88 entry daha
  • yine konu dışında yine başka birini, yani her defasında başka bir çocuğu konu dışında bana saldırırken görmekten artık bir haz duyar oldum. hayır yani çok kötü butonuyla sürekli saldırılan biriyim, bunu anlıyorum yazacak hiçbir şeyleri yok bu çocukların, ama artık entirilere sıçradı bu salya sümük saldırıları. ben ki sadece aşina olduğum, kafa yorduğum bahislerde görünmeye çalışıyorum. beni eleştirebilme haddini kendinde duyan çoluk çocuğun "zira takip ettigim, okudugum bir adam da degildir, .." diye benim yazılarımdan haberdar olmadığını iddia edip, nasıl bir altta kalmışlıkla eklediği "yoksa yillar önce begenilmeyen entrylerini silip silip tekrar yazdigi icin tuhaf buldugum,.." notuyla yıllar öncesinde yapıp ettiklerimi (benim bile hatırlamadığım hahah, ayrıca c .s. dere de benim mezun olduğum lise üzerinden eleştirmişti, ironi yapmıştı. ;) ) hatırlayabilmesi hususunda afedersiniz ama "çoluk çocuklukla alakalı bu" demem bile yersizdir ya neyse, tekrar ediyorum bu konuda bilgi sahibi insanlar benim muhatabımdır onun dışında biliyorum ki, bu çocuk ve bu çocuk gibi konuyla alakası olmayanlar (itirafı şu cümledir: "kendi adima okumus oldugum bir yazar olmadigi icin ekstradan cevat sakir konusuna deginmeyecegim.") bu konuda rica ederim atıp tutmasınlar, yoksa böyle komik duruma düşerler, düşürürüm.

    geçelim konuya bakalım bu kadar kişi bana cevap yazdı, ancak hala konunun özüyle ilgili "hayır halikarnas balıkçısı'nın izinden gidenler, murat belge'nin dediği gibi mustafa kemal'in güneş dil teorisini rasyonalize etmeye çalışıyorlar, bakın bunlar da onu haklı çıkartıyor bıdı bıdı.." diyen biri çıkmadı ki tartışma olsun, biraz araştırdım sözlükten acaba kim bu konuda beni yerden yere vuracak diye, çünkü bu çok önemlidir, fikirlerim yerden yere vurulmalı ki, ben de yükselebileyim, hatalarımı düzeltip, tıpkı c. s. dere'nin üslubumla alakalı eleştirilerini düzeltmem ve akabinde onun eleştirilerinin havada kalması ve ardından onun da kendi üslubuna çeki düzen vermesiyle, konunun özüne belki diyalogumuz açısından yaklaşamasak da, en azından bazı yamukluklarımızı düzeltmemiz mevzubahis olmuştur, diyebilirim. bakınız efendiler, bu tartışma ciddi bir tartışma, artık bu konuda fikri olanlar yazsın, bilgi sahibi olanlar yazılarını konuştursun, fikirlerim yerden yere vurulsun hiç mühim değil, ben zaten amacıma ulaştım, konuyu sıcak tuttum, belki sadece tozlu raflarda kalacak bir tartışmayı neredeyse 20 gündür sıcak tuttum, akadmeide birçok saygıdeğer hocayla birebir, öyle röportaj, yazışma vs değil, bazılarından bu konuda yazı yazma sözü alacak derecede görüştüm, bakın hala konu sıcak, her ne kadar konu hakkında bilgi sahibi olmayan çaresiz çocuklar araya girip çıksalar da, konu yer yer benim de kabul ettiğim gibi, bilginin zorla sokulamayacağı kafalara demagoji yöntemiyle dış yüzeyine ancak sıvanabilme metoduyla sunulmak istenen, diri tutulmuştur, memnunum bundan ama belirttiğim gibi; özle ilgili fikir sunan olmadı benden başka.

    bakınız efendiler, yukarıda da dediğim gibi biraz araştırdım, bu konularda kim bana konu dışında saldırma yöntemini bırakıp, öze döner de layığıyla bir tartışma yaşanır diye taradım. cheja 'yı buldum (maalesef sosyomat'ta bu konuda görüşlerini bildirmiş o da, kendisini uyardım, mesaj yoluyla ulaştım), astro 'yu buldum (mitosların uygarlaşma ve insanlaşma süreci başlığında bana karşı bir fikir sunmuştu.), 3661 var mesela onun da çok keskin bir dili ve bilgi birikimi olduğunu hatırlıyorum aylar öncesinden, veya aristonikos var furkan akderin hususunda çarpıştığımız. yahu bir ses edin, bu konularda bilgi birikimi olan, ve çoğu konuda benim bilmediğim konularda bile yol göstericiliklerine saygı duyacağım insanlarsınız, oturalım tartışalım, murat belge 'nin konuyu çok kötü ele aldığından, hb'nin düşün makalelerinde ve eserlerindeki fikirlerinin eğer eleştirileceklerse, roman kahramanlarından yola çıkılarak bunun yapılamayacağından söz edin. kendinizi ortaya koyun.

    yahu bu konuda karşıt fikir söyleyen olmayacak mı, hala ve hala beni abuk sabuk şeylere cevap verirken mi görmek istiyorsunuz, burada gerçekten ilmi bir tartışma yapabiliriz, cidden bunu yapabiliriz, benim murat belge/@jimi the kewl tüm entirilerime bakın, bir dünya şeyden bahsetmişim, yahu bunları boş yere mi anlatıyorum ben, biri çıkıp da şunu demedi yahu; "be kardeşim sen murat belge 'ye laf koyuyorsun ama baksana adam orada aslında hb'nin tezlerinin özünün pek de yanlış olmadığından bahsediyor.".. bunu diyen çıkmadı. zira bunu bekledim ilk günden beri, çünkü bu söylenseydi bana benim karşı cevaplarım hazırdı. neyse bari bu entirimde o sözü kimse söylemedi, ben söylenmiş varsayayım ve cevablayayım:

    murat belge şöyle diyor: "şimdi bu anadolu, ortadoğu, yakın doğu, buralarda yetişmiş, serpilmiş inançlar, medeniyetler, mitolojiler vs içinde 'biz aslında bunların yoğurduğu insanlar olmalıyız' bilinci vardı. bu bence çok yanlış bir tez de değil. " ancak şöyle de ekliyor bay belge: "ama bu öncüllerden yola çıkıp atatürk'ün tamamen akıl dışı, bilim dışı olan güneş dil teorisi, uygarlıklar, oklar, orta asya gibi teorilerini sanki olabilecek rasyonel bir temele oturtmak gibi bir iş yapıyorlar." (kaynak: nokta dergisi, aynı sayı; artık hala "jimi kaynak vermiyor" diyen çıkarsa artık ben ne diyeyim bilmiyorum.. )

    şimdi bakınız ben murat belge 'nin bu sözünün ne kadar da gerçeği yansıtmadığını ispat ettim sizlere. hem de 5.6. kaynaktan sözlerle, şurdan burdan arak ifadelerle değil, bizzat halikarnas balıkçısı 'nın kendi sözlerinden yola çıakrak bunu kanıtladım, bakın ne diyor üstadım:

    ""biz bir yandan batı kültürünü benimsemiye kalkışırız. batı ise klâsik kültürünü benimser ve kendisini o a-sıldan bilir. fakat biz, vaktiyle anadolu'da yaşamış olan ecdadımızın yarattığı o kültürü yadırgar ve yabancısarız. dudaktan olarak batılılaşmaktan söz ederiz. ne var ki, anadolu'daki eski kültürün sözü geçtikçe. «adam sen de! yunan kültürü!» dîye omuz sîlker ve konuyu baştan savarız. buna sebep, batının kendisini sütbesüt klâsik aslından, bizi ise barbar aslından asyatik sayması, bizim de batının bu kanaatına içten içe katılmarnızdır. evet, bu noktayı ağzımızla ikrar etmiyor, fakat kalbimizle tasdik ediyoruz. zaten, böyle olmasa, batıyı taklit etmemize lüzum kalmazdı. bu duyguya bir tepki ve bu hale bir protesto olarak, her şeyin türk olduğunu isbata, teselli kabilinden de, kazanmış olduğumuz eski muzafferiyetlerle övünmiye kalkışıyoruz. hindistan'da bir ingiliz, eski pantolonunu ve yeni pantolonu için kumaşı, tutup bir hint'li terziye götürerek, ona eski pantolonunun aynısını yapmasam tembih etmiş. terzi, yeni pantolonu dikince, eskisiyle beraber ingiliz'e götürmüş. ingiliz, iki pantolonu birbirinden ayırdedememiş. çünkü birindeki leke ve yırtıklar, ötekinde de aynen ve aynı yerde varmış. îşte taklit böyle olmamalı! biz batıdan elektrik lambasını, buzdolabını, şehir planını alınca, artık batılı ve modern olduk sanıyoruz. halbuki batılı zihniyet, o ampulden daha iyisini ve daha ilerisini yapmıya savaşan zihniyettir. bu ilerleyiş dolayısiyle batıdan harfiyen aldıklarımızda pek geç kalıyoruz. mesela, şimendifer yapmiya kalkıştık; biz onu yapıncaya kadar, şimendiferin modası geçmiş bulundu; ve batı şose, kamyon ve otobüsü icat etti; yani biz bir pantolonu taklit ederken, batılı yeni bir pantolon yaptı. yıllarca sonra ikmal edilecek şehir planları da, bittabi aynı akıbete uğrayacak. daha iyisini ve ilerisini yapma isteğinin, yani yaratıcı atılışın kökünde tecessüs ve merak duygusu vardır. bu duygu, hiçbir pratik neticeyi gaye edinmez. yalnız öğrenmek ister ve araştırır. pratik netice keşiften çok sonra gelir. taklit etmemiz lâzım gelen bir şey varsa, o da, bu araştırma gücüdür, ve bu araştırma gücüdür ki — bittabi her sahada—bilhassa bu bizim anadolu'muzun eski kültürünün gerçeğini meydana çıkarma işini başararak, ilerleyişi köstekleyen birçok kompleksleri ortadan kaldırır. biz bu diyarın gerçek vârisleriyiz, dedik. fakat, bu mirasımızı, şimdiye kadar dört bucağa pek mirasyedicesine saçtık. osmanlı devleti sırasında, dünyanın yedi hârikasının, yedisi de osmanlı toprakları içinde idi. o mirasın, elle tutulur sanat kalıntıları, babalarının mallarıymış gibi, şimdi, batının çeşitli müzelerindedir. o «ne olacak? gâvur putu! yabancı şeyler.» dedik. o eski mimarlık ve heykeltraşlık anıtlarından çok daha önemli olarak, onlardan kalma bir de kültür serveti vardır. onu da, bizim başımıza kondurmadan «adam sen de! vazgeç! asklepios, aftospiyos, kıtıpiyoz yunan kültürü» diye, batılıların başlarına savurmuş bulunuyoruz. şimdi biz, şapka diye, onların külahlarını taklide çalışıyoruz."

    "eski muzafferiyetlerle —yâni arkaya bakarak— iftihara gelince, bir milletin tarihindeki muzafferiyetlerle iftihar etmesi kadar tabiî bir şey olamaz (kazanılmış yüzlerce zafer dolayısiyle başka milletlere kıyasla, daha bol iftihar vesilesi elimizde de var). yalnız bütün bakışlar ve bilhassa gayretler, tamamiyle arkaya dönmüş olmasın! bu vaziyet, bu takdirde pek gayri tabiî olur."

    ..

    "günlük edebiyatta, sürüm sağlamak amaciyle geçmiş tarihî olayların kahramanlarına— gerçekte hiç de böyle olmadıkları halde— bir kabadayılık, hattâ bir hoyratlık ve hunharlık atfedilir. meselâ, üstün stratejisi ve zekâsiyle ün salmış birisi de olsa, ondan: «koç boynuzu bıyıklarını burup burup— ha hayt! kuman evlâtlarım! — diye bir nâra saldı ve koca palasını sıyırdı» şeklinde bahsedilir. bu makule külhanbeyimsi hareketlerle —manialar olmasaydı— müsamahası dolayısiyle isviçre gibi bir siyasi teşekkülü yaratmıya namzet olan bir osmanlı devleti değil, fakat alelade bir çadır bile kurulamaz. bazı basının sırf paraca kazanç kaygusuyla yaptığı bu iş, biraz da fransız'ların kaz karaciğerlerinden bol bol «foie gras» (kaz karaciğeri ezmesi) elde etmek için, kazları hasta ederek, karaciğerlerinin büyümesine sebep olmalarına ve bu münasebetle gövdeye atacak karaciğer ezmesi tedarik etmelerine benzer."

    ..

    "avrupa'lıların isa'dan iki bin yıl önce bir medeniyet veya kültür yaratmış olmaları imkânsızdı. çünkü onlar, ancak rönesans devrinde uyanabildiler; ve bu uyanışları da kuzeyden değil, güneyden geldi. oraya da doğudan geçmişti. akhileus'un hamburg'dan, artemis'in de paris'ten geldiğini iddia etmek, apollon'un alpoğlan'dan, artemis'in de erdoğmuş'tan gelme olduklarını ileri süren bâzı aşırı türkçüleri bile yaya bırakır. birleşmiş milletler, insanoğlunun tarafsız bir tarihini yazdıracakmış —pek güç ya— bu işi başarabilirse, ne mutlu ona!" (halikarnas balıkçısı, anadolu tanrıları)
    gizli bkz. verdiğim ifadeyi tekrar okuyunuz efendim. gerçek halikarnas balıkçısı budur, murat belge, hb'nin romanlarından yola çıkarak, onun düşün yazılarında üzerinde durduğu felsefeyi eleştiriyor. hatta kemalizmi rasyonalleştirmeye çalışmakla suçluyor onları. (hb'den yola çıkan diğer yazarları. zira murat belge 'ye göre rasyonalleştirme çabası içinde en az bulunan hb'dir.: "bununla belki en az ilgisi olan cevat şakir, bu genel alanda ilk konuşan olduğu için işin içinde." [a.g.e.])

    devam edeceğim ama önce bir uyarı, bilgi sahibi olmayanlar yerine, logos'u olanlar acele etsinler. ayrıca bana saldırmakla klavyenizi aşındırmayın, fikirlerimle uğraşın.

    not: zamanın ötesine yerleştirildi bu entiri kimbilir kiim tarafındaan ;) anlaşılmadı mı sanıyorsun?
909 entry daha
hesabın var mı? giriş yap