hesabın var mı? giriş yap

  • ev arkadaşımdı kendisi.

    aynı zamanda sınıf arkadaşımdı da.. bir yıl aynı evde kaldık sonra ayrıldık, ama o istikrarını hiç bozmadı. her sabah benden en az bir saat önce uyanır saçını, makyajını artık daha başka aklınıza ne gelirse işte yapardı. akşamları uzun uzun düşünür ertesi gün ne giyeceğine karar verirdi, ojelerini akşamdan yenilerdi (evet inanması güç ama her ak-şam!).

    ben derse on beş dakika kala uyanır ve ondan önce çıkardım, kudururdu. *

    sonuç 1: aynı yıl mezun olduk.

    sonuç 2: evleniyor, ben evde kaldım.

    yıllar sonra gelen edit: merak eden arkadaşlar olmuş şimdi durumlar nasıl diye. arkadaşım hala aynı kişiyle evli mutlu çocuksuz. beni sormayın artık :'(

  • hızlı bir biçimde ekşi sözlüğün ticari yönünü kafasında ve uygulamada bir yerlere oturtması gerektiğini düşünüyorum.

    bu oturttuğu yeri de bizlerle paylaşması gerekir. medyaya verdiği röportajlarda sözlüğün fenomen haline gelme sebebinin içinde barındırdığı protest ruh olduğunu kendisi bizzat tarif etmişti.

    şimdi işler değişti. ekşi sözlüğün sahibi/yöneticisi artık yanlızca burada yazan bir takım huzursuz tiplerin bildiği, saydığı kişiler değil, bir yandan bu işlerden kazandığı paralarla mercedes'e binen, canı sıkıldı mı 2 bilet alıp oraya buraya tatile gidebilen tipler. işin içine para girince her iş değişiyor, çoğunlukla da çirkinleşiyor. sözlük de çirkinleşti artık.

    ha bu paralar gelmeye devam eder mi? eminim ki sonsuza kadar olmasa da çok uzun bir süre evet devam eder. ama şunu unutmamak lazım;

    işlek bir yerde açtığınız umumi helayla bir tıp profesörünün kazandığından daha fazla para kazanabilirsiniz. hayatta tıp profesörü mü olmak istersiniz yoksa helacı mı? bence bunun cevabını versin. bize de bildirsin. bizde ssg ve kilolu arkadaşının uygun gördüğü başlıklara, onların uygun gördüğü fikirlerimizi ona göre yazalım.

  • beylikdüzü'nde sabahları koşu yapabileceğiniz güzel bir çamlık var. burada ayrıca pek fonksiyonel olmasalar da milleti tatmin edecek spor aletleri de mevcut. tam bu noktada insanlar ısınma, açma germe hareketleri de yapıyorlar. işte bu insanlardan biri olan teyzenin teki daha önce herhangi bir spor camiasında görülmemiş ilginç bir hareketle ısınıyor. 24-25 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kişi ise işini bırakıp teyzeye dikkat kesilmiş. en sonunda:

    - teyze bakar mısın?
    + buyur evladım.
    - öyle bir hareket yok.
    + anlamadım!?!
    - (teyzenin hareketini taklit ederek) bu nedir ya? burda bir sürü insan var. bilmiyorsanız bakın öğrenin. kendi kafanızdan hareket kasmanın ne alemi var?

    eleman bu lafından sonra arkasını dönüp spor alanının dışına doğru sinirli bir vaziyette ki yamulmuyorsam içinden küfrederek gitti. zavallı teyze ise etrafındaki insanlara bakıp 2-3 hareket yaptıktan sonra sırra kadem bastı. yarın gelir mi bilinmez. spor yapan insanlar daha stressiz, aklı başında olur sanırdım. millet toptan kafayı yemiş.

  • uçağa, kalkışa yarım saat kala binmek ve hemen uykuya dalmak. on beş dakika sonra uyanıp, uçağın indiğini sanmak ve el bagajını alıp uçağı terk etmek.

  • astreoid pasifik üzerinde dünyaya çarpıyor, yalnız simülasyondaki cisim o kadar büyük ki ebatları dünya ile kıyaslanabilir. buna iki gök cisminin çarpışması demek gerekir. dünyaya düşmesi demek yanlış olur. tamam, böyle bir cisim gezegeni közlenmiş kömürleşmiş bir nesneye çevirir, okyanusları kurutur, onlar gösterilmiş ama kürenin öte tarafında harap olmuş şehirler ve kalıntıları var, bu bile fazla iyimser geldi, londra da alevler içinde big-ben harabesi. bana kalırsa yer kabuğunun bir halı gibi dalgalanması ve yırtılması ile onlar üzerinde bir tül kadar hacmi kütlesi olmayan insan yapılarının yüzlerce binlerce metrelik kül ve toprak yığınları atlında kalması gerekir.

  • her hafta birilerine ''izlemeyin kardeşim'' diyen murat bardakçı da bu lafı duydu*

    m. bardakçı: nurhan hoca minyatür anlatmasın, konuğun sözünü kesme, konu dışına çıkmayın, erhan bir sus konuşayım, işimin gücümün arasında sizi izliyorum.

    e. afyoncu: izleme kardeşim, otur kitabını yaz.

  • ulan eskiden olsa buralar şimdi uçan yazarlardan mezarlık olmuştu.

    neyse, keanu aktör olmak için liseyi bırakmış, sonrasında ilk başrolünü bir coca-cola reklamında bisikletçi olarak almış. alın size amme hizmeti.

    okurken buz hokeyi takımında da oynamış, iyi bir kaleciymiş ve lakabı duvar imiş.

    ilk büyük film rolünde de yine kaleci olmuş. youngblood.

    speed ile komedi rollerinden sıyrılmış ve iyice tanınır olmuş. ne filmdi be.

    the replacements filminde gene hackman oynasın diye kendi ücretinin %90'ından vazgeçmiş.

    annesi essex'liymiş. colchester ftw!

    üvey babasın sayesinde green card alıp abd'ye yerleşmiş.

    speed 2'de oynamak istemeyerek 11 milyon doları tepmiş.

    kız arkadaşı düşük yapmış, depresyonla da boğuşurken trafik kazasında hayatını kaybetmiş.

    15 haziran üzgün fotoğraflarından esinlenilerek "keanu'yu sevindir" günü ilan edilmişti internet kullanıcıları tarafından ve ilk yıldönümünde guardian'a röportaj vermiş.

    ilk adı hawaii dilinde "dağlardan esen serin rüzgar" anlamına geliyormuş.

    çocukken annesinin tanıdığı alice cooper ile güreşmiş ve kaybetmiş.

    matrix'teki ceketini hâlâ saklıyormuş. ilgilenen varsa...

    lösemi olduktan sonra kız kardeşine bakmaya başlamış ve kanserle mücadele için bağışlarda bulunmuş.

    disleksiden muzdaripmiş.

    lübnan doğumlu.

    tl;dr: metroda takılıyor işte her gün görüyorsunuz.

  • sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen

    o kadar tembelsin ki yukarıdaki 'sen' kelimelerinin hiç birisini okumadın !

    bu yüzden aralarından birinin 'ben' olduğunu fark etmedin.

    şimdi aradaki 'ben' kelimesini arıyorsun ve hepsinin 'sen' olduğunu yeni anladın.

    sen zaten hiçbir zaman beni anlamadın :("

    bizim ev çok kalabalık ne olur uygun bi' yer söyleyin gidip kendimi dövecem.

  • gerçekten çok merak ediyorum. abi ne yazıyorlar lan o kağıda? kendi takımının rakibi belli olduğunda o önündeki kağıda hep bir şeyler yazarlar. nedir o allah aşkına?

    örneğin bugün galatasaray chelsea ile eşleşti. lütfi arıboğan direkt kalemi eline aldı, önündeki kağıda bir şeyler yazdı. yine "bir schalke değil fakat chelsea de iyi" gülümsemesi yaptı. ne yazdı şimdi oraya "chelsea" mi? yani yazmasa unutacak mı adam? "yahu şuraya bi chelsea yazayım da maçlar teee mart'ta unuturuz falan aklımızda kalsın" mı amaç?

    ne kadar gereksiz, formaliteden bir hareket gerçekten. belki çok çok eskiden imkanlar şimdi kadar olmadığı için insanlar yazıyordur fakat şimdi gerçekten çok gereksiz. bu saçma olayın bir an önce bitmesi gerekiyor.