hesabın var mı? giriş yap

  • bu kural kalkarsa şunlar olur:

    1. kulüpler yetenek gördükleri yabancı futbolcuları almaktan korkmaz. şu anda yabancılar doğrudan katkı vermediğinde para israfı olarak görünüyor ve bu da bir çok yabancı futbolcunun psikolojisini bozuyor. kimi ülkeden kaçıyor, kimi gol kaçırdıktan sonra zırıl zırıl saha ortasında ağlıyor.

    2. genç yaşta alınacak yabancılardan bir kısmı türk vatandaşlığına geçirilebilir ve milli takımın da havuzu genişler. boateng'in, mesut özil'in, khedira'nın alman olduğu dünyada bizim de petrowski, okuwonu, khadim isimli türk futbolcularımız olabilir.

    3. türk futbolcuları "nasıl olsa bana mecburlar" diyemeyecek, kendilerini geliştirmek zorunda kalacaklar oynayabilmek için.

    4. türk futbolcuları "nasıl olsa bana mecburlar" diyemeyecek, kapıyı 2 milyon euro'luk senelik maaşdan açamayacaklar. kulüplerin giderleri azalacak.

    5. anadolu kulüpleri yetenekli türk gençlerini "3 büyüklerden birine illaki okuturum" diyerek köle gibi tutmayacak, makul bir talibi çıktığında avrupa kulüplerine satmayı da göz önünde bulunduracak. caner erkin gibi genç yaşında yabancı liglerde oynayan futbolcuların sayısı artacak. alper potuk 7 milyon, mehmet topuz 10 milyon olmayacak. ama tabata yine 8, amrabat yine 8.5 olacak... ona bir çare yok. onun çaresi yönetici profilinin değişmesi.

    6. anadolu kulüpleri, buldukları yabancı yetenekleri de rahatlıkla satabilecek avrupa kulüplerine ve 3 büyüklere, çünkü kontenjan sıkıntısı olmayacak. (bkz: geremi nitjap)

    7. türk futbolcusu avrupa'ya daha rahat gidecek, çünkü takımların onların yerine koyabilecekleri adamlar için illa da türk olacak diye bir kısıtlama olmayacak. başka kültürlerin içinde kendi futbollarını geliştiren futbolcularımız milli takıma daha faydalı olacak. arda ve salih gibilerin sayısı artacak.

    8. takımlarımız al ve şl gibi organizasyonlarda rakipleriyle eşit şartlarda mücadele edecek.

    9. "madem yabancı alıyoruz, ismi olan birini alalım" mantığıyla yola çıkıp 32-33 yaşına gelmiş sönük yıldızlara para dökülmeyecek.

    bu kuralın varlığını savunanlar benim saydıklarımın yarısı kadar argüman ortaya koyabilirlerse beni ikna edebilirler.

    edit: nobet hatirlatti. bu kural kalkarsa, takimlarda "abi"lige kalkisan futbolcularin gozunun yasina bakilmadan gonerilmesi kolaylasacak, boylece teknik direktor yiyen yeniceri ocaklarinin onu kesilmis olacak.

  • ulan hiç aklımda yokken bi video ile milletin yüzünü güldürdüğüme mi sevinsem bilemedim.

    evet ekşiciyim ve çooooook tatlıyım :)

  • sizin ben adaletinizi si.eyim!

    allah belanızı versin...

    lan geçtim artık malum kişiyi... milyar dolarlık israflarını; dünkü belediye başkanı bile artık hangi tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediyse 500 araçlık konvoylarla görüntü veriyor, golf sahalarından tarım kurtarıyor. sokaklar ultra lüks alman arabaları ile dolu, ki hepimiz en çok da o şerefsizler biliyor ki biz bu kadar zengin bir ülke değiliz, artık hırsızlık organize hale gelmiş tabana yayılmış, lan resmen hırsızlıkta sosyalist davranılmaya başlanmış... herkes bir yerden adilik peşinde ama bu adamı böyle yakalıyorsunuz...

    bu ülkenin yasalarını çıkaran milletvekilleri, bu ülkenin adalet sisteminin kilometre taşları hakimleri, savcıları, yüksek veya alçak! yargı organları... güvenlik güçleri kolluk kuvvetleri... lan bu adamı böyle kıskıvrak sakatlarcasına yakalayan bu düzene çanak tutan bu ülkenin sözde vatandaşları... sizin ben adaletinizi cibiliyetinizi sileyim! allah topunuzun yedi bin türlü belanızı versin!

    e mi?

  • "dünyanın yedi harikası" kavramı çok eski bir kavrammış. antik akdeniz ve orta doğu uygarlıklarının mimarlık ve heykeldeki
    başarılarına ilişkin ve ilk olarak mö. 2. yüzyılda sidonlu antipatros tarafından yapılmış bu sıralama. ikincisi de 1972'de unesco tarafından dünyanın kültürel ve doğal mirasını korumak amacıyla yapılan bir anlaşmayla ilgiliymiş. yalnız bu iki sıralama arasında bir fark varmış; milattan önce 2. yüzyılda gözler, insanoğlunun elinden çıkma eserlerden doğa harikalarına dönmemiş henüz.

    sidonlu antipatros'un yedi harikasından günümüze kadar gelebilen giza piramitleri hariç hiçbir eser yok. bunların esas görüntüleri ancak çizimler ve simülasyonlar ile tahmin edilebiliyor. aslında böyle olması insanı hem üzüyor hem de hayal gücümüze kalmış her şey gibi biraz heyecanlandırıyor. antipatros'a göre şunlarmış dünyanın yedi harikası:

    1. giza piramitleri

    yedi harikanın en eskisi olan bu üç piramit mısır'da nil ırmağının batı yakasında milattan yaklaşık 2500 yıl önce yapılmış. en eski ve büyük olanı firavun keop'sa aitmiş. ikinci büyük piramit ise keop'sun biraz güneyinde kalan kefren piramidi ve en güneydeki üçüncüsü ise firavun mikerinos'a ait olanıymış. piramitlerin dış kaplamaları başka amaçlarla kullanılmak üzerine söküldüğünden orijinal yükseklikleri azalmış, yalnızca kefren'in dış kaplaması piramidin en üst ucunda hâlâ duruyormuş.

    https://goo.gl/images/fwjybb

    2. halikarnas mozolesi

    bizim ülkemiz sınırları içinde, bodrum'da bulunan bir dünya harikası imiş halikarnas mozolesi. mö. 353-351 tarihleri arasında kraliçe artemisia tarafından eşi mausolos için yaptırılmış. bizim anıt mezarlar için kullandığımız mozole sözcüğü de aslında bu kralın adıymış. mezarın 11. ve 15. yüzyıllardaki depremlerle yıkıldığı ve taşlarının başka yapıların inşasında kullanıldığı tahmin ediliyormuş.

    https://goo.gl/images/nbcsds

    3. iskenderiye feneri

    2. ptolemaios tarafından mö. 280'de liman girişindeki faros adası üzerinde yaptırılmış en alt katı kare, orta katı altıgen ve üst katı da silindir biçiminde olan üç katlı bir fenermiş bu. geceleri sürekli ateş yakılan tepesine sarmal bir merdivenle çıkılıyormuş. ortaçağda ateş yakılan bu yere araplar küçük bir cami yapmışlar. 12. yüzyıla kadar ayakta olduğu bilinen fener daha sonra yıkılmış ve 1477'de taşları ile bir kale inşa edilmiş. 1994'te ise faros adası etrafında yapılan su altı araştırmalarınd dev bir firavun heykeli bulunmuş. bu heykelin 2. ptolemaios'a ait olduğu ve zamanında iskenderiye feneri'nin önünde limana bakar vaziyette dikili durduğu tahmin ediliyormuş.

    https://goo.gl/images/1n3y7f

    4. rodos heykeli

    rodos adası sakinleri mö. 305-304 yılları arasındaki kuşatmadan kurtulmalarının şerefine dikmişler bu heykeli. güneş tanrısı helios'u simgeleyen bu heykel, lindoslu heykeltıraş khares tarafından tunçtan yapılmış ve 32 metre yüksekliğindeymiş. liman girişinde duran heykelin bacaklarının arasından gemilerin geçtiği gibi bir söylence olsa da o zamanın yapım teknikleriyle böyle bir heykelin yapılması mümkün değilmiş. bu heykel de bir depremle yıkılmış ve birkaç asır yan yatmış vaziyette dursa da heykelin parçaları 654'te adayı istila eden araplar tarafından satılmış.

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…_kw6pmob9xhuvdm

    5. zeus heykeli

    mö. 430'da atinalı heykeltıraş phidas tarafından olimpia (olimpos) kentinde bulunan zeus tapınağı için yapılmış zamanının en büyük heykeli 12 metre yüksekliğinde, altın ve fildişi kaplama imiş. tahtında oturan zeus'un sağ elinde habercisi nike'ı simgeleyen bir heykel, sol elinde ise üstüne kartal konmuş bir asa varmış. tapınakta heykele giden yol karanlıkmış; böylece ışığı takip ederek heykele ulaşmak mümkün oluyormuş. doğu roma imparatorluğu'nun başkenti konstantinopolis olunca muhteşem eserlerin başkente layık olacağı düşüncesiyle olsa gerek heykel buraya taşınmış fakat ms. 462 tarihindeki meşhur istanbul yangınlarından birinde heykel küle dönmüş.

    https://goo.gl/images/3pxwkp

    6. babil'in asma bahçeleri

    sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuş bu bahçelerin kraliçe semiramis ya da kral nabukadnezar tarafından yapıldığı düşünülüyormuş. buna dayanarak ya mö. 800'lerde ya da mö. 600'lerde inşa edildikleri varsayılıyor. eski çağ yazarlarına göre fırat'ın sularıyla yeşillendirilmiş bu bahçeler mezopotamya'nın kurak ve düz ortamında hayret uyandıracak kadar güzel ve ihtişamlıymış. kral nabukadnezar'ın mezopotamya'nın kuraklığından ruhu bunalan karısı semiramis'in sıla hasretini gidermek için bu bahçelerin yaptırdığı da söylenceler arasında. ne muhteşem aşk!

    https://goo.gl/images/xdtyjt
    https://goo.gl/images/7qabkp

    7. artemis tapınağı

    mö. 356'da lidya kralı kroisos tarafından efes'te yaptırılmış olan bu tapınak yapıldığı tarihten yaklaşık iki yüz yıl sonra adını tarihe yazdırmak isteyen herostratus tarafından yakılmış. zamanın mahkemesi adamın amacına asla ulaşamaması için adının anılmasını yasaklasa da bu karar amacına ulaşamamış. daha sonra tapınak eski boyutlarında tekrar inşa edilmiş. harika süslemeleri ve büyüklüğüyle görenleri kendine hayran bırakan tapınak dört asır sonra anadolu'ya gelen gotların etrafı yakıp yıkmasıyla tarihe gömülmüş.

    https://jurnalci.com/…-artemis-tarihcesi-841237.jpg

  • sokak aralarında usb bellek takasına sebep olacak beyandır. siz kiminle dans ettiğinizi sanıyorsunuz bebeğim :)

  • "hakemler olsun, federasyon olsun, saha dışında çok güzel sonuçlar alıyoruz ama beşiktaş'ın sahadaki başarıları yüzünden lider olamadık"ın kısa ifadesi.

  • +@muted

    bebek arabasıyla saatlerce gezip tozabilen ama bir kaç saniye sıra bekleyemeyenleri rahatsız eden rezalettir.

  • ikinci dünya savaşı sonrasında başta amerika olmak üzere bir çok dünya ülkesinde, baby boom olarak adlandırılan bir nüfus artış hızı görüldü. bu nüfus artış hızında etkili olan bir çok etmen var. doğum oranlarındaki patlamanın psikolojik, sosyolojik, evrimsel ve ekonomik boyutları mevcut. suriyeli göçmenlerin çocuk sahibi olması da bu açılardan değerlendirmeli.

    evrimsel olarak türler tehlike altındayken üreme içgüdüleri aktive oluyor. bu türün devamı için gerekli. nüfusta çeşitli nedenlerle hızlı azalmalar görülmesi, üreme davranışını arttırıyor. insan türünde de böyle bir eğilim söz konusu.

    ekonomik ve psikolojik açılardan bakarsak, büyük savaşlarda ve çok kötü koşullarda yaşayan insanlar, o dipteki halden sonra biraz feraha çıkınca kendilerini daha güvende hissetmeye başlıyor. insanların hayattan beklentileri savaş yüzünden düşüyor, bu nedenle kötü koşullarda bile yaşasalar rölatif olarak beklentileri karşılanmış oluyor. bu da çocuk sahibi olma davranışını arttırıyor.

    savaşlarda erkeklerin daha çok ölüyor olması, nüfustaki kadın/erkek oranının kadın lehine artması da doğum oranlarını arttıran bir faktör olarak kabul ediliyor.

    'bunlar da savaştan kaçmış hala doğuruyorlar' demek yerine, olaylara biraz daha geniş perspektifle bakmakta fayda var.

    mülteci sorunu artık tüm dünyanın sorunu. dünyanın her yerinde, güç odaklarının çeşitli menfaatler uğruna ateşlediği yangınlar, yani savaşlar var. mülteciler mağdur ve iyilik bize mağdurun yanında olmayı öğütler. bunu her zaman akılda tutmak gerekli.

    dipnot: perişan halde çocuklar ve ebeveynler görmek beni çok üzüyor ancak bu tip meselelerin düzenlenmesi sadece bireylere bırakılmamalı diye düşünüyorum. dünyanın ciddi mülteci politikası düzenlemelerine ihtiyacı var. başta aşılama ve doğum kontrolü olmak üzere sağlık politikaları, istihdam ve barınma düzenlemeleri şart. bm ne yapıyor allahaşkına, çok merak ediyorum.

  • kırmızı başlıklı kızdır. bir insan, yatakta yatan etçil bir hayvanla, babaannesi arasındaki farkı anlamıyorsa yıkılsın bu dünya.

  • eren -ki kendisi 9 yaş, ilkokul 3 seviyesinde- son iki haftadır evde babaanne ve dede olduğundan, yayları iyice gevşetmiş, hoşgörüyü dibine kadar kullanmış, anne-babayı saç baş yoldurma seviyesine çıkarmıştır. aferin.

    saçımızı başımızı yolmamız yeterli gelmediğinden bi akşam şöyle ciddi bir ayar olsun diye, salonda masaya oturduk üç kişi ve başladık konuşmaya. arada o cevap vermediğinden monolog şeklinde gelişen konuşma şöyle;

    baba- eren sen böyle değildin ama!

    anne- yaptığının yanlış olduğunu biliyorsun değil mi?

    baba- oğlum babaanne ve deden çok yaşlı insanlar, onları kandırmak kolay ama kendini kandırırsın bak.

    anne- oğlum bak bu hayat bilgisi ödevin yapılmamış ama dedene yaptım demişsin, hoş bir şey mi bu?

    önünde cevaplanmamış iki sayfa test, tüm söylediklerimizi sadece bir baş sallamayla dinledi. baba her zaman olduğu gibi söylendikçe sinirlendi, sinirlendikçe söylendi, en sonunda kaş-göz etmemle kapıyı çarpıp odadan çıktı. yalnız kalınca "oğluşum hiç bir yorumda bulunmadın, ne düşünüyordun biz konuşurken, sence haksız mıyız?

    - yok haklısınız da anne, şey düşünüyordum; şimdi bana çok kızdınız ya siz, birden bir süper kahraman olsam, hemen fışşşt diye iki sayfa testi çözüversem, sonra siz şaşkın şaşkın bakarken sarılsam size, beni affediverseniz. böyle düşünüyordum, bunu hayal ediyordum.

    ben de düşünüyorum; birden bir süper kahraman olsam, çocuğumu üzmeden en doğru şekilde davranarak fışşşt diye büyütüversem, sarılsam ona sımsıkı, yetiştirirken istemeden de olsa yaptığım hatalardan dolayı beni affediverse.

  • "2868 e mesaj ile 10 tl yollayın, sayenizde yaptığımız new york yerleşkesine eş bir binada los angeles'a dikelim" temalı mesajdır.
    15 yıldır kan bağışı gönüllüsüyüm, 3 yıldır kan bile vermiyorum bu siyasal islamcılar yüzünden.