• caba (noktasiz) , italyanca "giabba" kelimesinden koken alarak dilimize gecmistir. "bedavaten , beles , ikram niyetine" demektir.
    x'i verdi , y' de cabasi turundeki aciklamalarda kullanilan caba bu cabadir
  • bedava, karsiliksiz anlamina gelir.
  • düğünlerde, davulcuya, zurnacıya, gırnatıcıya verilen bahşişten biraz farklıdır. gırnatacı çiftetelli oynayan ağır abilerin kulağına, kulağına çalarak zorla para alırsa bu bahşiştir. caba ise oynamayan, kenarda oynayanları izleyen davetlinin ayağa kalkarak gelinin veya damadın başının üzerinden para çevirerek gırnatacıya vermesidir. nadiren de olsa kendi kızı veya oğlunun başından para çevirerek caba atan davetlilerde vardır.

    ayrıca bir düğünün zenginliğinin de göstergesidir. şöyle ki;
    "oho hoo, görsen cabalar havada uçuştu"
  • meyhanede verilen son bardak rakı.
  • çanakkaledeki düğünlerde şopar darbukacıya 3 - 5 sipali attığınızda sizin adınıza bağıracağı şey... "cabaaaaa, michael jackson ' dan cabaaaaaa". hatta bazısı cabo der. aynı şey.
  • meyhanelerde sofranın sonunda mastori tarafından ücretsiz olarak ikram edilen rakı, bir tür yolluk. yakın zamana kadar uygulanan rakının cabasını verme geleneği, eski ve yeni ölçekler arasında oluşan farkın dostça paylaşılması esasına dayanır. klasik meyhanelerde sofraya gelen rakının ölçüsi karafaki idi. 20. yüzyılla birlikte şişenin yaygınlaşması, karafaki ile şişe ölçüleri arasında farklar oluşmasına yol açtı. bu durum 50'li yıllarda daha da belirginleşti. içkili yerlere sınıf düzenlemesi getirilmiş, yiyecek ve içeceklerin gramaj ve fiyatları belediyelerce tespit edilip matbu olarak işletmenin en görünen yerine asılmıştı. buna göre, bir tek rakının fiyatı üçüncü sınıf lokanta ile turistik yerler arasında değişebiliyordu, ama ölçüsü her yerde aynıydı; bütün öteki alkollü içkiler gibi 4 cl. olarak sabitlenmişti. akşamcı rakı tiryakilerinin şaşmaz ölçüsü iki duble rakı 16 cl.dir, eski ölçekle bir karafaki rakıya tekabül eder. iki karafaki rakı 32 cl. ettiğine göre, her 35'lik şişede 3 cl.lik fark oluşur. bu fark, içki tevzi tezgâhında görevli mastorinin payıydı; ister kendi içer, isterse dostlarına ikram ederdi. başka bir deyişle, son rakı mastorinin gönlünden geliyorsa rakının cabası, barbanın deposundan geliyorsa yolluk adını alıyordu. öte yandan, erzurumlu âşık ibrahim şu dizeleri caba kavramının ölçü hesapları başlamadan çok daha önce eski meyhane jargonuna yerleştiğini gösterir:

    doldur be mastori, doldur be barba
    bir de tezgâhından âşıka caba.
    ---
    (alıntı: rakı ansiklopedisi)
  • osmanlı'da kahvehanede oturan bir adam samimi tanıdıklarının da kahveye girdiğini gördüğünde kahveciye onlardan para almamasını söylerdi. o zaman kahveci, kahveleri masaya koyarken ‘cabaaaa!’ diye bağırırdı.
  • ..lanılmaz, ... verilir. ve hatta gösterilir:
    (bkz: #11056601)
    (x'e 5 vermek de cabası)
  • iki kaşık kahve, birer fincan için, bir kaşık da benden, o da cabası.
hesabın var mı? giriş yap