• "çağdaş burjuva uygarlığının geçirdiği krizlerden biri de ortalama insanın gerçeği kendi başına doğrudan keşfederek kendini oluşturmak yerine, dışarıdan dayatılan varsayımlardan kurtulamamasından kaynaklanır. konformizm, tek yönlülük, sürü ruhunu geliştirme ve kitlesel düşüncenin bir parçası olma gibi iyi bilinen toplumsal hastalıklar; ahlakta, politikada, moda alanında, beslenmede, eğitimde, pedagojide, 'doğru form'la özdeşleştirilen yargı ve anlayış standartlarının edilgen olarak ediniminin ürünüdür. siyaset gibi ticari reklamlar da her türlü gizli ayartma ve bilinçaltını etkileme yöntemine başvurarak 'doğru formlar' dayatır; ortalama insan da bu durumu kabullenip hiçbir şey sorgulamaksızın yaşar gider."

    (bkz: umberto eco)
  • "burjuvazi hoşgörülüdür: insanları oldukları gibi sever; çünkü onların olabileceklerinden nefret etmektedir."

    (bkz: adorno)
    (bkz: minima moralia)
  • türkiyede var olmayan sınıf. sabancılar, koçlar, ağaoğulları, zorlu grubları, o grupları, bu oğulları vs her ne kadar burjuvazi sanılsa da, aslında büyük para sahibi ailelerdir. iktidarın getirisi olan ve değişimiyle, beraberinde götürecekleri olacaktır. her iktidarın kendi zengin aileleri vardır en nihayetinde... gerçek burjuvazi sınıfı, iktidarı yaratır. osmanlı imparatorluğunun toprak sistemi sebebiyle geçmişten beri burjuvazi tabakası oluşmamıştır. türkiye cumhuriyetinin kuruluşunda da burjuvazi yoktur, yalnız bu, işleyiş bakımından bir burjuvazi devrimidir. zaten bu sınıf olmamasına rağmen bu devrimi yapmak 90 yıldır hala bazı şeyleri içselleştirememizin en büyük sebebidir. cumhuriyet burjuvaziyi yaratmaya çalışmıştır ancak başarılı olamamıştır. bu ne lan manifesto yazar gibi oldu.. neyse kulağa çalındığındaki kadar kaka bir kelime değildir burjuvazi. bazen halkla aristokrasiye karşı iş birliği bile yapar. (bkz: fransız devrimi) liberal demokrasinin yaratıcısıdır bir nevi.. ne çok övdüm burjuvazi seni! biraz da yerelim.. avrupanın 2. yüzünü de sen yarattın. ilk yüzü işte, aydınlanma felsefesini yaratan, liberal ve sosyal demokrasi ideolojisini benimseyen, bilimi, coğrafi keşifleri kovalayan, rönesansı reformu yardırmış mükemmel avrupa. 2. ve pis yüzü de bize çok tanıdık gelen öbür yüzü olsa gerek; yalnızca kendi insanının refahını ve mutluluğunu düşünen, yalnızca kendi devletlerinin egemenleşmesini isteyen, bunu yapmak için dünyanın geri kalanının amına koyayım diyip sömüren, devletlerde askeri darbeler yaptıran avrupa... halk burjuvaziyle birlikte bir "güç" haline gelip aristokrasiye karşı koyduğu an, emeğinin sömürülmesini de dert eder. fabrikadaki adam haklarını ister. ve burjuvazi bu sefer aristokrasiyle birleşip halka karşı faşistleşir. çirkin yüzünü gösterir. ve hoşçakal jakoben burjuvazi deriz... sen böyle bir şeysin burjuvazi. gereklisin de tehlikelisin de... ama hiç bir zaman ülkenin kaderi ellerine teslim edilmiş, bilinçsiz bir halk kadar tehlikeli değilsin.
  • maksim gorki'nin retoriği iyi kullanarak doğru ifade ettiği:

    "her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, kalabalıkların yüzünden yaşamaya karşı, ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik işareti olmadan gelip geçen, her akşam evinin dört duvarı arasına sanki bir mezara girermiş gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında yalnız ya da yanındaki yabancı gövdeyle geçiren;
    bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları !

    size bu ölü yaşamı hazırlayan “burjuvazidir” ve bu acımasız oyunun varlığını siz izin verdiğiniz sürece sürecektir.""
  • türkiye'deki karşılığı sonradan görme olan sınıf.
  • kastedilen marksist sınıf bilinci ise sadece türkiye'de değil dünyada bilinçli tek sınıftır burjuva. zaten mevzu işçilerin de sınıf bilincine kavuşup beklenen devrimi yapmasıdır. (bkz: class in itself) (bkz: class for itself)

    türkiye'de ise gerçekten burjuva sınıfı olup olmadığı tartışmalıdır. burjuvanın devlet eliyle yaratıldığını ve hala devlete bağlı olduğunu dolayısıyla sınıf bilinci oluşturamadığını savunanlar vardır. daha doğrusu burjuvanın oluşturmak istediği bilinci devlet baskısı yüzünden fiiliyata geçiremediği iddia edilir, mesela çağlar keyder, ayşe buğra tarafından. hatta bunun medyada en ateşli savunucusu engin ardıçtır. bir de bu görüşe acayip kıl olanlar vardır; burjuvayı eyleyen değil edilgen gösterip ne olduğu belirsiz devlet (ve onun geleneği) karşısında sürekli ezik, neredeyse acınası ve etkisiz resmettiği için; mesela korkut boratav, mesela bağımsız sosyal bilimciler, mesela bizim babaerenler.
  • ne zaman nerede burjuvazi demokratik bir açılım yapsa, demokrasi dersi verse, demokratikleşme raporu filan yayınlasa aklıma bertolt brecht'in şu satırları gelir, aklımda kaldığı kadarıyla:

    "---demokratik olmaktan bir özellikmiş gibi bahsedilebileceğini sanmıyorum.

    ---niye olmasın ki. karınları doyunca köpekler bile demokratik görünür."
  • roland barthes'a göre "adlandırılmak istemeyen toplumsal sınıf" imiş burjuvazi. "anonim kalarak, kendisine eklediklerini de anonim kılarak" hayat bulan ölüm gibi.

    "bu adsızlık, bu görünmezlik sayesinde burjuvazi başkalarının adına konuşabilir,onların dilini çalabilir, nesneleri ve ilişkileri kendi tarihsel içeriklerinden arındırıp doğal ve evrensel kılarak kendi sözlüğünü oluşturabilir; bu sayede kendisini sessiz bir norm olarak geçerli kılabilir" deniyor nurdan gürbilek (vitrinde yaşamak, s. 46) tarafından, barthes'a gönderme yapılarak.

    mübarek sanki gollum.
  • kotu birsey degildir, hemen telaslananlar zararla otururlar. mesela, sanatin, sanatcinin yasamasi icin cok gerekli bir zumredir. "burjuvasin oglum" demek marx'i sindiremeyen gazli midelerin iskembe yoluna tikanmis bir tampon olmus, sehirli olanlara atilan camur olarak kalmistir geriye. marx'in bizzat kendisi burjuvazinin icinden geldigi icindir ki bu zumreyi de iyi etud etmistir. ancak rahat batmistir da bunlari soylemistir demek yine marx gazi yapar midelerde. marx'in ekonomik modelinde somiuren sinif olarak gectigi dogruysa da marx'in unuttugu spiritual dunyanin kiliseden sonra bosalan yerine bir dolgu olmasidir burjuva sinifinin. burjuvazinin kulturel faydalari say say bitmez. turkiye'de bu sinifin kemiksiz kalmasidir aslinda bizi derinden yaralayan. turgut ozal bu anlamda yanlis anlasilmistir kanimca. ben zengini severim derken fazil say'i destekleyecek zenginden bahsediyor olabilirdi dragut bey.
    bunuel'in burjuvaziye attigi camurun gobeginde martiniden anlamayan soforle dalga gecen burjuva sinifinin olmasi ve bunuel'in kendisinin bizzat martini ayarinda cok secici olmasi, yeri geldiginde martiniyi sulandiran barmenleri dovmesi madrit barlarinda, yapilan elestirinin aslinda ne kadar briinci elden geldiginin gostergesidir. bunuel, biraz da, kendisiyle dalga gecmis bir marksisttir.
  • "burjuvazi hoşgörülüdür oysa: insanları oldukarı gibi sever, çünkü onların olabileceklerinden nefret etmektedir" der adorno, minima moralia'da.
hesabın var mı? giriş yap