hesabın var mı? giriş yap

  • kazanırken iyiydi geleceğin para birimiydi ... kaybedince de, kriz savaş haa öyle mi ?

    buyurun sokaklar sizin, kimse size garanti mi verdi?

    kendinizi zora sokacak miktarları, ne olduğu bilinmeyen bir şeye yatıran net kumarbazdır.

    zorunlu edit: bitcoin'in batacağını ima etmedim, sadece belli sayıda (5-10 kişi) sermayederin kontrolünde olan, istedikleri zaman çıkartan istediklerinde düşen bir para birimi, bütün coinler de ona endeksli, ne bekliyorsunuz ki ne olacağı tamamen muamma

  • dişinizi fırçaladıktan hemen sonra portakal suyu içtiğiniz takdirde (mesela uyandınız, dişinizi fırçaladınız, sonra kahvaltıya oturdunuz), portakal suyunun tuhaf, ekşi/acı bir tat verdiğini farketmişsinizdir. peki hiç "niye ki?" diye düşündünüz mü? düşünmediyseniz, araştırıp bulmadıysanız cevabını ben vereyim: diş macunu "sodyum lauril sülfat" (sls) adı verilen bir kimyasal madde ihtiva eder. dişinizi fırçaladıktan sonra ağzınızda arta kalan sls, portakal suyundaki asitle birleştiginde, ortaya bildiğiniz o ekşi/acı tat çıkar. ama dişinizi fırçaladıktan sonra ağzınızı iyice çalkalarsanız, veya kahvaltıya oturmadan önce biraz sabrederseniz, ağzınızdaki sls tükrüğünüz ile çözüleceğinden, portakal suyu da acı gelmeyecektir.

    "sls" şampuanların da içerdigi bir kimyasal maddedir, o yüzden yıkanırken şampuanınızı içmek gibi bir huyunuz varsa, öncelikle "çok tuhafsınız" demek istiyorum, sonra da duştan çıktıktan sonra portakal suyu içmek isterseniz biraz beklemenizi tavsiye ediyorum. (portakal aromalı bir şampuan kullanıyorsanız, zaten içmeyin o şampuanı, çok acı bir tadı vardır.)

    bu entrymi de izninizle hayatını kimya bilimine adamış - ve bizlere de sevdirmiş - kimyagerlere ve kimya hocalarına adamak istiyorum.

  • biraz önce trafo patladi burada..
    kocaman trafo.. bulundugumuz bolgede ki elektirikler komple kesildi..
    tedas geldi..
    baktilar trafo icin icin yaniyor..
    itfaye cagirdilar..
    itfaye geldi.. yanan trafoyu sondurduler..
    esnaf adamsin.. merak ediyorsun..
    - ne zaman gelecek elektirik?
    + en az 3-4 saat surer dedi gorevliler..
    bunu duyan..
    daha birkac saat oncesi hazirlik yapan bar, disco, turku bar, eglence mekanlari hepsi kapatti. kocaman harfler ile yazdilar..
    ''sehitlerimiz icin bugun kapaliyiz''
    elektirik olsaydi kapanmayacakti.. biz yasadik bunlari.. kimse mekanini kapatmak zorunda degil ama.. amasi var iste.
    adamin cani yaniyor.. bu iki yuzluluge..
    sonra;
    konvoy gecti.. dugun var sandim..
    motorsiklete binmisler, arabalara binmisler.. kornalar calarak, dortluleri yakarak teroru mu lanetliyorlar di?
    yoksa kutlamami vardi..
    turistlerinde kafasi karisti... kendilerine ulkucu isareti yapan cocuklara.. rock isareti yaparak ''hell yeah'' diyerek destek verdiler..
    sonuna kadar acilmis mehter marslari dinlerken kafa salliyorlardi..
    biz neden bu kadar iki yuzlu bir millet olduk?
    kandan bu kadar nemalanmayi kimden ogrendik?

    evine gitmek icin gun sayan gencecik cocuklari,
    kor kursunlara atanlarin.. ne zaman oyuncagi olduk?..

    bizi affetmeyin..
    ote dunya varsa.. yapisin yakamiza bize hesap sorun..

    - bizi kara topraklara gomdunuz diye? yakamiza yapisin.. bizi affetmeyin..

  • ilgili yönetmeliğin 5. maddesinde aşağıdaki ifadelerle yer alan yasak:

    "gdo'suz ürünlerin etiketinde ürünün gdo'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz."

    son zamanlarda kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. milyonlarca insan toplanıp çığlık atsak belki rahatlarım.

    bu yasağın 'mantıklı' bir açıklamasını ('yabancı şirketlerin çıkarlarını korumak' gibi bir açıklamayı insanlık dışı bularak reddettiğimizi varsayalım) yapabilecek babayiğit varsa beri gelsin.

    kendi yönetimi tarafından insan yerine konulmamak ne acı. bunun farkında olmayan milyonlarca da 'vatandaş'ımız var üstelik. onlar için ayrı, kendim için ayrı üzülüyorum.

    yürüyen banknotlarız biz!

  • hazır türkiye'de turnedeler, haklarında azıcık çiziktireyim istediğim orta doğu'nun metal müzik adına çıkarttığı nadide inci.

    dün ankara'da konserleri vardı ama benim aklımdan tamamen çıkmış. son dakikada gitmeye yeltendim fakat dağın başında oturduğum için arabayla 6.45 kk'ya gitmek zorundaydım ve tabii cumartesi akşamı olduğu için tunus caddesi civarında park yeri bulamayınca hevesim kaçtı, vazgeçtim. neyse, yine gelirler diye teselli ediyorum kendimi. benim de beşinci orphaned land konserim olacaktı, yani şu an için sadece son albümlerinden eserleri canlı dinleyememiş oldum.

    1992'den beri aktif olan ve bunu zor bir coğrafyadan çıkarak başaran ve 2004'te çıkardıkları mabool the story of the three sons of seven ile birlikte hak ettikleri değeri anca görmeye başlayabilen bir grup olarak, orphaned land'ı hep takdir ederim. doksanlı yılların kenarda köşede kalmış en yenilikçi gruplarından birisidir. sahara ve el norra alila gibi iki önemli albüm sunarak metal müzik sınırları içerisinde farklı bir tarzın doğumuna yol açmışlardır. burada ayrı bir parantez açalım, orta doğu ve balkanlar metal müzik yapmak için çok zor bölgelerdir. hem metal müzik üzerindeki genel algının bu bölgelerde negatif olması, hem de üç ilahi dinin de yoğun olarak yaşandığı coğrafyalar olması sebebiyle, metal müzik yapmak isteyen grupların işi zordur. bu sebeple rotting christ, orphaned land ve (tembel olsalar da :p) pentagram gibi örneklerin hala aktif olup, bizlere müzik sunabiliyor olmaları çok büyük işlerdir.

    orphaned land, '90ların başında popüler bir tür olan doom/death metal'i orta doğu'nun yerel müziklerinden alınma etkilerle buluşturarak oriental metal olarak adlandırılan tarzı (hemşehrisi olan salem ile birlikte) ortaya çıkarmıştır. metal müziğe getirilen bu farklı yaklaşım dikkat çekici olmuştur çünkü orta doğu'dan çıkan bir grup sert müziğe buzuki, ud, tef, keman gibi çalgıları ekleyerek değişik bir birleşim sunmuştur. 1994'te yayınlanan sahara, doom metal ve death metal temelli ama orta doğu müzikleriyle yoğun şekilde etkileşime giren bir müzik ortaya koymuştur. grubun ikinci albümü el norra alila, bu tarzın zirvesini gösteren ağır, karanlık ve zengin bir eserdir. bu iki albüm, hem orphaned land müziğinin kimliğini genel hatlarıyla tanımlamış; hem de oriental metal tarzı adına rehber olacak işler olarak öne çıkmıştır.

    el norra alila'nın ardından grup hem iç sıkıntılar hem de israil'de metal müzik yapmanın getirdiği zorluklar sebebiyle uzun süren bir sessizlik dönemine girmiştir. 2001 yılında grup israil dışında ilk konserini istanbul'da vermiştir. 2004 yılında yayınlanan mabool the story of the three sons of seven ile grup muhteşem bir geri dönüş yapmış; albüm genel olarak beğenilmiştir. mabool, grubun doom/death metal temelli kökenlerinden progressive metal tabanlı bir müzikal yapıya geçişinin ilk basamağını oluşturmaktadır. bu geçiş, albümde o kadar başarılı şekilde sunulmuştur ki grup hem eski hayranlarına hitap edebilmiş, hem de yeni hayranlar kazanmıştır. 2010 yılında yayınlanan the never ending way of orwarrior ise mabool ile yaşanan geçiş sürecini tamamlamış ve grup tamamen progressive metal tarzı altında değerlendirilebilecek, fakat oryantal kimliğini ve çeşitliliğini de koruyan bir müzik sunmaya başlamıştır. 2013 yılında yayınlanan all is one, vokalist kobi farhi'nin brutal vokal yapmadığı ve müzikal yapı olarak daha basit ve direkt eserler içeren bir albüm olarak öne çıkmıştır ve kimi hayranları brutal vokalin eksikliği yüzünden tatmin etmemiştir.

    2014 yılında grubun gitaristi ve kurucu üyesi olan yossi sassi sa'aron'un ayrılmasının ardından gelen ilk albüm unsung prophets & dead messiahs ise şahsi fikrime göre all is one'ın taşıdığı "hafifliği" taşımayan, grubun progresif temelli müziğini yer yer eski günlerinden etkilerle ve tabii ki oryantal etkileşimlerle sunan ve bunu güçlü şarkılarla yapan bir albüm olmuş. ki yossi'nin ayrılmasından sonra da böyle güçlü bir albüm ile dönmüş olmaları kendileri açısından da dinleyicileri açısından da önemli bir nokta ve aşılması gereken bir eşikti.

    orphaned land'ın (ve salem'in) yarattığı oriental metal tarzı geldiğimiz noktada melechesh gibi extreme metal gruplarını etkiledi ve myrath, distorted gibi grupların oluşmasını sağladı. müziklerinin zenginliğini, orta doğu'da barışı savunan tavırlarıyla birleştirerek tüm dünyaya mesaj vermeye ve bizlere güzel işler sunmaya devam ediyorlar. iyi ki varlar...