• bir sahnesinde tarık akan'ın sobayı kurması için kendisinden yardım isteyen adile naşit'e "benim boyum kısa" diyerek halen aklıma geldikçe gülmeme sebep olan ve münir özkul'un yine cefakar baba rolünü doya doya yaşattığı sevimli aile filmi.
  • tarık akan'ın bir sahnedeki repligine hasta oldugum film.zaman zaman kullanmak isterim o sözleri.ama henüz kullanamadım o ayrı.

    (bkz: tuzlugu nası vermedim ama inege)
  • bu filmi ne zaman izlesem sonunda hep bir burukluk kalır icimde. buna kısaca saim bey burukluğu diyebiliriz. film boyunca her sey guzeldir buyuk patrona ayarlar verilir, birlik beraberlik kurulur, sevenler kavusur. agiz kulaklarda -eger duygusallığın had safhada olduğu günlerdeyse gözde yaşlarla- izlenir film. taaa ki o son sahneye kadar.

    kotuler dize gelir sonlara doğru. şenerin annesi çocuklar evi terk edince, saim bey yaşar ustadan ayarı yiyince kendine gelir. hacer hanım hatasını kabul eder, oğluyla gelinini alıp evine gider. ama ya saim bey... kızını kendi elleriyle binbir üzüntü ve pişmanlıkla eve getirip "hadi şimdi o güzel o iyi insanlara koş" dediği halde; kendisine ne bir "babacığım sen de buyur bir çayımızı iç" ne bir "babacığım sağol. benim de hatalarım oldu bu dönemde, unutalım bunları" denmiştir.

    saim bey bu filmin geride kalanıdır. arabada öyleee kalakalmıştır. bu filmin dort dortluk bir mutlu son olması için saim bey'in de o koca sofraya oturması, o son karedeki gülen fotoğraflardan birinde olması gerekmektedir.

    neyse yaşar usta'nın bu işin peşini bırakmamıştır eminim;

    - ben yaşar usta ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben yaşar usta. hiç düşünmem çeker kulağından götürürüm seni babanın elini öpmeye.

    hatta şimdi aklıma geldi; bizimkilerin komşusu olan çöpçatan çift kesin hacer hanım'la saim bey'i evlendirmiştir. bunlar tamamen o iyi, o güzel insanlar cephesine geçmiştir. oh be.

    (bkz: filmlerde gördüklerini gerçek sanmak)
  • eski türk filmlerini güzel yapan her şey, aile, dürüstlük, dostluk, emek, sevgi bu filmde vardır. gençlerin basit konulardaki umursamazlıklarına karşılık önemli konular söz konusu olduğunda sorumluluk alabilmesi, paranın satın alamayacağı duygular, başına gelen bütün kötülükler, haksızlıklar, adaletsizliklerle başedebilme gücü de filmin içinde verilmiştir.
    birkaç güzel sahneyi hatırlamak gerekirse;
    melek hanım* sobayı kurmaya çalışmaktadır. sandalyeye çıkmasına rağmen bacayı yerleştirmeye boyu bir türlü yetişmez. oğlu ferit'ten* yardım ister. oğlu şöyle bir gözlerini indirir okuduğu gazeteden ve geçiştirir: "benim boyum yetmez anne.."
    sofrada tuzluk iki ailenin birbirlerine aldıkları tavırları gösterir. en son feride abla denmesiyle ayşen gruda yukarı odasına kaçar. bu sahnede tarık akan'ın bakışını yakalamak çok mühimdir.
    bir başka harika sahne de evden atılıp bahçede yaşamaya başladıkları kısımda geçer.. yaşar usta ve melek hanım güçlü olmalarını öğütlemektedir çocuklarına. "ne olacak ki" der melek hanım, "aç değiliz, açıkta değiliz.." bütün geceyi bahçede geçirmiş olan ahmet tutulmuş vücudunu hareket ettirmeye çalışırken dayanamayıp itiraz eder: "yani, biz şimdi açıkta değil miyiz?"
    bir de "böyle bir günde de işe gidilir mi" derler ki yaşar usta sert çıkar; "esas böyle bir günde işe gideceksiniz.."
    ne zaman izlesem, umut dolduğum bir filmdir bu. içinde bol bol komedi, aşk, adalet ve emeğe saygı vardır. anlayanlar için çok kıymetli bir eserdir.
  • hatırlanabilinir mi bilmiyorum ama tekrar izlenirse dikkat edilmesi gereken bir sahne var ki; munir ozkul, adile nasitin evine tasındıgında tum esyalar yerleştirilirken munir ozkul kendi evinden kap kacak tepsi getirmiş, adile nasit tepsiye bakıyor, yeni bir tepsim oldu diye oyle bir seviniyor ki.o nasıl bir mutluluk ifadesidir, seviniş şeklidir tekrar tekrar izlenmeye deger.

    hatırlandıkca gulduren bir sahnesi de aysen grudayı istedikleri sahnedir

    feride: bi şeker daha almaz mısınız?
    şener: (alır) tetekkur eterim
    senerin annesi: oglum fazlası dokunur
    sener: tokunmaaz
    annesi: biz yavaş yavaş kalksak
    sener: kalkmasak, otursak ta konutsak
    annesi:konussak da ne konussak. oglumu cok kızlar istedi ama biz almadık
    (herkes guler)
    ahmet: bu sagıra kim kız verir
    sener: anne sen ne tetin teherkes sustu
    annesi: benim oglan kolay kız begenmez dedim.
    sener: ben begendim sen begenmedin anne ama bu kutuk hanım kadar guzelini hiç gormedim.
  • bizim aile, sofraya konulan fazladan bir tabaktır.
  • --- spoiler ---

    +boşver be baba bekarlık sultanlıktır.
    -sen hiç bok yıkayan sultan gördün mü?

    --- spoiler ---
  • türk sinema tarihindeki en iyi oyunculuk tiradlarından birinin yer aldığı filmdir benim gözümde.
    (bkz: yasar usta/#531649)
  • bir film düşünün, sonunu biliyorsun, 50 kere seyretmişsin, artık replikler bile ezbere, ama her defasınde gene seyrediyorsun gene seyrediyorsun, benim için böyle filimlere verilebilcek en iyi örneklerden biridir '' bizim aile ''

    filmdeki birlik beraberlik duygusu bambaşka, aile olmanın kan bağı ile alakalı olmadığı fikri öyle güzel verliyorki. tipler tamamen içimizden, diyaloglar abartısız ve doğal. sıcacık, sevgi dolu,bazen komik bazen hüzünlü.
  • iki gün önce tekrar izledim bu filmi baştan sona.

    tamam yaşar usta sahnesi falan muhteşem de başka birşey dikkatimi çekti. feride (ayşen gruda) ben ne zaman evleniceeeem diye kafayı yiyor ya ilk başta, abla kadar başınıza taş düşsün diye bir motto edinmiş hatta. hah işte ben sandım ki herhalde bu kadın 35 36 yaşlarında. aaa bir de ne duyayım 28 yaşındaymış lan bu. bu durumda 2 sene içinde evlenemezsem ölecek hastalığına yakalanmam gerekiyor sanırım.
hesabın var mı? giriş yap