ellerinden tutuyorlar sıkı sıkı. çocuk kızın saçlarını okşuyor, bilmiyor belki de hangi renk olduğunu ama o kadar seviyor ki onu.

    kız o kadar mutlu ki, gülüşü beni bile ısıtıyor. bu sevgi diyorum kendi kendime, aşk bu. birbirlerini görmeden seven iki insan. birbirlerine bağlanmış iki insan.

    bir birlerinin gözünün içine bakamıyorlar. gözlerim doluyor azicik ama eminin ki birbirlerini herkesten daha iyi görüyorlar. ruhlarıyla görüyorlar birbirlerini. sevginin bir şey ifade etmediği, aşkın basit bir et parçasına dönüştüğü, kötülüklerle çepeçevre bir dünyada birbirlerinin içindeki o güzelliği görebilip aşık oluyorlar birbirlerine. ne yüce bir şey. gerçek aşk bu işte.

    farkettim de ben o çocuk kadar içten gülmemişim şimdiye kadar, kahkaha atmışım bol bol ama sevgiyle gülmemişim. ama gerçek aşk o kadar uzakta ki...

  • araba egzozlarindan ya da bilimum bacadan cikan cesitli zararli kimyasallarin tum insanliga ait olan atmosfere ve ekosisteme zararlari tespit edilip bir an once toplu tasima harici arac kullanimi yasaklanirsa sonuna kadar destekleyecegim yasaktir. araba sahipleri kendilerine ait atmosferden yalitilmis bir pistte veya kendi mulklerinde binsinler arabalarina.

  • adamın biri doktorun karşısına çıkmış: "aman doktor bey, yaman doktor bey; bende bir sorun var ki sormayın - şimdi bende feci bir gaz sorunu var afedersin: oturuyorum osuruyorum, kalkıyorum osuruyorum, yatıyorum osuruyorum falan fıstık... işin tuhaf yanı ne biliyon mu, gaz ne kokuyor ne de duyuluyor - hani yani kimse durumu çakmıyor allahtan da, diyeceğim, bende yarattığı rahatsızlık öyle böyle değil! derdime bir çare..."

    doktor sessizce başını sallamış ve hemen bir reçete yazıp hastanın eline tutuşturmuş; demiş "bu ilacı al, bir ay sonra beni yine gör..."

    bir ay geçmiş, aynı adam girmiş kapıdan, burnundan soluyor: "ulan doktor ben senin ağzına sıçayım! gazım var dedik, duyulmuyor dedik; sen bize bir ilaç verdin - hala aynı gaz var, üstelik şimdi ses de çıkarıyor!"

    doktor gülümsemiş: "oo iyi, kulakları açmışız demek; şimdi sıra burnunda!"