hesabın var mı? giriş yap

  • yerde gol sevinci yaşamakta olan ve aralarında elano blumer, milan baros ve arda turan'ın da olduğu yaklaşık 40 milyon euro bonservis bedeline sahip grubun üstüne bildiğin uzun eşek oynar gibi atlayabilen futbolcu.

  • ulaştırma, denizcilik ve haberleşme bakanı binali yıldırım'ın beyanatı;

    şöyle diyor; "marmaray açıldı halkımızın yüzde 80'i memnun. açıldıktan sonra arıza oldu, yüzde 20'si memnun. sonuçta yüzde 100'ü memnun"

    görüldüğü gibi 80+20= 100 sonucuna ulaşmıştır. gerçekten dahice bir çıkarım.

    link:

  • is makinesi operatoruyum santiyede. yanima yaklasani 9 metre derine gomerim dedim. o gunden beri yaklasan yok... yemegimi cayimi termosta evden getiriyorum. ama tabiiki yusuf yusuf halindeyim.

  • çocuğu olanlar seyretmesin. katharsis ski nedeni ile feci bir yürek çarpıntısıyla, diken üstünde izliyorsunuz filmi. finaline rağmen çarpıntı geçmiyor. bu arada sanırım büyük çoğunluk atlamış ve bunun sonucunda senaryoda kopukluk olduğunu, çoğu noktanın havada kaldığını söylemiş. lakin ki öyle değildir:

    --- spoiler ---

    -pederin evindeki ceset ne alaka?
    -pederin evinden çıkan ceset, psiko teyzenin kocası. dedektif finalde adamın kolyeli resmini görünce, cesetteki kolyeden anladı olayı eline silah aldı, psiko teyzeyi yakaladı. psiko teyze ve pederin anlattıkları ile adamın hikayesi netleşiyor.

    -yılanlar ne iş?
    -kopya kaçırmalar yapan adam, psiko teyze ve kocasının kurbanlarından. diğer çocuklar gibi labirent bulmacası ve (kadının bahsettiği gibi) adamın yılan takıntısı ile kafayı yemiş.

    -labirent peki?
    -üstte de dediğimiz gibi, labirent çocuklara dayatılan bulmaca. fiziki bir yer temsil etmiyor. olayın aydınlanmasına direkt katkısı olmuyor. sadece finalde dedektifin aymasına ve dikkatini toplamasına faydası oluyor.

    -siyahi kız “sen ordaydın, bizi bantladın” falan diyor, ne alaka?
    -“sen oradaydın” diyor ama “ağzımızı sen bantladın” demiyor. (ıt put tape on our mouths) keller’in sesini duymuşlar yani. bir de flashback sahnesinde seyirciyi yanlış yönlendirmek için keller’in paltosuna benzeyen bir palto giymiş psiko teyzeyi diğer kızı tutarken göstermişler. o kadar üç kağıt olsun artık. bak bu sayede bir yarım saat daha gerile gerile izledin filmi.

    -sonu muğlak, ne oldu?
    -kızın düdüğü bir çok sahnede geçti. dedektif düdüğün hala kayıp olduğunu biliyor. finalde de düdük sesi duyuyor. ikinci bir aydınlanma ile keller’i kurtarıyor tabi.

    --- spoiler ---

  • dayım yaptı bunu bana.

    annem ve babam boşandığında 3-4 yaşındaydım, büyükbabamın evinde yaşamaya başladık. annemler 3 kardeş ve en küçükleri olan dayım benden sadece 9 yaş büyük. dayı yeğenden çok abi-kardeş gibi büyüdük. bilumum sosyal, fiziksel, kimyasal ve psikolojik deneylerin üzerinde yapıldığı zavallı bir kobaydım ben.

    evdekiler beni sürekli dayıma emanet ederlerdi. ben 5-6 yaşlarındayken o da 14-15 yaşlarındaydı işte. neyse ikimizin de iki tekerlekli bisikleti vardı ama benim caddede sürmem yasaktı tabii. bir gün evden dükkana giderken benim bisikletimi kendisinin bisikletinin arkasına bağladı, güya öyle daha güvenli oluyormuş. asıl amaç tabii ki itlik yapmak. başladı pedala basmaya, son sürat gidiyoruz. dükkanın önüne geldiğimizde küt diye frene bastı, ben uçtum tabii.

    bir gün dükkanda sigara içerken yakaladım, kimseye söylemeyeyim diye ağzıma zorla sigara sokup ağlata ağlata bana içirdi. nasıl bir zihniyetten bahsettiğim kısaca anlaşıldı sanırım.

    neyse, konuya gelirsek... samatya'da yaşıyoruz. 80'lerin ortaları, ben 5-6 yaşındayım. komşularımızın çoğu ermeni. dayım bir gün beni kenara çekti ve önemli bir şey anlatması gerektiğini söyledi. bazı belgeler bulmuş. aslında ben ermenistan'a göç eden bir komşunun çocuğuymuşum, adım da evrim değil evrommuş. "ben annemin çocuğuyum" diye ağlamaya başladım ama hayatımın geri kalanında bana evrom diye seslendi. ben de uzun yıllar boyunca evlatlık olduğuma inandım. dayımın sadistliği yüzünden 5 yaşımda oyunu, sokağı bırakıp kendi kendime okumayı söktüm. bütün evi deli gibi taradım senelerce evlatlık olduğuma dair belgeleri bulmak için.

    birkaç yıl sonra belgelerin kömürlükte saklanmış olabileceğini söyledi, bütün bir yazı kömürlükte belge aramakla geçirdim. annem ne kadar "yok kızım öyle bir şey" dese de adam bana evrom diye seslenmeye devam etti. mahallenin müslüman çocukları kuran kursuna giderken ben de gitmek istedim, ailem izin vermedi. "ermeni olduğum için herhalde" diye düşünüp gizli gizli kiliseye gidip mum yakmaya başladım. dayım bir süre sonra hikayeyi "sen üzülme diye ermeni bir aile dedim ama aslında mahalledeki arsaya çadır kuran çingenelerden almıştık seni, evrom ermeni ismi değil, çingene ismi" diye değiştirdi. çocukluğum kimlik arayışı içinde geçti.

    iyi tarafından bakarsak 5 yaşındayken okumayı öğrenmiş, geniş bir hayal gücüne sahip, farklı etnik gruplara ve dini inançlara saygı duyan ve erkeklerle mücadele etmek gerektiğini çekirdekten öğrenen bir insan olmamı sağladı dayım.

  • geçen gün arkadaşlarla takıldığımız mekan. elimde tablet bilgisayar vardı. tabletten e-kitap okuyordum hemen görevli geldi, hem bilgisayar açmış hem de kitap okuyorsunuz bu suç, gibi birşey söyledi. bardağı alıp, hesabı dahi ödemeden oradan ayrıldım. kimse de birşey demeye cesaret edemedi. işin iyi tarafı doğrudan eve geçtiğim için bardak da eve geldi benimle. daha sonra bardağı yıkayıp mutfağa yerleştirdim. artık yeni bir bardağım var.

  • tabi yapacak ulan. siz burayı özgür ve adil bir platform mu sandınız? lan ülkenin insanı ne ki internet sitesi ne olsun?

    edit : @four994 nickli arkadaşımız olayı haberleştirmiş. burada bulunsun. kendisine teşekkür ediyoruz.

    edit : link yenilendi.

  • o değil de son dakikada 2-1 e gelince ulan santradan bi tane daha yiyip 2-2 bitmesin diye çekindin itiraf et. sen beşiktaşlısın bu hissi anlarsın.

    haklı galibiyetimiz kutlu olsun.

  • her şeyden önce paintball bir spordur. paintball'u savaş talimi olarak gören ve antimilitarist saiklerle paintball'dan uzak duran ya da paintball'u karalayan, yeren kişiler hata etmektedir. paintball ile gerçek bir çatışmayı kıyaslamaya çalışmak abesle iştigalden öteye gidemez çünkü paintball çok daha farklı dinamiklere sahip bir oyundur. bu konu paintball camiasının da en hassas olduğu konulardan biridir. bu sebeple paintball sahalarında verilen brifinglerde bile savaş, silah, ölüm, öldürmek, mermi, kurşun gibi gerçek bir çatışmayı andırabilecek tüm kelimelerin kullanılması yasaklanmıştır.

    türkiye'de profesyonel olarak türkiye atıcılık ve avcılık federasyonuna bağlı olarak düzenlenen türkiye paintball ligi ile hayat bulmaktadır.

    türkiye paintball ligi'nde the millennium european paintball series kuralları ve millennium series'de 2006 yılından beri uygulanmakta olan ve takım başına boya topu harcamasını azaltırken tek bir etkinlikte mümkün olduğunca fazla müsabaka yapılmasını sağlama amacı taşıyan m7 disiplini benimsenmiştir. türkiye paintball ligi'nde saha kadrosunun 5 kişiden oluşuyor olması da oyuncu azlığının sonucu değil, m7 disiplininin kuralları gereğidir.

    profesyonel paintball son derece hızlı bir oyundur. bu nedenle de adı sıklıkla speedball olarak anılır. günümüzde uygulanan m7 formatında maç süresi 10 dakikadır ve takımlar bu toplam süre içinde 3 set kazanmaya çalışır. her bir setin arasında yalnızca 2 dakika ara verilir. takımlar bu süre içinde temizliklerinin yanında boya topu ve diğer tüm eksikliklerini tamamlamak zorundadır. bu sayede oyun konsepti tam anlamıyla hıza dayalı bir hal almıştır.

    oyunda kullanılan işaretleyici/markerlar* saniyede 10,1 top atabilmektedir. markerların teknik yapıları bundan çok daha fazlasına* müsaitken millennium kuralları top sarfiyatını azaltmak için m7 disiplininde atış sayısını saniyede 10,1 olacak şekilde kısıtlamıştır. profesyonel paintball markerları yüksek atış hızının yanında doğru top ile kullanıldığında son derece isabetli aletlerdir. alışılmış senaryo oyunlarında kullanılan tippmann markerların aksine profesyonel oyuncular tarafından kullanılan dye, planet eclipse gibi firmaların ürettiği üst seviye markerlar 55 metrelik sahanın bir ucundan karşı uçtaki oyuncuyu her atışta vurabilecek kadar isabet sahibidir.

    profesyonel paintball 55 metreye 33 metrelik yapay ya da doğal çim zemin üzerine kurulmuş, etrafı bir boya topunun geçmesine izin vermeyecek nitelikte bir ağ ile çevrilmiş, farklı şekillerde ve içleri hava dolu 35 siperin* bulunduğu bir sahada oynanır. siperlerin simetrik dizilmesini gerektiren bir kural bulunmamaktadır.

    genel inanışın aksine paintball çok da fazla can yakan bir oyun değildir. tabii ki vurulan oyuncunun canı yanmaz demek doğru olmaz fakat bu acı öyle abartılacak bir acı değildir. çok hassas bir bölgeden isabet almadığı sürece vurulan oyuncu sonraki sete acısını unutmuş bir şekilde girer.

    paintball'da en önemli kural - ki bu kural her şeyden daha önemlidir - oyun sahası ya da markerların bulunduğu ve ateş edebileceği her yerde painball için özel olarak üretilmiş bir maske takılmasıdır. paintball her ne kadar zararsız bir oyun olsa da göz ve çevresine isabet edecek bir boya topu kolaylıkla görme kaybına sebep olabilir. ayrıca paintball seven ve düzenli olarak oynayan her oyuncunun da kendine ait bir maskesinin bulunması en doğrusudur.

    profesyonel paintball'un nasıl bir şey olduğunu merak edenleri şuradan alabiliriz:
    http://www.youtube.com/watch?v=ur8onftlyk0

  • evet. çükü kalkmayan türk erkeği kollarını dolayıp surat asarak yatakta oturmaz. suç sende diyerek karısını döver. bu durumda sigara nedeni ile çükü kalkmayan erkek sahnesi için sigara paketine kadına tokat atan erkek ve ağlayan bir kadın fotoğrafı konmalı.
    bakan da bu sahnelere aşina ki "yok bu biz değiliz" demiş.