• babaların öğretmenlikten sonra kızlarına en çok yakıştırdıkları meslektir."koy kalfayı dükkana,gez akşama kadar." ve "hiç bişey yapmasan diplomayı kiraya verirsin." en favori ikna cümleleridir.en can alıcısıysa "hayat boyu sabah 6'da kalkıp ,plazalarda çürümek istiyosun galiba."dır,tembel insanı hassas yerinden vurur.akıllı olup ,gaza gelmemek, bi tatlı sabah uykusuna gitmemek gerekir.

    edit: yukarıdaki saçmalıkları yazarken aklım nerdeymiş hiç bir fikrim yok. konuyla ilgili 2,5 yıl sonraki yorumum şudur: babalar dünyanın en akıllı insanlarıdır. her kim ki babasının öğütlerini tutmaz, başını taştan taşa vurmaya, hayat boyu pişman olmaya mahkumdur. ulan sen kimsin ki 20 yıllık götü boklu hayat deneyiminle çok bilmişlik yapıyosun. dedim kendime şimdi içimden.
  • özellikle tercih döneminde olan, kendine bir meslek belirlemeye çalışan arkadaşların zihninde eczacılık hakkında, eczacıların ne yaptıkları hakkında bir şeyler oluşturabilmek adına bir forum sitesinde görüp beğendiğim şu paragrafı paylaşmak isterim.

    --- alıntıdır ---

    biz ilacı bilmeden ilacı müstahzar haline nasıl getirebiliriz ? kısaca en çok bildiğiniz bir etken madde için özetleyeyim durumu. biz farmasötik botanikte söğütü öğreniriz. mesela söğüt kabuğunun bazı etken maddeler taşıdığını... daha sonra farmakognozide bu kabukta (cortex salicis) hangi etken maddenin olduğunu öğreniriz. salisilik asit gibi.. ve bunu ekstre etmenin yollarını araştırırız. daha sonra salisilik asitin kullanımı araştırırız. bu noktada tabi ki hekim ile ortaklaşa çalışırız. daha sonra farmasötik kimya ile daha çok söğüt ağacı kesmektense bunu sentetik olarak sentezlemeye çalışırız. ve sentezleriz. ama farmakoloji laboratuvarında klinik çalışmalar yaparız etkinliği kanıtlamak için. ve farmasötik kimya laboratuvarında asetilleriz ve asetil salisilik asiti yani aspirini sentezleriz. daha sonra aspirini farmasötik teknoloji kullanarak hasta kullanım kolaylığı sağlayan en kolay dozaj formlarından biri olan tablet formuna dönüştürürüz. ama gıs problemlerinden dolayı, enterik kaplarız ki midede çözünmesin. tam istediğimiz yerde çözünsün diye. ve son olarak hekim arkadaşımızın teşhisiyle eczane eczacısı tarafından hastaya ulaştırılır. (bu çok basitçe bir anlatımdır. bir tablet bile basitliktir. artık konvansiyonel dozaj formlarının dışında bir çok dozaj formu vardır.)
    --- alıntıdır ---

    bu alıntıyı yaptığı yer eczacılıkta uzmanlığın tartışıldığı bir forum. bu platformda eczacı meslektaşım, eczacılarla dalga geçen hekimlerin eczacıları küçük düşürücü mesajlarını gördükten sonra bu mesajı yazıyor ve bir hekimin ona verdiği cevap:

    "manavdan farkınız yok, çok konuşma istersen.
    zaten kimse takmaz seni burda." oluyor.

    evet bunu söyleyen bir sağlık çalışanı. bir hekim. üniversite sınavında yüksek puan alıp "zeki çocuk" olarak adlandırılan tiplerden.

    hekimlerin bile eczacılık mesleğine bakış açısı buyken yoldan geçen adamın eczacılığı diplomalı bakkallık olarak tanımlaması size şaşırtıcı geliyor mu? bana gelmiyor.

    eczacılık sadece serbest eczane açmak değildir. ilacın her alanında eczacıya ihtiyaç duyulur. kimi ilaç fabrikalarında, kimi arge laboratuvarlarında, kimi hastanede, kimi akedemisyen olarak, kimi eczanede çalışır. çalışma alanları farklı olsa da eczacıların hepsinin çok ayrıntılı, çok yoğun, çok kapsamlı bir eğitim aldığını kimse reddedemez. eczacı bunu size yansıtır ya da yansıtmaz orası ayrı mesele... gönül ister ki eczacıların büyük çoğunluğu laboratuvarlarda, endüstride çalışsın, tüm birikimlerimizi kullanabilsin, yeni ilaçlar sentezleyebilsin vs. ancak bu çok da mümkün değil. çünkü ülkemiz ara eleman ülkesi. bizde yeni şeyler üretmeye bütçe ayrılmaz, sadece taklit edilir. buna istinaden bu alanlarda çalışan eczacıların sayısı kısıtlıdır. ancak bu hiçbir şey üretemeyeceğiniz anlamına gelmez. azimli olan, hırslı olan bir eczacı şansın da desteğiyle çok güzel yerlere gelebilir önü açıktır.

    tercih yapan arkadaşlarım, size önerim eczacılık mesleğini seçmeden önce iyice araştırın. hangi dersler okutuluyor, nasıl bir eğitim veriliyor, bu eğitim size hitap ediyor mu? etmiyorsa çok mutsuz olursunuz bunu belirteyim.

    ve mutlaka ve mutlaka yeni yasayı okuyun, inceleyin. (özellikle eczane açmayı düşünenler), eczacılıkta uzmanlığı da araştırmayı unutmayın.

    umarım seçimlerinizde mutlu olursunuz.
  • eczacilik'a girenleri nerden geldim bu okula diye inlettiren ama sonunda ömür boyu rahatlik vaad eden,eczaci olamayanlarin bakkallik yapip sefa suruyosunuz vs. diye dalga gectigi aslinda icten ice gipta ettigi harika meslek.. (sıkıysa okuyup bitirin okulu siz de surun sefanizi kardesler:))
  • insanların hala " beş sene okuyacaksın, sonra oturup bakkal dükkanı mı açacaksın? " zihniyetinde düşündükleri meslek. hayır sanıyorlar, ilaçları başkaları yapıyor, eczacıların tek işi ise oturup onları satmak. kimse düşünmüyor ki, bu ilaçların üretim aşamasında kimler görev alıyor diye.
  • bence bi otomat geliştirilsin. doktordan alınan ilaçları içeren barkot yani reçete, o otomata okutturulsun ve ilaç otomattan gelsin. eczacılık fakültesinde okuyanlar da ilaç satmakla değil, yalnızca ilaç yapmak ve geliştirmekle sorumlu olsunlar. reçete ile satılmayan, özel olarak yapılması gereken ilaçları yapan eczacılar kendilerine bu işleri yapabilecekleri bi yer açsın. ama asla barkotla alınabilecek şeyleri satmasınlar, bu yasak olsun...
    diğer eczacılar da ilaç yapım tesislerinde çalışsınlar...
    otomatlar 24 saat açık ve her gün hizmette olsun. şehrin bir çok yerinde bulunsun. böylece nöbetçi eczane aramak gibi bir derdimiz de olmaz...
    aynı zamanda otomatlar reçetesiz satılabilen şeyleri de satsınlar. mesela özel yara bantları, ağrı kesiciler, vitaminler gibi...
  • sadece bilgisiz insanların diplomalı bakkallık olarak görebileceği meslektir(bu bilgisiz insanlara bazı eczacılar da dahil).5 sene okuyup, ciddi anlamda ilaç yapımı ve insan sağlığı hakkında bilgi edinilen fakültelerde okutulur. her eczacı eczane açmak zorunda olmadığı gibi, her eczane de raflar ve paketlerden ibaret değildir. eczacı halka en yakın sağlık görevlisidir ki bakkal diyenlerin çoğu da "eczacıanım benim buramda şu çıktı ne önerirsiniz ?" diye gidip eczacıya sorarlar. diploma kiralama olayı ise cidden mesleğini hak etmeyen insanların yapabileceği bir şey olmalıdır ki zira muvazaa cidden etik dışıdır ve bunu yapan eczacının mesleki itibarı kanımca beş paralık olmuştur, düşünülmemelidir bile.

    yarım doktor değil de tam eczacı olunması kuvvetle muhtemel daha iyi hissettirir insanı.

    edit:muazza değil muvazaa :)
  • bak dostum ben avukatım ve çok eczacının işini yaptım, anlarım bunların dertlerini.

    eczacıysan, istersen işin sağlıkçılık tarafından yürürsün istemezsen düz esnaf olursun. sana iki kapıyı da açar. fakat "eczacı esnaflığı" artık cidden çok zor. her gün değişen kurallar, zabıta bir yandan il sağlık bir yandan, yetmez gibi tarım bakanlığı çıkar bir de, abov... yetmez, sen hastaya ilacını verdim sanarsın, fakat meğersem o hasta o hasta değildir, nereden bileceksin ki sen bunu? ama devlet anlamaz, ağır cezada yargılanırsın. sahtecilik suçlamasıyla. artı bi de fahiş idari cezalar ödersin.

    devlet sana zorla yaptırdığı iskontoyu birden pat diye artırır, beş liraya aldığını sgk'ya üç liraya satman gerekir. uydurmuyorum, gerçekten olan şeyler bunlar.

    zaten artık her yere eczane de açılamayacak. istediğin yerde eczane açmak için 40 yıldır bu mesleği yapıyor olman gerekecek. olur da devir alayım dersen, dün 3 lira olan devir parası yarın 30bin olacak. kanun değişti ya, ondan. artık mevcut eczaneler tarifsiz değerli.

    belki de, eczane açacak parayı bulamadığın için muvazaaya razı olacaksın. bu işler zor.

    eczacı olmayın annem. dagny ablam dediydi dersiniz.
  • okuması eşşek gibi zor olan, az mezun veren, çıkanların ister kamuda çalışsın isterse de akademik kariyer yapsın en az yüzde doksanbeşinin eninde sonunda eczane adı verilen dükkanı açtığı, üstelik de yapabilecekleri en iyi şey eczane açmakken böyle bir şey için neden 4 sene manyak gibi ders çalıştıklarını bir kez olsun anlayamadıkları bir meslek şekli.

    "amca bundan zabah akşam tok karna alıcan"
    "doktor bey bir rpt vardı" (genelde kavgayla sonuçlanır)
    "sirdalud mr 2 taneee, sifloks şurup, mal fazlası kaça kaç bunun" gibi muhabbetleri vardır.
  • eczacılık seçmeyi düşünenler bunları dikkatlice okumalılar!

    eczacılığı seçmekteki amaç eczane açmaksa, artık çok zor. ilaç firmasında, devlette veya özel hastanede çalışmak isteyenlerin şansı ise her geçen gün daha da azalıyor.

    serbest eczacılıkta (eczane eczacılığı), geçtiğimiz sene yapılan yasa değişikliğiyle 3500 kişiye 1 eczane düşecek şekilde ilçe bazında nüfusa göre sınırlama getirildi. henüz yürürlüğe girmedi ama yönetmelik yayımlanınca onu da uygulamaya başlayacaklar.

    2012 ve öncesinde eczacılık fakültesine girenlerin 1 defaya mahsus sınırlamaya takılmadan istediği yerde eczane açma ve taşıma hakkı var. ancak 2013 ve sonrası girişlilerin böyle bir hakkı yok. ayrıca eczane açmak veya mesul müdürlük yapmak için 1 yıl zorunlu yardımcı eczacılık yapma şartı da getirildi.

    sınırlama bugün uygulanmaya başlansa istanbul'un 39 ilçesinin ancak birkaçında eczane açmak mümkün. ege bölgesinde, izmir'de vs. neredeyse eczane açmak mümkün değil. aslında türkiye'de çoğu ilçede açmak mümkün olmayacak. merkezi yerleri unutun bir kere.

    bunların yanı sıra eğer bir ilçede eczane açılabilecek yer varsa ve eczane kontenjanından fazla talep varsa eczacılar puanlamaya tabi tutulacak. o da şöyle hesaplanacak:

    yerleştirme puanı = (ilçede çalışılan yıl x ilçe katsayısı) x meslekte geçirilen yıl

    buna göre aynı katsayıdaki ilçelerden 3 yıl çalışanın puanı= 3x1x3= 9 olurken,

    20 yıl çalışanın puanı = 20x1x20= 400 olacak.

    arada müthiş bir uçurum var. eğer yasayı geriye dönük işletirlerse durum böyle olacak.

    ancak şu anda tbmm'nin gündeminde olan bir kanun değişikliğiyle yerleştirme puanı hesaplamasında aradaki "çarpım" ibaresinin "toplam" şeklinde değiştirilmesi söz konusu ve çok büyük bir ihtimalle değiştirilecek. (bkz: http://www2.tbmm.gov.tr/d24/1/1-0791.pdf madde 24)

    bu durumda yerleştirme puanı formülü şu şekilde olacak;

    yerleştirme puanı = (ilçede çalışılan yıl x ilçe katsayısı) + meslekte geçirilen yıl

    aynı katsayıdaki ilçelerden 3 yıl çalışanın puanı= (3x1)+3= 6 olurken,

    20 yıl çalışanın puanı = (20x1)+20= 40 olacak.

    yani sosyoekonomik gelişmişliği düşük (ilçe katsayısı yüksek) bir ilçede çalışıp puan arttırmak, daha sonra uygun pozisyonu olan bir ilçede eczane açmak daha mümkün hale gelecek.

    bu arada ilçe katsayısı ilçenin sosyoekonomik gelişmişlik endeksine göre verilecek katsayı. ör: istanbul'un beşiktaş ilçesi için 1,1 iken van'ın erciş ilçesi için 3,2 gibi.

    eczane açılabilecek ilçeler de sağlık bakanlığınca senede en az iki defa duyurulacak.

    en büyük olumsuzluk, eczanelerin nüfusa göre sayıca kısıtlanmasına rağmen şu anda 34 eczacılık fakültesi olması, 20 tanesinin 2012 yılında öğrenci almış olması, her sene 1500'e yakın mezun yetişmesi . son iki senede 11 tane eczacılık fakültesi kuruldu. 2004'te 11 tane eczacılık fakültesi olduğu düşünülürse diğer birçok meslekte olduğu gibi yaratılan enflasyon müthiş. ancak arada bir fark var ki, diğer benzer mesleklerle böyle bir sınırlama söz konusu değil.

    yeni açılan eczacılık fakültelerinin öğretim üyesi kadroları ve eczacılıkta çok önemli bir yeri olan laboratuvar imkanları da yetersiz.

    tüm bunları ve yaratılan eczacı enflasyonunu düşünürsek, yeni mezun olacak eczacılar ileride ancak eczacı teknisyenlerinin (kalfaların) yerini alacak gibi görünüyor.

    ona göre hesabı kitabı iyi yapmak lazım. eczacılık seçerken baştan hangi alana yöneleceğini bilip ona göre bir yol haritası çizmek lazım.

    yasa değişikliği: http://www.resmigazete.gov.tr/…12/05/20120531-3.htm

    edit: türk eczacıları bilrliği 17 temmuz 2013'te tüm türkiye'de ilçe bazında eczane açılabilecek yerleri taslak olarak yayımladı.
    http://www.teb.org.tr/…ler/hvf20130717141803nev.pdf
  • en çok bir olamadığımız için çektiğimiz,

    çoğuna ne yapsak da yaranamadığımız,

    şu günlerde nasıl etsem de rekabet kurumuna veya tüketici hakları mahkemelerine başvursam da bir şeyleri değiştirebilsem diye deli gibi araştırdığım mesleğim.

    tek başına bizim mesleğimizle ilgili sıkıntıların çözülmesini ummak hayalperestlik olur. sağlık sisteminin tamamı imf ve dünya bankasının istekleriyle şekilleniyor günden güne. hiç bir şey yapamasak da, hep ağlayan taraf gibi görünsek de; göze alıp neler olup bittiği konusunu dilimiz döndüğünce anlatmamız, cahil dediğimiz o halkı aydınlatmamız gerekli.

    belki de buradan başlamalı.
hesabın var mı? giriş yap