• o ağlayıp hiç susmayan bebe kürt çocuğu olaydı, empatinin dibinie vurup, demagojinin kaymağını yapıp, hepimizin yüreklerini dağlayabilecek performansa sahip, yazar.
  • kendisiyle ilgili bi anim var. 2000'li yillarin baslari.. ece temelkuran'in gazetede yeni yazmaya basladigi donemler. annem bayiliyor yazilarina, ustelik bir de hemcinsi oldugu icin gurur duyuyor. aramizda yazilari ile ilgili konusurken ''bizim kiz'' diye bahsediyo kendisinden. seviyor eni konu. uc bes kere soyluyor bana, ''yavrum bi mail atsana, yazilarini ne kadar severek takip ettigimizi belirt'' falan diyor bana. ben de dedigini yapiyorum bir gun. yaziyorum ece temelkuran'a. mailde, ''annem sizi cok seviyor, sizden bizim kiz diyerek bahsediyor. cok begeniyor yazilarinizi, umarim hep boyle devam edersiniz.'' minvalinda bir seyler karaliyorum. kendisi cevap veriyor. ''siz bana bizim kiz diyerek hitap edemezsiniz, haddiniz degil.'' diyor ozetle. okudugumda, vucudumdaki kanin sicak sicak beynime hucum ettigini hatirliyorum bi tek, hissettigim hayal kirikligini hic unutmuyorum. derler ya insanlarin size ne yaptigini unutabilirsiniz ama nasil hissettirdiklerini asla unutmazsiniz diye, bu da iste o hesap. bir an cevap yazayim diye klavyeye davraniyorum, sonra vazgeciyorum, ''kadin nerde sen nerdesin'' diyorum, uzayacak gidecek, bosver.. maili siliyorum. anneme de cevap gelmedi diyorum, uzulmesin diye.

    dusuncelerini, yazarligini, kaleminin kuvvetini yargilamiyorum burda, kisiligini yargiliyorum ve feci derecede antipatik buluyorum.
    umarim gecen yillarda biraz yol katedebilmistir tevazu hususunda. yoksa kendi ego denizinde bir kez degil, bin kez bogulmasi isten bile degil.
  • bbc’ye yine konuşmuş.

    temelkuran’da bir “şey” var ve beni rahatsız ediyor. ve bugün bbc söyleşisini dinlerken saçmaladığına, alenen yalan söylediğine öylesine ikna oldum ki, üşenmedim, uzun süre yazdığı milliyet’in arşivinde duran yazılarıyla karşılaştırmalar yaptım.

    milliyet’in arşivinde araştırdığınız zaman, temelkuran’ın hrant dink’in adını geçirdiği çok az yazısı olduğunu görüyoruz ve çok ilginçtir ki, bu yazılarda hrant dink’ten hiç de öyle “uzun süredir” arkadaş olunan biri gibi bahsedilmiyor:
    bakınız 2002 tarihli yazıda hrant dink’ten “agos gazetesi genel yayın yönetmeni” olarak söz edilirken, 2006 tarihli yazıdaagos gazetesi genel yayın yönetmeni, birgün gazetesi köşe yazarı” olarak bahsediliyor.
    17 aralık 2006 tarihli bu yazıda da dink’ten bahsediliyor ancak elif şafak, orhan pamuk vs. isimlerle birlikte.

    hrant dink’in öldürüldüğü gün yaşadıklarını anlatıyor bbc’ye:
    agos’a çok yakın bir kafedeymiş ece. yere düşmüşmüş, dizleri tutmuyormuş.
    binaya girmeye çalışırken hrant’ın kanına basmışmış. bu, ece’nin hayatında yaşadığı en “horrific” anmışmış.
    temelkuran’ın 21 ocak 2007 tarihli yazısında bu kana basma detayı geçmiyor. oysaki bbc söyleşisinin ilk bölümünde en önemli yeri bu cümle tutuyor.

    program sunucusu çağıl kasapoğlu muhtemelen ece tarafından kendisine verilen metni okurken şöyle diyor: “ece temelkuran ve hrant dink uzun süredir arkadaşlar. hatta hrant dink, onu (ece’yi) türk bakış açısından ermeniler hakkında yazmaya ikna etti.”

    ece, tam bu cümleden sonra hrant’la nasıl da “arkadaş” olduklarını anlatmaya başlıyor. “kocaman sarılan biriydi” dedikten sonra gülüyor. ve bu gülüş, beni, şu an tarif edemeyeceğim kadar irrite ediyor.

    ece’nin milliyet web sitesinde yer alan bel ağrı'sı başlıklı yazısı, ermenistan ile ilgili yazı dizisi hakkında.
    dizideki yazıların kronolojik sıralaması şöyle:
    1: http://www.milliyet.com.tr/…2006/248110/default.htm
    2: http://www.milliyet.com.tr/…2006/256481/default.htm
    3: http://www.milliyet.com.tr/…2006/256501/default.htm
    4: http://www.milliyet.com.tr/…articleid=251303&page=1
    5: http://www.milliyet.com.tr/…iid=24&articleid=256519
    6: dizinin son yazısı, “sokaklardaki sürpriz”, milliyet internet’te yer almıyor: onun yerine alternatif link’i: http://ww.tabdc.org/…nistan-6-sokaklardaki-surpriz/

    ece’yle ilgili beni rahatsız eden şey şu: ece bbc’ye yazı dizisinin hrant dink’in önerisiyle başladığını söylüyor. oysa milliyet arşivlerinde, bırakın yazı dizisinin bu öneriyle başlamasını, koskoca dizide hrant dink’le ilgili tek bir satır yer almıyor.

    bbc söyleşisinde “bel ağrı'sı” yazısında da bahsi geçen tepkilerden bahsediyor: o sırada ece hrant dink’i aramışmış ve hrant dink’e “beni bu belaya sen soktun” demişmiş. hrant dink de “sen harika bir iş çıkardın. şimdi de diaspora ile tanışmak için fransa’ya gitmelisin. sonrasında da bunun hakkında kitap yazmalısın.” demiş.
    ece “ben bunu yapmayacağım” demişmiş. ama hrant dink “benim evime geliyorsun, ermeni restoranına gideceğiz, önümüzdeki hafta rakı içeceğiz ve bunu yapman için seni ikna edeceğim.” demiş.
    hrant dink öldürüldüğünde rakı randevularına 2 gün varmışmış.

    tarihleri kontrol ettiğimiz zaman, ece’nin yazı dizisinin mayıs 2006’da yayımlandığını görüyoruz. ve merak ediyorum ki, bu nasıl bir “bir hafta”ymış ki ocak 2007’ye kadar buluşamamışlar. bu “küçük” ayrıntıyı çok daha yapısal ve karakteristik bir soruna gelmek için es geçiyorum.

    bbc’ye hrant dink ölüm tehditleri alırken, bu tehditler hakkında şaka yaptıklarından bahsediyor. çünkü bu, hayatta kalmanın bir yöntemiymiş. “ne yazık ki biz ciddiye almadık” diyor ece. biz derken? diye kalakalıyorum.

    sevgili ece, utanma duygusundan azade olduğunu düşünmeye başlayalı çok olmuştu ancak, bbc’ye söylediklerin sonrasında artık eminim ki, sen düpedüz kötü bir insansın.
  • belki thy kendisini duymadı ama yekunoğlu turizm arzusuna cevap vermiş..
  • kürtler türkleri siksin düzeysizliğinde bir kürt milliyetçisi-liberal karşıdevrimci.
  • bu kadının iyi niyetli, barış isteyen ve hümanist olduğuna inanan mallar için yazıyorum, ki kendisi rize belediye başkanı akp'li halil bakırcı'nın tıpkısının aynısıdır, dişi versiyonudur: (bkz: demokratikleşme için güneydoğu'dan ikinci eş almak)

    son olarak bu ırk ıslahı projesinde örnek model teşkil etmesi açısından şu chatroulette apaçisi ile açılışı ece hanım yapabilir, doğulu hınzır erkeklerle el ele tutuşup mutluluğun tatlı sersemliğini yaşabilir ve böylelikle ırk ıslahı projesi verimli bir şekilde başlayabilir.
  • militarizm karşıtı söylemlerine rağmen kürt kadınların silahlı fotoğraflarını retweetleyen kadın.

    antimilitarizm sadece türk ordusuna mahsus bir düşünce değildir ece hanım.
  • bu kadının yazdıklarını okuduktan sonra kendime olan inancım artıyor, "her şey olabilirim" diyorum.
    ve işte bugün, birgün'de bahsettiği dev barış projesi: kürt erkekleri ile türk kadınlarını "çiftleştirmek":

    http://birgun.net/…h=04&day=01#.uvmpauoau0o.twitter
  • önce şunları yazmış twitter'da.

    https://twitter.com/…uran/status/156013407286460416

    daha sonra şunları.

    https://twitter.com/…uran/status/156095744305152000

    https://twitter.com/…uran/status/156096812904755203

    ilk etapta şunu da retweetlemiş.

    https://twitter.com/…aruk/status/155987282246115329

    bir de şunu demiş:

    https://twitter.com/…uran/status/156007825330552832

    arada vicdan duygusunu göstermek için şunu da yazmış:

    https://twitter.com/…uran/status/156025186062303232

    şimdi gelelim irdeleme kısmına.

    ilk olarak cudi'de operasyon ile ilgili tweetler, kısa zaman içerisinde özel birlikler+itirafçılara evrilmiş; ardından kimyasal silaha. sayın temelkuran ise aynı şeyleri twitter üzerinden #turkey hashtag'i ile aktarırken araya danger sözcüğünü koymuş. belki kimyasal silah işi gerçek değildir diye ya da tongaya basmamak için. veya başka bir sebepten ötürü.

    şimdi devam edelim. şu arkadaş son derece haklı gibi duruyor.

    (bkz: #26901249)

    bana kalırsa(gerçi bana niye kalsın, sanki otoriteyim amk) ece temelkuran bu ülkenin sefil entelektüel seviyesinin basın-yayın alanında güzel bir izdüşümüdür. buradaki kastım şu: ece temelkuran gibi kişiler vicdanı temel alıp, vicdan ekseninde kendilerini tanımlarken vicdansızca sorgulama ihtiyacı içerisinde bulunmadan karşı tarafı vicdansız olarak nitelerler iken o derece kusursuz bir hâle geliyorlar ki eleştiriler üzerlerinden yağ gibi akıp gidiyor. tıpkı dağhan ırak'ın yazısından sonra verdiği şu cevap gibi:“aferin dağhan! aferin genç kardeşim! bugünlerde bize gereken tam da bu bakış açısı! ellerin dert görmesin!” ( şimdi kendisi dağhan ırak ile arkadaş falan olabilir, ben dıştan bakan bir gözlemciyim sadece.) aslında bu mentionın devamında tartışıyorlardı, fakat iki taraf da twitter'ı etkin bir şekilde kullandığı için oturup karşılıklı mentionlarını bulmaya kasmadım.

    her neyse devam edecek olursak kendisi ve kendisi gibi düşünenler zat-ı şahane'nin bertaraf edilmeye çalışıldığını ileri sürüyor. öte yandan bahsi geçen kişinin twitlerine bakacak olursak meseleye kendisinin girdiğini de fark edilecektir.

    kendisinin iddia ettiği insani hassasiyet boyutu ise apayrı bir olgudur. teorik olarak ece temelkuran teröristlerin ya da gerillaların -artık nasıl adlandırıyorsanız- insan olduğundan dem vursa ve her insan hayatının değerli olduğu konusunda haklı olsa da bahsi geçen bireyler yine teoride ve pratikte devletin varlığına kasıt oluşturan ve bu kastı silahlı mücadele olarak seçen bireylerdir. günümüzde isa peygamber gibi tokat atana diğer yanağını uzatmak gibi bir devlet politikası olmayacağından ötürü kendisinden aynı hassasiyeti her canlı için beklemek gerekir. öte yandan, kendisinin vicdanı ne yazık ki gözüktüğü üzere tek taraflı çalışmaktadır.

    bana kalırsa(eşli ihale 7ye kaldık resmen) ece temelkuran gibi insanlar tıpkı sağda solda iyilik yaptım, bakın ne kadar yardımseverim diye ortalıkta dolaşan ve bu vesile ile kendi vicdanını toplumsal olarak da rahat tutmaya çalışan kişilerdir. tıpkı derneklerde, sivil toplum örgütlerinde çalışıp yılın hatırı sayılır bir kısmını gelen bağışlar ile vs ile yurt dışında gezen bireyler gibi. ya da bakın ben son derece iyilik severim, koskocaman bir kalbim var deyip çevre yapmak için gönüllü çalışan sonra o çalışmasını cv'sine koyan bireyler gibi.
  • yazının sonuna "yavrularından da bana versinler nolurrrrr xd aşkm mucksss" eklemeyi unutmuş büyük düşünür.
hesabın var mı? giriş yap