ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2023 türkiye koalisyon hükümeti
30 kasım 2020 haftaiçi sokağa çıkma yasağı
-
kötü oldu bu.
gece 3'te dışarıda otobüs duraklarını yalama aktivitesine ara vermem gerekecek.
13 nisan 2017 lyon beşiktaş maçı
-
hakemin yediği son golde fabri'yi teselli ettiği maç. adam gerçekten psikolog gibi. sağlık olsun. istanbul'da maçı almak dileğiyle...
36 saat nöbet çıkışı direksiyonda uyuyan doktor
-
36 saat nöbet tutarken tüm dikkatini hastalarına vermesi gerekiyordu, bir anlık bir hata başkalarının hayatına mal olabilirdi.
nöbet bitimindeki hata ise kendi hayatına mal oldu.
doktorların bu şekilde çalışması ne insani ne de yararlı.
edit: kaza değil cinayet
istiklal marşı ırkçı bir dayatmadır
tunç soyer'in osmanlı'ya hakaret etmesi
-
ülkenin kurtarıcısı ve cumhuriyetin kurucusu atatürk'e hakaret edilirken sus pus olan ya da sevinenleri rahatsız edendir.
türkiye'yi dünyanın en büyük 17. ekonomisi yaptık
-
1976 yılında dünyanın en büyük 17. ekonomisiydik
1979 yılında 16. büyük ekonomi olduk
1980 yılında askeri darbe sebebiyle 20. sıraya geriledik
1990 yılında 18. sıraya yükseldik
1993 yılında 17. sıradaydık
2000 yılında 18. sıradaydık
2007 yılında 17. sıradaydık
2015 yılında 18. sıradayız
ak parti'yi hep beraber tebrik ediyoruz. büyük başarı göstermişler. allah'ın kekoları.
ekşi sözlük yazarlarının yaşamak istediği ülke
-
türkiye ama hayalimdeki.
özcan deniz'li coca-cola reklamı
-
araya reklam alabilirlermiş.
yaşamaya dair
-
nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
1
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...