hesabın var mı? giriş yap

  • hani bu takimi niye seviyorsunuz diye soruyorlar ya ben size dunku kasimpasa macindan bir kare aktarayim belki anlamaniza yardimci olurum:

    serdar kurtulus dunku hareketinden sonra kirmizi karti gordugu anda olcay sahan serdar kurtulus' a giderek burada bu hareket yapilir mi diyerek sordu ve kimse hakeme itiraz etmedi. tolga kaleden cikarak hakeme dogru gitti hakem kendisini gelme gelme diyerek uyardi. tolga oldugu yerde durdu. hakeme kaptanlik pazubandini gosterdi ve ben bu takimin kaptaniyim dedi. hakem bunun uzerine gel diyerek kendisini cagirdi.

    mac sonunda olcay sahan roportajinda mahcup bir ifadeyle tolga abi'ye bu macta gol yedirmedigimiz icin cok mutluyuz diyor ya orada cok mutlu oluyoruz biz.

    varsin sampiyon olmasin ama bu degerlerinden de vazgecmesin.

    bu takimin pacalarindan efendilik akiyor. biz bu efendiligi ve mulayimligi seviyoruz iste.

  • dunning kruger effect denilen hadiseyi sık sık gördüğümüz olay.

    internetten flight radar izleyip, "pegasus'a sivil havacılık otoritelerince ceza verilmelidir" yazan adamın özgüveni bende olsa amerikanya başkanı olurum kuran evliya çarpsın.

  • nasil bir alt-kultur haline geldigini bbc nin belgeselinden izleyip ogrenmek beni kasar diyorsaniz sizi soyle alalim.

    avusturyali 3 genc adam, 80 lerin ortalarinda eglenmek icin prag seyahati yaparlar. genclerden bir tanesi bu seyahati kaydetmek icin ikinci el bir magazadan lomo compact automat satin alir. bu oyuncakimsi makineden cikan fotolar o kadar enteresan ve renklidir ki, viyanaya donuslerinde hem kamerayi hem de fotolari goren arkadaslari birer tane edinmek isterler fakat sovyet uretimi olan bu kamerayi her isteyene bulmak o donemler cok da kolay degildir. bulabildiklerini toplamaya, ese dosta satmaya, derken her sorana satmaya baslarlar. lakin bi takim prensipler koyulur ; hic bir kurala tabi olmaksizin fotograf cekilmeli, eger kullanilmayacaksa atilmamali mutlaka bir baskasina devredilmelidir, bir nevi kutsal emanet muamelesi yapilmalidir.

    sovyetlerin disa acilmaya basladigi 90 larin basinda ulkeye giris yaparlar ve kendilerinin de itiraf ettigi uzere illegal yollardan koli koli lomoyu avrupaya satmaya baslarlar. ilgi artmakta, bu ucuz makineden cikan rengarenk fotograflara hayran olanlarin sayisi cogalmaktadir. avusturyali genclerin prag gezisi hem kendilerinin hem de dunyanin kaderini bi sekilde degistirmistir.

    sovyetler dagilmis, st petersburg daki lomo fabrikasi zor donemler gecirmektedir. satis kaygisi gutmeyen, fiyat-pazar gibi kavramlardan uzak olan sovyet fabrika yoneticileri, dunya fotograf makinasi pazariyla bas edemeyeceklerini dusunduklerinden ve 2500 kisilik calisan kadroyu besleyemeceklerinden fabrikanin kapanmasina karar verirler. viyanali biraderler vakit kaybetmeden yanlarina kattiklari avusturya buyukelcisi, ticari atese gibi destek guclerle, sadece kendilerine makine uretme ve her ay 1000 kamera satin alma teklifiyle lomonun kapisini calarlar. lomo buna sicak bakmaz, verilen teklifin maliyeti kurtarmayacagini dusunduklerinden redderler lakin viyana tayfasi hemen pes etmez. o donem petersburg valisi olan vladimir putin in kapisini calarlar. lomography nin nasil bir tutku oldugunu, nasil bulasici oldugunu, coktan beridir bir alt-kultur haline geldigini ve tum dunyanin rus mali bir makinenin sevdalisi olacagini ve bunun rusya icin cok sahane bir prestij ve reklam firsati oldugunu usanmadan anlatirlar. putin bu sunumdan cok etkilenir ve lomonun fabrika direktorunu arayarak bu cilgin viyanalilara bir sans vermesini ve pisman olmayacaklarini tavsiye eder.

    bu istegi reddedemeyen direktor, yeni bir fiyat teklifi ile orta yolu bulur. lomo sadece lomographic society e makine uretecek, viyanalilar da bunun dagitimindan, satisindan ve pazarlamasindan sorumlu olacaktir. evlilik nihayet gerceklesir, lomo yeniden dogar.

    peki lomo kompakt automat i bu kadar degerli kilan nedir? hic suphesiz lensi. minitar 32mm lik essiz lensin basarabildikleri, bu kadar dusuk maliyetli, toy-like bir kamera icin siradisidir. renk skalasi, dusuk isikdaki becerisi, kolay tasinabilirligi, saglamligi ve tipik sovyet praktizmi ile yeni neslin eglencesi olmak icin bicilmis kaftandir, hala da oyle.

    yuksek uretim maliyeti, tasarimin ve lenslerin rusyada yapilip montajin tamamen cin de yapilma karariyla asilir. lomographic scoiety hemen kampanyaya girisirler, bir urunun en cabuk yayilacagi, moda olacagi ulkeye ; amerika birlesik devletlerine cikarma yapilir. sergiler, paneller duzenlerler, kapali kutu sovyetlerin bu kucuk mucizesi vasitasiyle iki halkin kaynasma fikrini new york- moscow sergisi ile ortaya koyarlar. yarisi moskova da yarisi new york da cekilmis 10 bin kare fotograf ile amerikalilar icin rusya, ruslar icin de bir amerika tanimi yapan devasa bir koleksiyon. sergi buyuk ilgi gorur ve goren herkes bunu beceren minik makinenin pesine duser. velhasil 1990 lardan bugune, dunyanin belli basli tum sehirlerinde klupleri olan, toplantilar yapan, lomo buyukelcilikleri kuran, sansli uyelerine hac ziareti muadili " lomo fabrikasi gezisi" sunan, devasa bir organizasyon sekillenir, dallanir budaklanir.

    vladimir putin in bu ruyaya inanmasini hic bir zaman unutmazlar, kendisine lomography nin vaftiz babasi unvanini verirler. ilginctir ki lomo ve putin in yukselisi hemen hemen ayni tarih surecine denk gelmistir, bu da enteresan bir noktadir kanimca.

    monopol olmanin getirdigi gucle, her sovyet vatandasinin zamaninda edinebilmesi icin uretilmis bir makinaya 250 dolarlik fiyat uygun gormeleri kacinilmaz tabi. gerek e-bay de gerekse kucuk dukkanlarda zor da olsa cok cok ucuza edinilebilecek bu kamerayi, luks urun sinifina sokacak fiyat politikasi elestirilmelidir lakin eger bu atilim ve hareket yapilmasaydi, bugun satin alacak kompakt automat da olmayabilirdi, kim bilir?

  • kediyi kurt sanıp sanmadıklarını bilmediğimiz/bilemeyeceğimiz koyunlardır.

    belki kediyi aslan/kaplan sandılar.
    belki de kediyi hiçbir şey sanmadılar ama içlerinden bazılarının kedi fobisi vardı.

    yok yani bu olayda sağ kalan koyunlardan ifade mi aldılar da kedinin kurt sanıldığını öğrendiler?

  • eskilerin motive etmek amaçlı yaptığı eylem(di).
    kesinlikle motive etmiyor, tecrübeyle sabit. peki ne yapıyor, yazayım.
    * bir süre sonra kimsenin sizi başkasıyla kıyaslamasına gerek kalmıyor. siz kendinizi kıyaslamaya başlıyorsunuz. bunu tetikleyen de elbette beslendiğiniz ilk kaynakların -anne, baba, anneanne, dede vs- sizi sürekli başkalarıyla kıyaslaması.
    * her yaptığınız ya da yapmaya giriştiğiniz işte referans noktanız kendiniz değil o kıyaslandığınız kişi(ler) olmaya başlıyor.
    * zamanla hiç son bulmayacak ya da çok ama çok zor sonlanabilecek bir "yetersizim, başarısızım, hiçbir zaman onlar gibi olamayacağım" hissi yapışıyor ve kalıyor. yaşınızla ve başarılarınızla birlikte azalıyor ama ne yaparsanız yapın bir işi başkalarının başarı olarak kabul etmesi kendinizin başarı olarak kabul etmesinden daha önemli oluyor.
    * bu "yetersizim, başarısızım" hissi elbette yaşamınızın her anına yayılıyor. zaten ebeveynlerin çocuklarına davranışlarını ayarlarken akıllarından çıkarmamaları gereken en önemli noktalardan biri şu: ona sarfettiğiniz bir sözcük, ona karşı yaptığınız kaba bir davranış sadece o anda ve o davranışta etkisini göstermez. başka pek çok ana ve alana yayılır. örneğin arkadaşlık ilişkileriyle ilgili kırıcı bir sözünüz ya da kıyaslamanız hooooooop bir bakmışsınız çocuğun gün içinde yaptığı herhangi bir şeyi de -yemek yemesini, ders çalışmasını, yazı yazmasını, sohbet etmesini vs.- etkilemiş, sekteye uğratmış. zaten o sebeple psikologlar, eğitimciler ısrarla söyler ve vurgular: "eleştirecekseniz o andaki davranışı üzerinden eleştirin, cümleleriniz kişiliğini zedeleyecek sözcükler içermesin."
    özetle, başkalarıyla kıyaslamak bir ebeveynin çocuğuna yapabileceği en büyük kötülüklerden biridir ve çocuk hakkı ihlalidir.

  • binlerce sipariş var gün içinde,

    ondan sonra yetişmedi diye de ağlayan sizlersiniz anlamıyorum ki, ne oldu yani uykundan uyandıysan! azıcık karşı tarafında açısından bakın olaylara. rezalet olmayan rezalet başlık.

    ona göre personel çalıştırsın diyenler zaten hayatları boyunca hiç bir organizasyon yönetmemiş kişiler, işin operasyon kısmı öyle olmuyor. ama işte kime ne anlatacaksın!

  • kaliteli bir öğretmen sınıfındaki öğrencilerden hediye beklemez, zaten zor geçinen insanların masraf yapmasına izin vermez. nerde cicili bicili hediyeler ile mutluluk pozu satan öğretmen varsa işini layıki ile yapmayan gösteri budalası tiplerdir. hediye konusunda çok değerli bir hocamız "aileleriniz sizi maddi olarak güç bela okula gönderiyor bu yüzden bana sakın hediye almayın bana en büyük hediye sizlere bir şeyler katmak, vatana millete faydalı bir insan yetiştirdiğimi görmek derdi. "

  • kendisinin kazandığı ciddi bir kupa yoktur. zaten 2002 dünya kupası da baklavasına yapılmış bir turnuvadır, hatta ronaldo o turnuvada 8 golle gol kralı olduğu için baklavadan en çok dilimi yemiş ve göbek yapmıştır.

    brezilya'nın o dönemi denilen takımda kaka yokken ve ronaldinho da daha yıldız adayı iken dünya kupası kazanmıştır. takımda kendi seviyesinde sadece rivaldo vardı, dolayısıyla ronaldo takımın iki yıldızından biriydi. liseli olduğunuzu her yerde belli etmeyin.