hesabın var mı? giriş yap

  • “içerisinde bulunduğumuz sezonda süper lig, türkiye kupası, uefa avrupa konferans ligi olmak üzere 3 kulvarda da hedefleri yolunda mücadelesine devam eden futbol a takımımız için yarım sezonluk bir planlama yapılmıştır.”

    sezonluk kelimesini yamalak ile değiştirirseniz açıklama ve durumumuz anlamından bir şey kaybetmiyor

    debe editi: ilk debem maalesef 3.5 sene önceki büyük umutlarımın büyük hayal kırıklığına ve hevessizliğe dönüşmesi sonucu geldi. #132229085 nolu entry'e ben de katılıyorum. ismail hocaya başarılar diliyorum.

  • "demokratik haklarını kullanmışlardır" diyen arkadaşlar..

    hadi gidin caminin önünde ateizm anlatın.. anlatın da görün bu arkadaşların demokrasiden anladıklarının ne olduğunu..

    onlar için demokrasi inilecek durağa varana kadar binilecek tramvaydır. (tanıdık geldi mi? )

    kendilerine bir şey olunca "insan hakları" , kendileri bir şey yaptıklarında "burası müslüman ülke"

    hadi canım , hadi .. demokratik hakmış... bizim karnımız tok artık.. eskiden yedik biz bunların demokratik ayak oyunlarını..

  • --- spoiler ---

    1948 yılında 2. dünya savaşı sırasında, amerika’nın sri lanka’daki istihbarat üssünde tanıştığı kocasıyla kendini bir anda paris’te buluyor. o yıllarda martha stewart daha new jersey yaylalarında uçurtma uçuruyor. ( hiç sevmiyorum ki )

    hayatında hiç yemek yapmamış olan 36 yaşındaki bu kadın, (evet bu yaştan sonra yemek yapamam diyenler için gelsin)sadece kocasını doyurmak amacıyla, dünyanın en önemli yemek okulu le cordon bleu’ye başvuruyor. ev kadınları için üstünkörü hazırlanmış olan kursa kaydolmayı reddedip, daha zorlu bir programda yer alabilmek için, okulun bodrum katındaki askerlerin eğitildiği sınıfa yazılıyor. 1.88 metre boyuyla hayatında ilk defa göze batmıyor.

    hollandaise ve bearnaise sosları arasındaki farkı bilmemenin ayıp olduğu bir ülkede inat ediyor ve diplomasını alıyor. ilk kitabını yazması mükemmeliyetçiliği yüzünden 10 senesini alıyor. 785 sayfayı bulan bu ansiklopediyi önce hiçbir yayınevi kabul etmiyor. ancak, bir yumurta tarifini geliştirirken bile bir orduya yetecek kadar yumurta harcanmış olan bu cevheri sonunda birileri keşfediyor ve işte o kitap bugün 40. yılını kutluyor. kitabını takiben televizyonlarda bilinen ilk yemek programını hazırlayıp, o güne kadar karınlarını donmuş gıdalar ve tatsız güveçlerle doyurmuş amerikan halkının gözlerini daha lezzetli bir dünyaya açıyor.

    bu şarap düşkünü, enerji dolu, komik, sabit fikirli, kalın titrek sesli, dağ gibi kadının adı julia child ve ben onu çok seviyorum.

    fransa’da yaşadığı yılların anlatıldığı kitap için verdiği röportajda, 90 yaşında olmasına rağmen, 50 küsür sene önce paris’e adım attığı gün yediği ilk yemeği en ince detayına kadar hatırlayan bir kadın.

    julia child’ı bu kadar sevmemin sebebi sadece bu inanılmaz hafızası değil. beni en çok etkileyen özellikleri inatçılığı, bilgiyi cömertçe paylaşması, yanlış yaptığında asla özür dilememesi ve ağzından düşürmediği “ben yapabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz.” cümlesi.

    --- spoiler ---

  • (bkz: doğal seleksiyon)

    bu testi geçen müslümanlar rüştlerini ispat ediyorlar. zayıf olanlar ise eleniyor.
    böylece her nesil müslüman bir önceki nesilden daha güçlü, daha kudretli oluyor.

    o'nun planında evrimin her türlüsüne yer vardır.

  • sedat peker muhtemelen şu an beyaz gömleği giydi, 6. videoyu çekmek için kamışlı salona doğru yürüyor.

  • bolu'da her yere izzet baysal dendiğini öğretmiş olay. habaerden bi bok anlamadım. şimdi izzet baysal meslek liseli öğrenciler izzet baysal caddesinde diğer izzet baysal meslek lisesine doğru yürümüşler. sloganlar atıp izzet baysal dondurmacısının önünden geçip izzet baysal kaldırımlarına basmışlar.

  • iki gün önce katıldığım ingilizce öğretmenlerine yönelik hizmet içi eğitim seminerinde, semineri veren kişi bir ifadenin farklı şekillerde söylenebildiğini, öğretirken saf dilbilgisine yoğunlaşmamamız gerektiğini vurgularken arada şöyle bir diyalog geçti.

    - bildiğiniz gibi bir filmi izlemişseniz bunu "i have seen this film" diye söylersiniz ingilizcede. fakat amerikalılar bunu "i saw this film" olarak söyler. içimizde amerikalı var mı?

    farklı birimden bir amerikalı öğretmen anında atılır ve:

    - ben present perfect tense'i türkiye'de öğrendim!

    diyerek bütün salonu yarar geçer.