• gerçek bir çılgın. tüm diğer eserlerini, katkılarını filan geçiyorum, yalnızca el-asarü'l-bakiyye gibi bir eseri, hem de sadece 20li yaşlarının sonunda, hem de günümüzden 1015 yıl önce yazabilmiş olması bile inanılmaz. ilk bakışta farklı milletlerin kronolojileri olarak kolayca geçiştirilebilecek - ve de hakikaten literatürde üzerinde fazla durulmadan geçiştirilir genelde - bu muazzam eser, miladi takvimle birinci milenyumun bittiği, hicri takvimle 4. asrın yaşandığı bir çağda, akdeniz'den çin'e uzanan coğrafyadaki dinlerin, dillerin, zaman sistemlerinin ve adetlerin ansiklopedik bir envanteri. içindeki tüm malumat çılgınlığını, sonraki yüzyıllara pek de tesir edemeden satır aralarında kalmış detay bilgilerini geçiyorum, sadece kendi ilim anlayışı ve iştahına dair kitabında söylediği şu sözlerle bile başta bencileyin sünmüş doktora tez süreci sahiplerinin olmak üzere herkesin kalplerini fethetmeye yeter:

    "eğer zihin sürekli tek bir ilimle/mevzuyla meşgul edilirse çabucak yorulur ve sabır kaybolur. halbuki bir ilimden/mevzudan diğerine atlarsa, sanki bahçelerin arasında geziniyormuş da birinde dolaşırken diğeri kendisini cezbediyor; yanından geçtiklerinin arzusuyla dolup onlara bakmanın zevkine varıyor gibi olur. dedikleri gibi, 'yeni olan her şeyde muhakkak ki haz vardır."

    ingilizce'si edward sachau tarafından 1879'da yayınlanmıştı, şurada bedava kopyası olacaktı. türkçe'ye de maziden kalanlar gibi yeşilçam film adı şeklinde çevirmişler birkaç sene önce. kitabı görmediğimden arapça aslından mı çevirmişler nasıl yapmışlar bilmiyorum ama başlığa bakılırsa başrollerinde fatma girik'le ediz hun oynuyor sanırım.
  • 4 eylül 973 tarihinde batı harezm’ in başkenti olan ket şehrinin dış kısmında ya da köylerinden birinde doğmuş olan beyruni’nin hangi millete mensup olduğu konusunda net bir bilgi yoktur. bununla birlikte doğduğu yer itibarıyla harezm’ in iranlı’lara dil bakımımdan akraba olan ahalilerinden birisinden ya da türk olması ihtimali yüksektir. ayrıca bu konuda özellikle arapça eserlerinde kullandığı dilde zaman zaman peçenek türkçe sinden gelen kelimeler kullanması onun türk olması ihtimalini arttırmaktadır. bu konuyla ilgili olarak max meyerhof, zeki velidi torgan ve süheyl ünver tarafından yapılan araştırmalar da bu teoriyi doğrular mahiyette sonuçlar vermiştir.

    kısaca yaşam şartlarına bir göz atmamız gerekirse parlak zekası 6-7 yaşlarında zamanın hükümdarını cezb edecek boyutlara varan beyruni bu yaşlarından itibaren harezm sarayına yerleşmiş ve büyük bir saygı görmüştür. daha sonra doğu harezm’ in batı harezm’ i işgal etmesiyle zor günler yaşayan beyruni’ nin çilesi gazneliler tarafından harezm’ in ele geçirilmesiyle son bulmuştur. işgalle birlikte gazneli mahmut’ un himayesine giren beyruni gazneli mahmut’ tan sonra oğlu mesut ve torunu mevdud’ tan büyük destek görmüş ve araştırmalarını rahatlıkla sürdürebilmiştir.

    bu süre içersinde irili ufaklı 180 eser veren beyruni ‘ nin bu eserlerinin takriben 13000 sayfadan oluştuğu tahmin edilmektedir. fakat ne yazık ki bu eserlerden ancak 20 kadarı günümüze ulaşmış ve bunların önemli bulunan 8 tanesi ancak yayınlanabilmiştir ki bu eserler şunlardır.

    1)kitab-ul cemahir fi ma’rifeti’l cevahir
    2)tahdidu nihayati’l – emakin
    3)kitabus saydane
    4)el asarul- bakiye
    5)tahkiku ma’lil hind
    6)el kanun el mes’udi
    7)kitabu’t tefhim
    8)harezmi ziycinin temelleri

    beyruni’nin eser verdiği alanlara kısaca değinmek gerekirse özellikle ve öncelikle beyruni’nin matematikçi yönü üzerinde durmak gerekir. yaşadığı yüzyılın en büyük matematikçisi olan beyruni trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın bir birim olarak kabul edilmesini öneren ilk matematikçidir. trigonometriye en büyük katkısı ise kendinden önce kullanılan sinüs ve kosinüs gibi fonksiyonlara sekant kosekant ve kotanjant fonksiyonlarını ilave etmesidir. ki beyruni’ nin bu yönü batı dünyası tarafından ancak iki yüzyıl sonra keşfedilip kullanılabilmiştir.

    beyruni’ nin hatırı sayılır buluşlar yaptığı diğer bir alan ise astronomidir. astronomi aletlerinin boyunu büyültmeden işlevselliğini arttırmayı amaçlayan çalışmaları ciddi boyutlara ulaşan beyruni’ nin bu alanda kullandığı çapraz taksimlendirme yöntemi avrupa’ da ilk kez beyruni’ den üç yüz yıl sonra levi ben gerson tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
    astronomi alanında beyruni’ nin üstün anlayışını ortaya koymak adına şu olayı da zikretmeden geçemeyeceğim.

    tutulma düzlemi eğiliminin sabit olup olmadığı konusunda eski ölçümlerin değerlendirilmesi yolu ile bir araştırma yapan kopernik’ in ulaştığı sonuç tutulma düzlemi eğiliminin sabit olmadığı iddiasını ortaya atmasına sebep olurken. beyruni yapılan eski ölçümlerdeki yöntemlerin yanıltıcı olabildiğini ve bazı aşırı sapmaların ise kullanılan aletlerdeki hatalardan kaynaklandığını ortaya koymuş ve tutulma düzlemi eğiliminin sabit olduğu gerçeğine ulaşarak kopernik’ ten bir basamak yukarda olduğunu ispatlamıştır.

    coğrafyacı yönü üzerinde de önemle durulması gereken beyruni kendi dönemi açısından hayli güç yöntemlerle hesaplanan ve çok zaman yanlış sonuçlara götüren boylam hesaplama yöntemlerine çok basit ve doğru sonuçlar veren bir yenisini eklemiştir. bu yönteme göre daha önceleri de kutup yıldızı ve ufuk çizgisi arasındaki açının ölçümüyle kolaylıkla hesaplanan enlemin belirlenmesi ve enlem farkı ile mesafe farkının kullanılması yoluyla boylam belirlenebilmekte idi ki bu yöntemle kesin denilebilecek doğrulukta boylam belirlemek mümkün olabiliyordu.

    coğrafya alanında çok büyük olmakla birlikte yarım kalmış bir hizmeti de hazırladığı 3,5 metre yarıçapındaki yarım küre üzerine görgü tanıklarının ifadelerine ve eski yazıtları kendi deneyim ve mantığının süzgecinden geçirerek ulaştığı sonuçlara göre yeryüzü şekillerini enlem ve boylamlarına göre yerleştirerek bunların uzun uzun hesaplanmasına gerek bırakmamasıdır.

    bu araştırmaları ve bulguları neticesinde batlamyus’ un pek çok coğrafi eserini çürüten beyruni kendi döneminde bu konuda da benzersiz olduğunu kanıtlamıştır.

    kendisinden 800-900 yıl sonra bir bilim dalı haline gelen dinler tarihi konusunda ürettiği eserlerle tarih alanındaki benzersizliğini objektifliğiyle kanıtlamıştır. çağdaşı hristiyan yahudi hatta müslüman tarihçiler bu alanda verdikleri eserlerde tek maçları diğer dinleri karalamakmışçasına davranırken beyruni mani dininden hristiyan’ lığa islam’ dan yahudiliğe kadar yaptığı her araştırmada mümkün olan en objektif yaklaşımı sergilemiş ve bu özelliğinden ötürüde yahudi’ ve hristiyan’ lar arasında çıkan pek çok ilmi meselede bu dinlerin alimleri tarafından hakemliğine başvurulmuştur.

    beyruni’ nin fizik konusundaki en büyük buluşu ise kendisinden önce arşimet ve synesios tarafından üzerindeki örtün aralanan fakat kesin olarak tanımlanmayan ve anlaşılamayan özgül ağırlık kavramını net olarak ortaya koyması ve bunun elementleri birbirinden ayırt etmede kullanılacak yollardan biri olduğunu ispatlaması idi

    deniz suyundan tuz üretimi, sezeryan yöntemiyle doğum gibi alanlarda da ciddi araştırma ve deneyimleri olan ve arapça, farsça, sanskritçe ibranice, süryanice ve türkçe bilen beyruni aynı zamanda çağının en büyük eczacılarından da biri idi. öyle ki şifalı bitkiler hakkında yazmış olduğu kitabus saydane’ si bu alanda islam aleminde yazılmış en kapsamlı ve faydalı birkaç eser arasındaki yerini uzun yüzyıllar muhafaza etmiştir.
  • galilei 'den 600 yıl önce dünyanın döndüğünü kanıtlamış olan bilim adamı.
  • tam adı ebu'r reyhan muhammed b. ahmed el biruni.
    eserlerinde matematik, astronomi gibi pozitif ilimler arasına fırsat buldukça edebi ve felsefi düşünceler, coğrafya araştırmaları arasına etnografya ve kültür tarihine ait bilgiler dikkati çekmektedir. dindar olmasının yanında "insanların fikir ve inanışları türlü türlüdür. ve cihanın mamuriyeti de bu inançların çeşitliliğine bağlıdır." diyebilecek kadar da aydındır.
    miladi 973-1048 tarihleri arasında yaşayan kozmik bilimci biruni, fizik, astronomi, coğrafya, jeoloji, felsefe, tıp, kimya, tarih, filoloji alanlarında toplam 113 kitap yazmıştır.
  • güneş sisteminin unutulan yıldızı

    çapı 110, ağırlığı 333.000, hacmi 1,3 milyon kat büyük olsa da dünyadan, 200 milyar yıldız içinde cüce yıldızlar sınıfına girer güneş. güneşi güneş yapan ne kendi ekseninde 70.000 km. hızla dönüşü, ne merkezindeki 15 milyon derece sıcaklık, ne de peşine taktığı uydular, kuyrukluyıldızlar, göktaşları, gaz bulutları ve gezegenlerdir.
    sevgilileri yakınlık derecesiyle merkür, venüs, dünya, mars, jüpiter, satürn, uranüs, neptün, plüton şeklinde sıralansalar da dünyayı sıra dışı, güneşi güneş yapan insandır. tıpkı zamanın xi. yüzyıl adı verilen diliminde 2540 km.lik aral gölü yolculuğunu coşkuyla sürdüren amuderya nehrinin harzem devletinin kas şehrini doğu kıyısında yeşerterek başkent yaptığı gibi.

    yeşillikler içinde bir çocuk gözlerini sonuna kadar açmış kelebekleri, otları, çiçekleri, ağaçları, tepeleri, suları, balıkları dolduruyor hafızasına. sonra başını yukarı kaldırıp göğün mavisini, bulutun beyazını, güneşin sarısını ekliyor bu karışıma. yalnız zihnini değil ellerini de boş bırakmıyor. her akşam bir demet reyhanla dönüyor annesine. annesi “reyhancı” adını takıyor bu zarif yetime. reyhancı basamakları hızla tırmanıyor: saraya ilaç getiren yaşlı bir türkmen merdivenin ilk basamağı. matematikçi ebu nasr, gökbilimci ve matematikçi abdussamed el-hakîm ikinci ve üçüncü basamak. 17 yaşında ilk rasadını yapıyor. işte o gün güneş sisteminin içine gözlerini ekliyor reyhancı. ferini tamamen kaybedene kadar hiç ayrılmıyor yörüngesinden. derecelere ayırdığı bir çemberle kas şehrinin enlemini hesaplıyor. hızını alamayıp 22 yaşındayken sekiz metrelik astronomik bir çember çeviriyor gökyüzünde. tarihin akışı şehirden şehre, hükümdardan hükümdara, bilginden bilgine sürüklüyor onu. kas’tan rey’e, rey’den buhara’ya gidiyor. filozof ibn miskeveyh’in müdürlüğünü yaptığı buhara kütüphanesi’nde önce genç ibn sîna ile onun vasıtası ile de sultan ii. mansur’la tanışıyor. işığın sesten hızlı olduğunu, ısının metaller üzerindeki genleşme etkisini, altın, cıva, bakır, demir, yakut, akik ve zümrüt gibi pek çok elementin özgül ağırlıklarını keşfediyor. peşpeşe kitaplar yazıyor reyhancı. sultan ii. mansur hayretle, “bir bakıyorum gökbilimcisin, bir bakıyorum bitkibilimcisin. şimdi de fizik bilgini olduğunu kanıtladın. söyler misin ey bîrûnî, sen ne bilginisin?” diyor ona.

    doğrusu ebu’r-reyhân muhammed b. ahmed el- bîrûnî’nin bilim skalası bu ilimlerle sınırlı kalmıyor. “allah, cahilliği mazur görmeyen mutlak güç sahibidir.” sözüyle çıktığı seyahat onu zamanın bütün ilimlerinde söz sahibi yapıyor. colomb’dan önce yeni kıtalardan, newton’dan önce yerçekiminden söz ediyor. ilmi hakikatle kardeş yapan bîrûnî, akıl sahiplerinin kâinatın yapısından ve düzeninden allah’a ulaşabileceğine, ilmin o’nu yüceltmede bir araç olduğuna inanıyor. zira ona göre bilim alanında ne kadar mesafe alınırsa alınsın insan aczini itiraf etmek zorundadır. bu yüzden bir yandan eczacılık ilminin temellerini atarken diğer yandan allah korkusunun birey ve toplum psikolojisi üzerindeki müspet rolünü irdeleyerek bedenin devasının yanı sıra ruhun şifasını arıyor. gazneli mahmut’un, “sarayımızın en değerli hazinesidir.” dediği bu büyük bilgin, gazneli mahmut’tan değil, gazne’de kıblenin tayini için geliştirdiği matematik yöntemi dolayısıyla rabb’inden mükafat bekliyor. nitekim gazneli mahmut’un ölümünden sonra oğlu sultan mes’ûd, kendisine ithaf edilen “yeryüzü ve yıldızlar hakkında yasa” kitabında bîrûnî’nin dünyanın güneşin çevresinde, ayın da dünyanın çevresinde döndüğünü kanıtladığını, bini aşkın yıldızın konumlarını ve yeryüzünün yarıçapını belirlediğini, güneşin dünyadan uzaklığını ve bu mesafenin her 305 yılda bir derece arttığını ispat ettiğini görünce bir fil yükü altın, gümüş ve mücevherle ödüllendirmek istiyor onu. ancak çocukluğunda annesine çiçekler taşıyan reyhancı, kendisine sunulan ödülü önemsemeyerek reddediyor şu tarihi sözüyle: “bu kitabı servet için değil, bilim için yazdım.”

    o ilmin zevkini başka zevklerden üstün tutuyor çünkü. “çünkü ilim güzeldir ve lezzeti kalıcıdır. araştırma boyunca bu lezzet sürer gider.” hem ilimle uğraşanlar kalplerini manevi hastalıklardan arındırmalıdırlar. ona göre “taassup, kıskançlık, nefsin peşinde gitme, makam ve mevki sevdası ilim adamına yakışmaz. bu nedenle de herkes ilim adamı olamaz. öte yandan ilim yolu çetin olsa da ulaşılmaz değildir”. yeter ki sadece gözlem ve deneyle değil, tefekkür ve akıl yürütmeyle de mesafe kat edilsin. dahası ilâhî vahyin işaretlerinden de faydalanılsın bu zorlu uğraşta. mutlak ilim sahibinden yardım istenilsin.

    astronomi, jeoloji, coğrafya, fizik, kimya, biyoloji, matematik, cebir, geometri, eczacılık, tıp, dinler tarihi, jeodezi, felsefe gibi bilimin pek çok vadisinde ölene kadar at koşturdu bîrûnî. parlak gözlerini güneşle tanıştırdığı günden beri yavaş yavaş azalan görme yetisini tamamen kaybettiğinde güneş sistemi yeni, ancak kimsenin bilmediği bir gezegen kazandı.

    a.ali ural
    zaman 04.03.2007
  • isaac newton dan yaklaşık 200 sene kadar önce yer çekimini bulmuş, ispatlamış alimdir.
    elma hikayesini yutmadık, gargara yaptık..
  • kendisinin buyuklugunu gostermek icin m.ö. 50 kusurlu yillarda uygulanmaya baslanmis bir cerrahi mudahalenin ornek gosterilmesinin ayip oldugu kisi.
  • prolog:

    biruni konusu açıldığında, oluşan trajik ve vahim cehalete ve amnezi'ye dikkatlerinizi çekmek isterim.

    üniversite talebeleri arasında yakın bir zamanda yapılan bir ankette sorulan 'biruni kimdir?' sorusu, ezici çoğunluk tarafından 'bilmiyorum, fikrim yok' ya da, 'bir sağlık kurumunun kurucusu, bir tıbbi tahlil laboratuvarı sahibi' şeklinde cevaplandırılmıştı.

    aşağıdaki satırlar, mezkûr cevapları hiç ama hiç hak etmeyen biruni'ye bir istirham duruşu olarak okunursa şayet; ramp ışıklarının çiğ parlaklığına ve metinler arası hesaplaşmanın hoyrat hodbinliğine emanet ettiğim metnimin, hedefini, kelimenin gerçek manasıyla 12'den vurduğuna kâni olacağım.

    1 - biruni (beyruni) çağı’

    bilim tarihiyle bir nebze ilgilenenlerin bile haberdar oldukları, konuya aşina çevreler tarafındansa alanının ‘bible (incil)’ı kabul edilen bir şaheser vardır:
    ‘bilim tarihine giriş’ (‘introduction to the history of science’).

    george santor’un günümüzden 80 yıl önce yayınını tamamladığı bu anıtsal yapıtta (3 cilt birlikteliğinde 5 kitap, 1927 – 1933, maalesef dilimize kazandırılamamıştır) teslim ettiği üzere ‘on birinci yüzyıl beyruni çağıdır.’ öte yandan, biz türklerin george santor’u olarak tavsif edilmesinde bir mahzur görmediğim, atatürk tarafından yurt dışına tahsile gönderilen ve ülkemizin ilk bilim tarihi doktorasına sahip bilim insanı olan aydın sayılı onu, pek haklı olarak archimedes, leonardo, leibniz ayarında bir bilim devi olarak nitelendirir.

    fizik, tıb, eczacılık, matematik, astronomi, trigonometri, kronoloji, coğrafya, geodezi, meteoroloji, jeoloji, sosyoloji, felsefe, mantık, filoloji, ve din konularını derinlemesine incelemiş, bunlara dair kayda değer eserler vermiştir.

    o, çağdaşı ibn sina gibi gerçek bir ‘harika çocuk’tu. ilk kayda değer eserlerini verdiğinde onlu yaşlarını yaşıyordu.

    fakat enteresandır, bilim tarihi disiplinin gelmiş geçmiş en önemli uç beylerinden olan sarton’un da hakkını teslim etmiş olmasına karşın beyruni, islam-arap-türk rönesansı olarak nitelenebilecek 8 yy – 12 yy dönemindeki diğer simalar gibi, mesela ibn rüşt gibi, ibn sina gibi, farabi gibi, kindi gibi, cabir gibi popüler ol(a)mamıştır. hristiyan ortaçağında ün kazan(a)mayan beyruni’nin bir ‘averoes’, bir avicenna’ olamamış olması, öte yandan onun aziz hatırasının sadece ‘maitre aliberon’ ünvanı ile anılması üzerinde durulması, ilim tarihçilerince tetkik edilmesi gereken önemli bir mevzudur. bu arada, maitre aliboran gibi çok can sıkıcı olan bir bahsi, müstakil bir metnin hudutları içinde ele almak istediğimi de paylaşmadan geçemeyeceğim.

    2 - hayatının köşe taşları

    abu’r reyhan muhammed bin ahmed el- biruni (beyruni) el-harizmi'nin lakabı ‘daima al-ustaz’dır. 973’de harezm’in ket şehrinde doğdu. 1061 (?) (1052?)’de öldü. kısmı azamisi türk olan bazı araştırmacı ve tarihçiler türk olduğuna hükmetmişlerdir (bknz. zeki velidi togan, max meyerhof, a. süheyl ünver). beyruni babasını tanımadığını yazar.

    küçük yaştan itibaren harezm sarayı ile münasebete geçti. döneminin ibn sina ve el-hakim’den dersler aldı. 22 yaşındayken batı harezm doğu harezm’e saldırınca beyruni önce rey’e, ardından da cürcan’a gitti. 1001’de (?) harezm’e geri döndü. gazneli mahmud’un harezm’i istilasına kadar, 1017, harezm’in gürgenç kentinde kaldı.

    gazneli mahmud’un harezm’i istilası beyruni için dönüm noktasıdır. ilkin gazneli mahmud, ardından oğlu mesud ve torunu mevdud dönemlerinde gazne’de yaşadı. bu hükümdarlar beyruniye büyük saygı gösterdiler ve inceleme ve araştırmalarında ona büyük destek verdiler.

    bazı eserleri

    1000 yılında el asaru’l-bakiye’yi çıkardı. 1025’te, gazneli mahmud döneminde, üzerinde çok uzun süredir çalıştığı tahdidu nihayati’l-emakin’i yayınladı. mahmud dönemi beyruni için çok verimli oldu. hükümdarın kuzeybatı hindistan’ı zaptetmesi beyruni’ye hindistan ve hind medeniyeti üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapmak fırsatı tanıdı. bu suretle sanskritçeyi öğrenen beyruni, hind hakkında derin malumata ve kavrayışa sahip oldu. tahkiku ma li’l hind bu dönemin ürünüdür.

    sultan mesud zamanında yayınladığı el-kanun el-mes’udi beyruni’nin en önemli eserlerindendir. kitabu’t-tefhim, mevdud’a ithaf ettiği kitabu’l cemahir ve hayatının son demlerinde yayınladığı kitabu’s saydene beyruni’nin başyapıtlarındandır.

    bilim tarihçilerinin yaptıkları çalışmalara göre beyruni’nin külliyatı, büyük ve küçük hacimli eserlerinin toplamı, 180 civarındadır. ne yazık ki bunlardan sadece 20 küsuru elimize geçmiştir. bibliyografyalardan, diğer eserlerde yapılan atıflardan hareketle beyruni’nin eserlerinin asgari 13,000 sayfa tuttuğu anlaşılmaktadır.

    bunların içinden özellikle tahkiku ma li’l hind ve asaru’l-bakiye eserleri asırlarca sonra dahi aşılamayan ve başvuru kaynağı olmak vasıflarını koruyan şaheserler olarak temayüz etmişlerdir.

    3 - rönesans adamı, ya da hezarfen olmak

    beyruni tam bir ‘hezarfen’, yani ‘binfenli’dir. rönesans alimleri (renaissance man) gibi, ilgi alanı neredeyse sınırsızdır. araştırmadığı konu, ilgilenmediği saha kalmamıştır. enteresan olan, beyruni’nin el attığı sahaların birçoğunda kalburüstü eserler verebilmiş olmasıdır. öyle ki, beyruni’nin veriminin çok küçük bir kısmı uzman olmayan, ortalama okur tarafından anlaşılabilir. zira beyruni, çok büyük emeklerle envai çeşit bilgi derlemiş, çok ileri rasatlar yapmış, son derece de hassas ve ileri hesaplamalarla cetveller hazırlamış ve bunları, ancak konun experlerinin nüfuz edilebilecekleri teknik detaylar çerçevesinde derinlemesine yorumlamıştır.

    çin porselenlerinden germenlerde demirciliğe; musevilerin, hintlilerin, songdluların takvimlerinden bilinen bütün kavimlerin kutsal günlerine, bayramlarına ve envai çeşit dil ve mahalli lehçenin içerdiği terimlere değin çok geniş bir entervaldeki konular/olgular onun veriminde bir dahinin pirizmasından süzülen halleriyle boy gösterirler.

    denilebilir ki beyruni, tarihsel derinliği ve gelişimiyle irtibatlandırarak, çağının neredeyse bütün bilgilerini özümsemiş (temellük etmiş), bunları ‘şahsi ansiklopedisi’nde bir araya getirmiştir. hiç kuşku yok ki, bütün bu verimi ortaya koyabilmek için o döneminin bütün önemli dillerini öğrenmekle yetinmemiş, bazı ölü dilleri ve çok yaygın olmayan lehçe ve ağızları da hıfzetmiştir. bu yanıyla beyruni islam aleminde çok nadir bir numunedir.

    4 - ilmi yaklaşımı

    onun için ‘rönesans adamı’ demiştim. bu iş olsun diye yaptığım bir vasıflandırma değildir. bu tabirle, beyruni’nin, kendisinden asırlar sonra ortaya çıkacak olan rönesansı, hümanizmayı ve onların öncelediği bilim ve teknoloji çağını müjdeleyen tenkitçi ilmi metodu kullanmasını kast ediyorum. bu vasfıyla abu reyhan bir öncüdür.

    o, döneminin en gözde uğraşılarından olan simya, sihir, büyü, efsun, hokkabazlık, gözbağcılık, hipnotizmaya daima eleştiriyle yaklaşmıştır. george sarton’un beyruni’yi ‘islam dünyasının ve daha genel bir yaklaşımla, bütün çağların en büyük alimlerinden birisi’ olarak selamlamasında onun kritikçi zihniyetinin, engin hoşgörü ve hümanizmasının, hakikate sadece ve sadece hakikat olduğu için değer verişinin, medeni cesaretinin ve bilmek-öğrenmek uğruna giriştiği o emsalsiz gayretin (cehdin) neden olduğu ortadadır.

    o, hem yunan ve mezopotamya (batı) ve hem de hind ve çin (doğu) ilmini layığıyla bilen ender alimlerdendi. külliyatı, bu ‘şuur hali’ üzerinde yükselen emsalsiz bir eserdir.

    5 - ilmin çeşitli disiplinlerine yaptığı bazı temel katkıları

    abu reyhan matematiğin özellikle trigonometri alanında etraflı çalışmalar yapmıştır. bu konuda çağının o denli ötesindedir ki, katkıları ancak 15. yy’ın ikinci yarısında avrupa’da anlaşılıp değerlendiirlmeye başlanmıştır.

    kronoloji ve takvim beyruni’nin tutkusuydu. bu alandaki verimi islam dünyasının en ayrıntılı ve kapsamlı olanıydı. el-asaru’l-bakiye ‘ani’l-kuruni’l-haliye baş yapıtını ortaya çıkaran müellifin onlarca dili konuşuyor, ya da hiç olmazsa bunlarda araştırma yapacak denli biliyor-okuyor olması şarttır.

    astronomi alanındaki baş yapıtı el-kanunu’l-mes’udi elimizdedir. ancak bu alandaki diğer eserleri, külliyatının büyük kısmı gibi, kayıptır. beyruni bu yapıtıyla islam aleminin en seçkin astronomlarından olduğunu kanıtlamıştır. başta yerküre olmak üzere gezegenlerin günlük, mevsimsel ve yıllık hareketleri, ay ve güneş tutulmaları gibi konulardaki çalışmaları çağının ötesindedir.

    islam aleminin astronomik rasatlara katkısı malumdur. beyruni bu sahadaki çalışmalarıyla rasat aletlerini, daha kolay kullanılabilmeleri bakımından, küçültmüştür. bu gayretiyle o yeni bir ilmin, micrometrenin öncülerinden sayılmasına yol açacak tasarımlar ve uygulamalar yapmıştır.

    beyruni’nin derinlemesine araştırdığı bir konu da coğrafya, topoğrafya, kartografya ve geodezidir. astronomideki ve matematikteki çalışmaları coğrafya ve geodezideki verimini derinleştirmiş, mükemmelleştirmiştir. birçok buluşunun yanı sıra beyruni boylam belirlenmesinde yeni ve devrimci bir metot bularak kullanmıştır. bu alandaki verimiyle o iki abidevi şahsiyeti, batlamyus ve ceyhani’yi aşmıştır.

    beyruni sadece fiziki / matematiksel coğrafya alanında çığır açan çalışmalar yapmamıştır. o, ülkeler coğrafyası, beşeri coğrafya, ülkelerin-milletlerin siyasi,ticari, sınai, kültürel, entelektüel şartları, durumları hakkında ayrıntılı ve derinlemesine tetkikler de yaparak bunları yorumlamıştır. böylelikle de sosyoloji, etnoloji ve antropoloji sahalarında da kayda değer eserler vermiştir.

    coğrafya ve topoğrafyadaki çalışmalarından bunlara kardeş bir başka disipline sıçramış, jeoloji alanına da girmiştir. özellikle de tahkiku ma li’l hind’i, bir taraftan da verimli jeoloji okumalarına müsait bir metindir.

    beyruni mükemmel bir filologdur. arapça, farsça, sanskritçe, ibranice, süryanice, grekçe, türkçe, özellikle de harezm türklerinin mahalli lehçesi olan peçenekçe, harezmce bildiği, konuştuğu, en azından anlayıp tetkikler yapabildiği lisanların sadece bir kısmıdır. filologluğu, onun bütün külliyatına nüfuz eden vasıflarındandır. örneğin, değerli taşlar ve mineraller üzerine yazdığı kitabu’l-cemahir fi ma’rifet’il-cevahir ve şifalı bitkiler üzerine yazdığı kitabu’s-saydene adlı eserlerinde beyruni, ilmi terimlerin birçok lisandan karşılığını kullanarak filolojiye verdiği öneme işaret etmiştir.

    beyruni’nin bir iştigal sahası da fizik, özellikle de deneysel (uygulamalı) fiziktir. hidrostatiğin kurucusu olarak kabul edilen archimedes’in özgül ağırlık kavramını sarih bir biçimde işlememişti. beyruni, archimides’e özgül ağırlık tanımı konusunda katkı yapan alimler silsilesinde müstesna bir mevkie sahiptir. keza, aristoteles’ten beri tartışmalı olan ‘ağırlık-hafiflik’ kavramlarına da yeni açılımlar kazandırmıştır.

    bazı müslüman bilim tarihçileri, biruni'nin mezkûr analizleriyle, newton'dan 700 yıl önce, yerçekimi kanununu bulduğunu iddia ya da imâ ederler.

    beyruni’nin su kaynaklarıyla artezyen kuyularını hidrostatik prensipler çerçevesinde ve bileşik kaplar esasına göre açıklamıştır.

    botanik beyruni’nin ilgilendiği disiplinlerdendir. özellikle çiçeklerde, morfolojik olarak, geometri kanunlarının hükmünü icra ettiğine dair kanaati, enteresan bir disiplinler arası (inter-disipliner ) ‘uçuş’la bizi, fibonacci serisi üzerinden bugünün pek popüler konularından olan ‘da vinci kod’una kadar getiren bir argümandır.

    beyruni’nin külliyatında dikkati çeken bir husus onun eserlerinin birçok yerinde kur’an’a ve hadislere göndermeler yapmasıdır. bu nokta-i nazardan tetkik edildiğinde, eserlerinin, en azından bir kısmının, ciddi bir din aliminin derin tahlil ve tespitlerini taşıdıkları görülmektedir.

    abu reyhan’ın külliyatı arap edebiyatı açısından da enteresan okumalara müsaittir. aynen dini alıntılara, göndermeler yer vermesi gibi beyruni arap edebiyatı ve şiirlerinden de birçok yerde faydalanmıştır. bir beyruni uzmanı olan zeki velidi togan’ın tespitleriyle konuşacak olursam, arapça şiirler de yazmış olan yazar, bu alanda samimi ancak vasat ve kendi dehasına yakışmayan ürünler vermiştir.

    yine z. v. togan’a nispetle söyleyecek olursam beyruni ciddi bir tarihçidir. külliyatının bu bahse dair kısmı, ne yazık ki, elimize geçmemiş olmasına karşın, mevcudun üzerinden yaptığımız analizlerden sonra onun kalburüstü bir tarihçi olduğunu da teslim etmek durumundayız.

    beyruni döneminin en gözde uğraşı alanlarından olan astrolojide de tam bir üstattır. kitabu’t-tefhim onun bu alanda verdiği anıtsal bir yapıttır. bu eseri ve külliyatının kimi kısımlarıyla beyruni astrolojiye, ilm-ü nücm’a prim verir gibi görünse de, külliyatının diğer bazı kısımlarıyla da hurafelere, batıl inanca ve yalancı bilime tavır almıştır.

    yine de bu alanda tam bir netliğe, zihni berraklığa kavuşmadığına hükmedilebilir. bu da, döneminin hususiyetleriyle birlikte değerlendirildiğinde, katı pozitivistlerce bile ‘bu kadar kusur kadı kızında da olur!’ mantığıyla hoş karşılanacaktır kanaatindeyim.

    6 - tıp ve eczacılık alanına katkıları

    beyruni bir eczacı olarak sıra dışı bir mevkidedir. şifalı otlar hakkında ömrünün son yıllarında kaleme aldığı kitabu’s saydane’si islam aleminde bu alanda yazılmış en kapsamlı eserdir. başta şeyh ahmed mahalli-i mısri’nin meşhur ve orijinal ansiklopedik eseri kanunü’d dünya’sı olmak üzere kimi kaynaklar beyruni’ye bazı tıbbi eserleri nispet etse de bunlar elimize geçmediği, başka sahih kaynaklarda da bunları yeterince teyit eden bilgilere tesadüf edilmediği için bu malumata dikkatli yaklaşılmalıdır (benim burada paylaştığım bilgiler süheyl ünver menşeylidir).

    7 - beyruni’nin elimizdeki tıp – eczacılık kitabı

    kitabü’s-seydale fi’t-tıb. bu eser tıbbi ilaçlar konusunda, farmakoloji bahsinde temel bir yapıttır.
    elimizde olmayanlar:
    kitab-ı medhal
    cami’-i muhtasar
    mugis fi’t-tıb
    eşribe ve et’ima
    ihtisar-ı kafi
    kanunü’s-sagir fi’t-tıb

    beyruninin doğrudan tababetle alakalı olmayan eserlerinde, ya da çağdaşlarının ve ardıllarının onunla ilgili kimi yapıtlarında üstadın tıpla ilgili bazı tasvir, tespit ve tahlillerine rastlanmaktadır. sırtlarından yapışık olarak doğan ikizler gibi anomaliler hakkındaki yorumu, ya da islam alemindeki ilk sezaryenle doğuma dair verdiği tarihi bilgi bunlardan bazılarıdır.

    epilog

    görüldüğü üzere, 'mürekkep yalamış' gençlerimizin bile hakkında neredeyse zır cahil oldukları biruni, insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük evlatlarından, en büyük alimlerinden birisidir.

    öyle ki, ilim tarihçilerinin belki de en önemlisi olan, yazımın girişinde bahsettiğim kitabı ne yazık ki henüz dilimize kazandırılmamış olan, sarton yaşadığı çağı, 11. asrı (dikkat, çağdaşı ibn sina’ya değil!) biruni'ye adamıştır.

    metnimin, bu büyük alimin ismi etrafındaki o meşum bilinmezlik - tanınmazlık halesiyle, o hain ve acımasız nisyan bulutunun dağıtılmasında, ufacık da olsa bir rol oynamasını dilemekten başka ne gelir ki elimden.

    faydalanılan kaynaklar.

    beyruni’ye armağan, heyet, editör: aydın sayılı, ttk, 1974;
    introduction to the history of science, george sarton, vol. 1, carnegie ins. of wash, 1931;
    introduction to the history of science, george sarton, vol. 2, part 1, carnegie ins. of wash, 1931;
    islam ansiklopedisi, meb, 1940 – 1986; ;
    islam ansiklopedisi, türkiye diyanet vakfı, 1988 - 2013 (yayını devam ediyor);
    inönü / türk ansiklopedisi, meb, 1944 - 1978;
    meydan larousse, meydan yayıncılık, 1969 - 1973;
    türk ve dünya ünlüleri ansiklopedisi, ana yayıncılık, 1983;
    hayat ansiklopedisi, cumhuriyet müesseseleri, 1933-1936;
    hayat ansiklopedisi, hayat, 1963;
    ansiklopedi britanica, ana yayıncılık, 1984;
    www.wikipedia.org;
    www.insanvebilim.com
  • kelime anlami, 'disaridan gelen, harici' dir.
  • islam dünyası'nın en büyük bilim adamı ve bütün çağlar gözönüne alındığında ise, en büyük bilim adamlarından biri." ünlü bilim tarihçisi george sarton el-bîrunî’yi böyle değerlendirir. harezm’de doğan el-bîrunî, küçük yaşta, harezmşahların sarayıyla ilişki kurdu. el-hakim ve ibn-i sina gibi dönemin en ünlü islam bilim ve düşün adamlarından ders alan, prens ve hükümdarlardan itibar gören el-bîrunî, gazneli mahmud’un hindistan’ı zaptından sonra hindistan’a giderek hint uygarlığı'nı inceledi.
    felsefe, matematik, astronomi, fizik, coğrafya ve tıp gibi birçok alanda bilime katkılarda bulunmuş olan bilim adamı; gerçekliğini, düşünsel cesareti, hoşgörüsü ve eleştirel bakış açısı ile ortaçağ’daki bilim anlayışını çok geride bırakmıştı. ona göre "her şeyi allah bilir" düşüncesi bilgisizlik için bir özür olamazdı. arapça, farsça ve sanskritçe’yi çok iyi bilen el-bîrunî’nin anadili saptanamamıştır.
    geometri ve trigonometride büyük başarılar gösteren, çeşitli astronomi aletleri yapan, kendi metodu ve aletleriyle madenlerin özgül ağırlıklarını yaklaşık olarak saptayan el-bîrunî, bilimsel çapı ve önemi itibarıyla, gerçekleşemeyen doğu rönesansı’nın olası temel dayanaklarından biri olabilme niteliğine sahipti.
    matematik alanında sinüs, kosinüs gibi trigonometrik fonksiyonların birer oran, yani sayı olduğunu vurgulayan el-bîrunî, bu fonksiyonlarda çember yarıçapının birim olarak kabul edilmesini önermiş, bugün hint-arap rakamları olarak bilinen rakamları çok açık bir biçimde aktarmış, düzgün polinomların çizimi ve bir açının üç eşit parçaya bölünmesi sorunlarıyla uğraşmıştır.
    çeviri ve siyasetle de uğraşmış olan el-bîrunî, 1048’de gazne’de öldüğünde, geride birçok önemli eser bıraktı. bunlardan bazıları şunlardır: "hareketsiz yüzyıllardan kalan eserler", "hint tarihi", "meskenlerin arasındaki mesafeyi düzeltmek için mekanların sonunu sınırlama", "cevherlerin tanımasında topluluk kitabı", "eczacılık kitabı", "dairedeki kirişlerin dairenin çember parçasının kavsi hesabıyla çıkarma kitabı" yaşadığı çağın ‘bîrunî çağı’ olarak anılması kadar bilime ve insanlığa katkıda bulunan el-bîrunî, ortaçağ’ın en büyük bilginlerindendir.
    kaynak: http://www.bilgilik.com/…/ahmed_el_biruni_odev.html
hesabın var mı? giriş yap