49 entry daha
  • ne zaman zor bir şey yaşasam ya da şahit olmayı asla istemediğim bir şeye şahit olsam. o konu hakkında konuşmadan evvel kabuğuma çekilir, katatonik bir şekilde üç beş gün geçirir, hazmettiğime kanaat getirdiğimde de dert yanmak için birilerine gider, içimi dökerim..

    şimdi şu entryi yazabilmek için de iki üç gündür bekliyordum ben.. ama biraz önceki cümlede söylediğim gibi "hazmedebileceğim" bir şey değil bahsedeceğim. unutabileceğim bir şey hiç hiç değil.

    insan kör olmayı ister mi hiç ? ben istedim.. ha , istememe de gerek yoktu aslında.. videoyu açınca kendiliğimden nasıl kör oluvermedim bilmiyorum..

    dönem dönem belirli şeylere dadanırım. şu sıralar da türk filmlerinin müziklerini indiriyorum ben.. tipik kotalı adsl müşterisi modunda, ay sonu yaklaşıyor, ben daha kotayı dolduramadım hadi bir şeyler indireyim diye, o programdan bu programa koşuyordum.. şarkı türkü ararken bir de "türk filmi" diye arama yapayım bakayım ne video çıkacak dedim.

    -allah rahmet eylesin- kemal sunal'ın filmlerinin en komik anlarını falan kolaj yaptıkları bir şey buldum, indirdim, izledim.. pek hoşuma gitti, sonra "adile naşit ve kuzucukları" diye bir şey gördüm. gözümde o yumuk yanaklarıyla adile naşit'in "kuzucuklarımm" deyişi canlandı , nostalji moduna girip bir indireyim dedim..

    velhasıl download bitti.
    açtım.

    olur da biri bir anket yapar, beni çevirip "hayatınızda unutamayacağınız üç an nedir" falan gibi bir şey sorarsa ; tereddütsüz üç an için de o videoyu açtığım dakikayı söyleyeceğim.

    "çocuk pornosu" diye duyardım hep. hani duymayan mı var zaten? televizyonda, gazetede, ya da kulaktan kulağa yayılan "vay bilmemkim de sapıkmış evinde böyle filmler varmış" dedikodularında...

    işte ne zaman "çocuk pornosu" lafını duysam, "normal" sınıfına sokulabilecek "her insan"ın midesinde başlayan o tuhaf bulantı, o garip iç sızısı bende de olurdu....ama o gün, yanlışlıkla indirdiğim o lanet olası videoyu açtığım gün, kırk gün kırk gece oturup düşünsem, beynimin en hastalıklı, en tehlikeli, en ücra yerlerini çalıştırıp hayal edebileceğim en sapık şeyleri düşünsem dahi ; "asla" gözümde canlandıramayacağım şeyleri gördüm.

    gördüm dediysem oturup izlemedim elbette.. sudan çıkmış balığa döndüğüm ve şoktan çıkıp kapatma butonunu aradığım o dört beş saniye, sanırım hayatım boyunca görüp görebileceğim en iğrenç zaman dilimiydi.

    çocuk pornosu diyoruz ya... çocuk deyince ne geliyor aklınıza? 8 yaş mı? 10 mu? 12 mi?
    ben 10 - 12 yaşında daha çocukluğa bile yeni adım atmış melekleri düşünürdüm hep...

    şimdi ben o filmde emzikli bir bebek gördüm desem inanır mısınız bana?
    üç gündür adam gibi uyuyamıyorum, her gördüğüm rüyada o bebeği arıyorum desem ?
    hamile kalıp ailemi genişletme hayalleri kurduğum bir dönemimde ; "nasıl bir dünyaya bebek doğurmayı düşünüyorsun ki" diye kendimi sorguladığımı söylesem ?

    tanımsız bir entry oldu şu noktaya kadar.. ama yazabileceğim bir tanım yok ki kafamda.

    seks değil bu.
    dürtü değil.
    fantazi değil.
    arzu değil.
    şehvet değil.

    çok çok çok ağır bir hastalıktı gördüğüm şey... mide bulandırıcı, insanı insan olmaktan utandıran, lanet ettiren,gece gündüz küfür ettiren bir hastalık..

    çeken de, izleyen de, izleten de, paylaşan da, indiren de.. hepsininki de iflah olmaz bir hastalık..

    kadını yatağa bağlayıp ilişkiye girenden tutun da, eşcinsellere kadar; grup seks yapanına, sevişirken küfür edenine, partnerinin canını acıtana kadar, hatta hatta köyde eşeği sıkıştırıp onunla ilişkiye giren adamlara kadar, her türlü tuhaflığı her türlü sapkınlığı bir yere kadar anlayabilirim..
    makul bulamam belki, ama hani beynim "bu tuhaf, bu da kötü bir şey" diye sınıflandırabilir bunları bir şekilde..

    ama bu...

    bir çocukla, -ki çocuk bile değil- bir bebekle ilişkiye girmeye çalışmak , ondan tahrik olmak, tahrik olanı izleyip tatmin olmak, "adile naşit ve kuzucukları" gibi bir isimle internette paylaşıma açmak... bunlar normal bir beynin anlayabileceği şeyler değil.

    canım anneannem durur durur da söyler, "dünya bizim doğduğumuz dünya değil artık, bambaşka bir yer oldu" diye..
    öyle olmuş hakikaten..

    dünyanın çivisinin çıktığını o beş saniyeyi izlemeden anlayamamış mıydın, çocuk pornosunun varlığından zaten haberdar değil miydin diyenlere de şunu söylemek isterim;

    biliyordum elbette.. korkunç olduğunu tahmin ediyordum o beş saniyeyi izlemeden önce de..ama bire bir tecrübe etmeden boyutlarını anlamak mümkün değilmiş. ve bu, hiç bir insan evladının tek bir saniyesine dahi şahit olmaması gereken bir şeymiş...

    şu hayatta bir takım şeylerin karşılığı yok.. bedeli ödenemeyecek, cezası çekilemeyecek suçlar var.
    işte bana göre bu da öyle bir şey..
    "sallandıracaksın hepsini taksim'de" geyiğine girmek istemiyorum ama hani gerçekten sallandırmalı bunları bir yerlerde...

    izlediğim o beş saniyeyle benim ömrümden beş seneyi yiyenler, sapkınlıklarına alet ettikleri o çocukların ömürlerinden neler yiyorlar düşünsenize?

    ya da..

    geriye bir ömür bile kalıyor mudur ki o çocuklara üzerinden seneler yenecek?
262 entry daha
hesabın var mı? giriş yap