• benim size güzel tavsiyem olarak işerini yapmalarana yardımcı olmanız. hatta birkaç tane fazla alıp başkasına vermeniz. zaten çok cüzi bir ücret alıyorlar. insanlığımızdan bir şey kaybetmeyiz a dostlar.
  • sürekli yaptığım şey. üzülmüyorum da artık. çünkü nedense bana yapışmayı pek seviyorlar. üstümde broşür dağıtanları çekici bişey var.

    genelde taksimde yapışıyorlar. bazen bakırköyde. ama nedense en yapışkanı gaziosmanpaşada rastladığım oldu. zaten ona patladım. adam bir broşür bişey dağıtıyor. kulağımda telefon biriyle konuşuyorum. kulaklık falan değil bilfiil telefon var kulağımda. adam gelmiş yapışmış hanfendi bi dakka bakar mısınız broşürü alır mısınız elimle itiyorum istemiyorum diyorum yoluma devam ediyorum bir yandan da derdimi anlatmaya çalışıyorum telefonda. adam geldi kolumu tuttu. patladım en sonunda. "istemiyorum yaa istemiyorum diyorum anlasanıza" diye bi bağırdım, bütün sokak inledi. adam da peşimi bıraktı. bağırdıktan sonra çok kötü hissettim kendimi. ama şunu da anlamanız gerek arkadaşlar. insanlara kendinizi rencide ettirecek kadar yapışmayın. sokak ortasında bir kadının koluna "broşür al" diye yapışmak ne demek lan? ne demek? bu cüreti size kim veriyor?

    kafamda broşür almıyorum diye pankartla mı dolaşayım artık yani? nedir. istemiyorum. bilmemne güzellik salonundaki indirim beni enterese etmiyor. sırf saçım sarı diye, pantolon yerine o gün etek giymişim diye potansiyel müşteri olarak görülüp de elin heriflerinin kolumdan çekerek (üstelik gaziosmanpaşa gibi biyerde) beni biyerlere götürmesine sessiz mi kalayım yani?

    yapmayın amk duyarınızı sikerler. kimse broşür falan almak zorunda değil. x partisinin seçim bildirgesini almak zorunda değil. y derneğine bağış yapmak zorunda değil. akşam iş çıkışı kendimi köprüden atmamam için bir tane sebebim yok benim 20 yaşlarında bi kız olanca yapmacıklığıyla "unicef için bağış yapmak ister misiniz" diyor. "hayır" deyince "niye" diye soruyor. "çocuk sevmiyorum" diyorum "ama çocuklar dünyamızın geleceğiii" diyor. en sonunda "dünyanın yokolmasını istiyorum" dedim. defoldu gitti. tüm bu konuşma gerçekleşirken benimle 50 metre falan yürüdü yani bu arada. sesimi yükseltmedim, bağırmadım buna mesela. ama içimden çok geldi "niye" diye sorduğunda "param yok amk param yok belki sana neeeeğğğ üstüne vazife mi niyesi sana ne amk" diye suratına haykırmak geldi.

    insanlar cinnetin kıyısında dolaşıyor hala broşür duyarı. sıçarım broşürüne artık yeter. gidin google reklamı verin, facebook reklamı alın, remarketing yapın amk ya o parayla. zaten bu devirde kim broşür alıp bakıyor ki? en azından kimseyi sinir krizine sokmazsınız yol ortasında.
  • önceleri yanlış bulsam da son zamanlarda benim de davranış haline getirdiğim durum. nedeni de broşür dağıtanların 'dinliyormuş gibi yapar mısınız' ya da 'broşür alın ileride atarsınız' gibi sözlerle yaklaşmaları.
    kendi işine saygı duymayan insanı niye dikkate alıp zaman harcayayım ki!
  • eskiden yaptığım ama yediğim silleden sonra yapmayı bıraktığım şey

    eskiden ben de bakmazdım ama arkadaşımın bir gün anlattığı şeyden sonra almasam bile güler yüzle teşekkür ederim istemiyorum derim.

    arkadaşım, bayağı yakın bana ve tesadüfen konu açıldığı an söyledi bana. bir süre o da bu işi yapmış ve insanların çoğunun senin yüzüne bakmaması kadar felaket bir şeyin olmadığını söyledi. bunun kötülüğünü bildiği için broşürleri genelde aldığını, almasa bile teşekkür ettiğini söyledi. bunu anlatırken de o kadar içten anlattı ki kendimden utandım. o broşürleri almadığım için kendimden utandım zira bu açıdan hiç düşünmemiştim. empati yapmayı bilmiyoruz ve öğrenemediğimiz sürece asla tam olarak güzel bir ahlaka sahip olamayacağız.

    bence almasanız bile güler yüzle teşekkür etmek, o broşürü dağıtanın yüzünde daha farklı bir ifade bırakıyor. o da size gülerek selam veriyor ve arkanızdaki insana broşürü uzatıyor. arkadaki insan da yüzüne bakmayınca gülmüş yüzü tekrardan düşüveriyor.

    broşürleri alın. almazsanız bile gülerek teşekkür edin. inanın bu hareketiniz bile onların gözünde bir saygı kazanmanızı sağlayacak. ha o saygı duysa ne olur duymasa ne olur? bir şey olmaz. sadece siz kendi içinizde seviyenizi bellersiniz.
  • hakli davranis. bazi brosurculer de ondekine verip bana vermiyor. tipimi begenmediginden mi, brosurdeki seyi alamayacak kadar fakir gozuktugumden mi bilmiyorum?

    - onumdeki ile arkamdakine veriyosun da bana niye vermiyosun kodumun brosurcusu. ben saksi miyim! once bana vereceksin, en cok bana vereceksin! ben de almayip seni got edicem.
  • gereksiz bir harekettir. ha eğer siyasi içerikliyse, ve sana yakın bir parti değilse alma tabi. ama para kazanmak için market broşürü dağıtan adamın elinden o kağıdı alırım her türlü. tek harfini bile okumadan yakındaki çöpe sallarım. ha eğer etrafta çöp kutusu olmadığını biliyorsam, belediyeye ana avrat sövüp gerilmemek için hiç elimi dahi uzatmam. görmezden geldiğim tek grup da greenpeace'çi tayfa. karşılık verince yapışıp musallat oluyorlar çünkü. ha vaktim bolsa ve gelen de malsa ayaküstü bir tokat manyağı yaparım "ama agu gugu" diye uzaklaşır.
  • hic yapamadigim sey. gulumseyerek brosuru alip, okur gibi yapiyorum, sonra dagitan kisi cope attigimi gormesin diye de uzaklasinca cope atarim diye cebime koyuyorum bir de sonra da onlari cepte unutup camasir makinesi onunde cep bossaltiyorum. hic de bisey olmuyor..

    kimse brosur dagitmaya merakli degil emin olun.
    gormezden gelenler umarim gormezden gelinirler bi gun.
  • reklam broşürünü okumayacağım için ve sırf dağıtan kişiye ayıp olmasın diye kağıt israfı yapmayacağım için benim de uyguladığım taktiktir. her yerden reklam fışkırıyor allah bilir bu broşür dağıtma yöntemini bulanlar da "insanlar dağıtıcılara mahçup olmamak için broşür alırlar" düşünmüştür. manyak ettiniz adamı.
  • hep alırım. ihtiyacımın olmamasına rağmen. sadece aldıktan sonra kene gibi yapışan dil okullarının broşürlerini almıyorum. ama diğerlerini hep alırım, ne kaybederim ki. alın, iki adım sonra atın. o da para kazanıyor, genelde öğrenci oluyorlar. ben de öğrenciyim hiç ihtiyacım yok çalışmaya ama ya olsaydi?

    humanist bakımdan insanlara örnek olacak birisi değilimdir ama böyle şeyleri yapmak gerek gençler.
  • bazı tecrübelerden sonra oluşmuş algı.

    şöyle ki, bir gün yürüyorum. önümde böyle kaldırımda bir şeyler dağıtan kızcağız var. bana da uzattı, dedim heralde böyle broşür dağıtan birisi galiba, aldım ben de teşekkür ettim. sonra arkamdan bağırdı hoop diye. baktım dedim ne oldu? dedi para vermedin, ne parası dedim. 3 tl alıyoruz. hee dedim, o zaman al. ama dedi şöyle yardım böyle yardım. bzler bunlarla şunu yapacaz, bunu yapacağız ki bana göre çoğu palavra. verdiği de kartpostal boyutunda bir atatürk resmi. geri verdim. bi de yüzsüz çıktı, sen bu ülkenin kurtarıcısı, kurucusu için 3 lirayı çok mu görüyorsun diye. dedim hayır çok görmüyorum diyerek anahtarlığımı çıkartıp gösterdim (atatürk temalı güzel bir anahtarlıktı, şmdi yıldız teknik üniversitesinin anahtarlığı var) ama bence sen şarlatanlık yapıyorsun. hatta bana göre dilencisin, deyip uzaklaştım. çok sinirlendim. o zamanlar da add'ye gidip kadıköyde, liseli gençlere ingilizce dersi falan veriyordun bedavaya, yani mevzulara uzak da değildim. bu da böyle bir anımdır. şimdi hiç bakmıyorum bile yüzlerine.
hesabın var mı? giriş yap