ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevgiliyle tanışılan gün
-
ayrılınan gündür.
anca o zaman tanırsınız gerçek birbirinizi.
ay'a gönderilen ilk insan türk kızı olsaydı
-
ilk adımı kendisi atmazdı, ay'dan ilk adımını atmasını beklerdi.
(bkz: bn ne gdcm ona yeaa, o glsn bna)
türkiye geneli %10 indirim kampanyası
-
doğalgaz, elektrik ve su fiyatları ile başlanabilir.
cnbc-e'nin kapanması
-
peki o zaman ben butun cbnce dizilerini izliyorum nickli yazar ne olacak. birak eksik biraz hüzünlü biraz güdük kalmayacak mı?
peki mahfi eğilmez nereye gidecek. ya o türlü forex firmalarının uzmanları nereye bağlanacak?
hele o sigaraların ucundaki çiçekler. solacak mı onlar :(
ilk kez bebek arabası alacaklara tavsiyeler
-
ebeveynlerin alışkanlıklarına ve fiziksel özelliklerine göre değişiklik gösteren seçimdir.
dev gibi bagajınız vardır, alırsınız kocaman arabayı dert olmaz.
ebeveynler dev gibidir, arabanın boyutu ve ağırlığı problem olmaz...
önemli olan kendi yaşam alışkanlıklarınıza göre uygun olanı bulmak. artık çoğu araba kaliteli ve mağazadaki kısa bir denemeden sonra neyin size uyup uymayacağını az çok anlıyorsunuz.
pratiklik açısından tek elle açılıp kapanması önemli. fakat bunu yapabildiğiniz ve aşırı ağır arabalar bir süre sonra bezdiriyor. dayanıklılık da eğer çocuğunuzu arazide gezdirecekseniz önemli; kaldırımda, avm'de her türlü araba bir hayli dayanıklı.
bence büyük paralar vermeye değmeyecek bir seçimdir. kalitesinden şüphe etmediğiniz, uygun fiyatlı olanlara yönelin.
türk kızlarının %90-95'inin taş gibi olması
facebook'ta çocuğuyla ilgili şeyler paylaşan anne
-
yeni anne olmus annedir. benimki 37 senedir bana aliskin oldugundan midir nedir, birak bir seyimi koymayi, arkadasligi zor kabul etti.
skyler white
-
bu karakter tek basina evlilik planlarimi 1 ila 3 yil arasinda otelememe sebep olmustur.
türkiye'de evlerde veranda olmaması
-
öncelikle, veranda ne amk diyecekler için; (bkz: veranda)
ya ben köy evlerinde bile çok az gördüm bunu. geçenlerde bi çiftlik evinde görür gibi oldum onu da pimapen ile kapatmışlardı amk. bir de teoman kafası iyiyken bir kır evinde görmüş bunu ama nası uçuyorsa orada bi rüzgar gülüne rastlamış konuşmuş falan. yani o da görmemiş..
her neyse bence amerika'yı amerika yapan şey aha bu verandadır arkadaşım. babanla bir sorunun mu var, otur veranda da konuş. ananla mı var gel verandaya bağır çağır, düşmanın mı var al silahı verandaya otur...
sen bildin onu filmlerden, beyaz boyalı, sallanan koltuk var orada en yaşlı insan oturuyor. 20 sene sonra gelmiş evlat hesap soruyor,şurada bana tokat attın, orada beni mahçup ettin burada bok ettin diyerek.. tanıdın tabii.
türkiye de veranda olmayınca ne oluyor, salon var babaya hesap sormaya geliyorsun altı ay sonra ( bizde öyle 20 sene 25 sene ayrılık olmaz en babası bi bayram arası) ülke tv açık. salondaki büfe enerjini alıyor kafadan, büfe ne amk diye düşünürken az yumuşuyorsun, koltuk örtüsünün üstündeki kırlent, bardakların üstündeki dantel, ülke tv spikerinin naif ve mıymıntı sesi derken odaya girdiğinin 10. saniyesinde yumuşuyorsun. bir de anan poğaça viriyim ayrana katık eden mi diye sorunca ne oluyor, hesap soramıyorsun. ömrünce taşıyorsun o ağırlığı.
amerikalı o verandadan zıpkın gibi çıkıyor. sorunlarını halletmiş, herkes bir diğerini bağışlamış diyor ki sorunum yok madem gideyim afganistan'ı işgal edeyim diye süper güç oluyor, uzaya çıkıyor adam. onun için veranda mecbur tutulmalı. 38 katlı apartmanın hemen giriş kapısının yanında bi veranda olsa fena mı olur?
neyse bi şarkı ile bitireyim, bir kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rastladım, insanmışçasına konuşmaya lay lay lay..
devrimcilerin dia-sa'yı kamulaştırması
-
gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
evrensel literatürmüş
devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
nerdeeeee
ev tutmamız gerekiyodu
bende beşiktaşta bi teras katı buldum
şahane bi manzara
binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
hesap ödediği nadir yerler var
devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere
daha da rezaletini yaşadım,
bi sabah evden çıktık
beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
vay amk dedim ya
adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
şakamısınız lan
bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
uçakla 50 dakikada döndüm
devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum
çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
kuran açmamış müslümanlar var
japonya'nın başkenti neresi
-
hepsinin ortak özelliği cevap verdikten sonra aehıhıhı!! diye gülmeleri. peki bu gülüş neyi ifade ediyor; ben malım gülüşü bu. bildiğimiz mal beyanının sloganı hatta.
aleyna tilki'nin tuhaf hareketlerini içeren video
-
yaşıtı türk gençleri kant'ın pratik aklın eleştirisini okuyup hegel'e nanik yaparken aleyna'ya yazıklar olsun.
mustafa topaloğlu
-
dün geceki programda "mide ne nankör organmış.. 40 yıldır ona hizmet ediyorum, ne isterse alıyorum ama 10 gün beni idare edemedi.. hep istiyor" gibisinden laflar etti. ben altıma kaçırdım gülerken, 8 aylık hamile olan eşim de az kalsın doğum yapıyordu. valla!
not: biz mi abarttık bilmiyorum :/