• como golune ismini veren, guzel, sirin gibi sifatlarla tanimlanabilecek olmasina ragmen yinede bolgesel burnu buyuklukten nasibini almis, italya'nin elit tabakasi icin sayfiye yeri niteligindeki sehirdir. 14.yy dan kalma duomosu mutlaka gorulmelidir. bunun disinda fotografla ilgilenen okurlarimiz muhtemelen funicolare adi verilmis olan rayli sistem vasitasiyla tepeye cikip manzara gormek, fotograf cekmek isteyecektir. bunun yerine asagidan bir kart postal alip hazir cekilmisiyle idare etmek daha makul olacaktir. israrla cikacak olanlar 3 kez aci yok aci beyinde repligini yuksek sesle soyledikten sonra 4 euro karsiligi gidis donus bilet alip vesaite binebilirler. aractan indikten sonra sagdaki yoldan tarihi bolgeye, soldaki yoldanda fenere cikilabilir. fener yolu takribi 1 saatlik tempolu bir tirmanis gerektireceginden, birini secmenin otekini unutmak demek oldugunun hatirlanmasinda fayda vardir. tepedeki fenerin golde ne ise yarayacagi sorusu vakt i zamaninda iletisim amacli kullanildigi seklinde aciklanabilir, boyle iletisiyormus adamlar denip gecilebilir. sehrin en onemli sahsiyeti alessandro volta' nin adi ota boka verilmistir, kendisinin evi, oturup su ictigi tas, ibadetini yerine getirdigi kilise, aklina pil fikrinin dustugu tuvalet vs. incelenebilir. ayrica sehrin cesitli yerlerindeki vatanseverlikle, fasizan durtuler arasi gidip gelen savas temali anitlar, sehitlere agitlar ilgilenenlerin gozlerine sunulmaktadir. futbol takimi gecen yil serie a, bu sene ise serie b'de mucadele etmistir onumuzdeki yil kuvvetle muhtemel serie c'de yerini alacaktir.*. butun bunlarin yaninda, arkasinda essek kadar "bi tanem" yazan, siyah camli, yere yapisik bir opel tigra'nin bangir bangir tarkan calarak sehir turu atmasi gibi ilginc durumlarla karsilasilarak kavimler gocunun nelere kadir oldugu uzerine kafa patlatilabilir.
  • hani hep romanlarda hikayelerde bir yer anlatilir; gol kenarina konuslanmis, agaclarin arasinda yer alan, sessiz sakin, insanlarin mutluluk icerisinde yasadigi. iste o sehir kesinlikle comodur...
    sehire girer girmez dev agaclar ve renk cumbusu icerisinde cicekler sizi karsilar. hava o kadar temizdir ki basiniz doner. oyle tenhadir ki, buranin bir kayip sehir gibi bir yer oldugunu dusunursunuz. insanlar gidilecek yerlere genellikle bisiklet kullanarak ya da yuruyerek giderler, yuzlerindeki gulumseme hic eksilmez. stres yoktur, sikinti yoktur..

    sehiri como golu cevreler. hemen her evden bu mukemmel gol gozukur. botla 1.5 hatta 2 saatlik gol gezileri oldugu dusunuldugunde golun buyuklugu daha net anlasilabilir.
    sehre disardan gelen insan profili ise genelde multi-milyonerlerden olusur. cunku ya genelde gol kenarlarinda ev satin alacak turistlerdir, ya da daha onceden satin almis insanlardir. bunlarin arasinda cok unlu hollywood starlari da bulunur. george clooney aldigi evle son zamanlarda adi duyulan isimlerden bir tanesi.
    hele evini de gordukten sonra, hakkaten adam tasi taragi toplayip buraya yerlesmekte hakliymis dedim..

    kisacasi italya ya gidip milanonun o gurultulu, kalabalik, klasik dunyasindan kurtulmak icin harika bir yer. hemde yanilmiyorsam milanoya trenle sadece 1 saat mesafede. italya ya gidenlere siddetle tavsiye edilir.
  • politecnico'nun latin ağırlıklı erasmus ve yüksek lisans ogrencilerinin çılgın attığı, her milletten insanin biraraya geldigi ev partilerinde ickinin su gibi aktigi yer.
    okumak dışında her turlu aktivitede boy gösteren bu öğrenci guruhunun bir parcasi olmak zaman zaman dusundurse de cok eglencelidir vesselam
  • ilk o'nun üzerinde aksan yoksa ispanyolca'da "gibi" anlamına da gelir.
  • como bazen cennetin yeryüzündeki bir yansıması olarak algılanabilir :) paraya kıyma durumunuza göre milano'ya 30 dk ya da 65 dakika demiryolu mesafesindedir. lakin yok büyük şehir istemem ben, sakin olsun, temiz olsun, güvenli olsun biraz da manzaralı olsun derseniz; como size beklentinizden fazlasını sunar.

    cernobbio'ya giderken villa olmo parkı benim en beğendiğim yeridir... göl manzarası, mesire alanı, klasik otomobiller, bazen düğünler falan görülür burada.

    bir de füniküler ile brunate'yi bir görmek gerek... hatta biraz kendinizi zorlayın daha da tepelere tırmanın, inanılmaz bir manzara ve havası var.

    gölde kanoyla "george clooney ben geliyorum!!!" diyerekten de açılabilirsiniz.

    isviçre buradan neredeyse yürüme mesefaseindedir. 1 saat yürüsen gidersin yani... sınıra ulaşmak trenle 5-10 dk sürer. (bkz: chiasso)

    burada nüfusu en fazla olan azınlık millet biziz bu arada... türkler genellikle camerlata bölgesinde oturuyorlar. bir abimiz bana como'da 3.000 dolayında türk olduğunu söyledi. yalnız sorun şu ki burada türk türk'ü pek tanımıyor. çünkü çok uluslararası bir yapı hakim, e zaten bizler italyan'a da, meksikalı'ya da, ispanyol'a da benzeyebiliyoruz... o yüzden türk görüp de hatta ingilizce konuşup da arjantinli falan zannedip gidebilirsiniz.

    türk pizzacıları, kebapçıları, garsonları, öğrencileri çok bol burada. yalnız her türk ve istanbul adıyla lokanta, berber falan açana aldanmayın; pakistanlılar da burada bu isimleri kullanıyorlar. sordum bir gün niye böyle diye; bizim döneri mehmet diye bir türk veriyor valla abi dediler. peki dedim. "istanbul" berberine gittim, adam mısırlı çıktı. niye dedim; patron türk abi dedi. öyle işte... ayrıca (bkz: politecnico di milano polo di como)
  • avrupalı olmakla akdeniz kafası arasında kalan ancak isviçre'yle olan koyun koyuna beraberliklerinin neticesinde daha çok soğuk ve ciddiliğe çalan tarzı,hafif aristokrat havası ama muhteşem bir gölü,gölün etrafında kurulu güzelim kasabaları ve muhteşem doğasıyla hala aklımın kaldığı italyan şehri. isviçre sınırına çok yakın bir noktada sahibi bir türk olan çok da güzel bir et lokantası barındırır.
  • popüler olduğu için gitmeden önce sizde çok yüksek beklenti oluştuğundan şehir merkezini görünce hayal kırıklığı yahut tepkisizlik yaratabilir. hele bir de sınıra yakın isviçre'yi dolaşıp gelmişseniz. adı üstünde şehir.

    hakkını yemeyelim şehrin merkezi yani katedralin bulunduğu yer ve çevresi oldukça güzel. dar sokaklar, kafeler, hayalinizle paralel.

    ancak italya'nın kötü taraflarının da hissedildiği bir şehir. özellikle isviçre ile kıyaslarsak yollar daha bakımsız, daha az güvenli, daha kalabalık vs.

    fakaat.. como bu kadarmış, gidelim buradan derseniz çok şey kaçırırsınız. bir göl turu mutlaka yapmalısınız. gölde motor turları var fakat onla değil, araba kiralayarak gölün etrafını dolaşmanızı tavsiye ederim. yaklaşık 150 km tutar. göl etrafında küçük yerleşim yerleri var, bazıları film setinin içinde gibi hissettirir sizi.. kafanızın estiği gibi girin bir köyün içine bir kahve için, biraz başka dünyalara gidin..
  • alessandro volta'nın doğduğu, büyüdüğü ve öldüğü yerdir aynı zamanda. yaşadığı ev ve mezarı görülebilir. orjinal cihazlarının bir kısmı (volta pili, kullandığı diğer ekipmanlar vs.) kendi adıyla anılan müzede (bkz: tempio voltiano) sergilenmektedir. volta sokağı* ve volta meydanı* da mevcuttur efendim.
  • aklıma geldikçe tekrar gitme duaları ettiğim yer.
hesabın var mı? giriş yap