65 entry daha
  • national geographic belgeseli tadında hoş, okunası kitap.

    edit: 22 eylül 2020

    ilerledikçe canımı daha çok sıkmaya başladı. bunu kitabın sıkıcılığından dolayı değil gerçekleri yüzüme çarpmasından dolayı söylüyorum. misal, tarım devrimiyle alakalı tespitlerini gündelik hayatımıza bağladığı kısımda verdiği mektup ve mail örneği gerçekten çok çarpıcı. diyor ki kitap, bakın eskiden insanlara ayda 3 posta gelirdi, bunu hızlandırmak ve daha kolay, herkes tarafından kolay ulaşılabilir bir hale getirmek istedik. peki ne oldu? artık günde belki 100 mail alıyoruz ve bunların her birine o gün içerisinde cevap vermemiz gerekiyor. aslında basit görünen bir sorunu çözmeye çalışırken sadece kendimize daha fazla sorun çıkarttık. cem yılmaz’dan aynı örneği dinlediğimizde güldürüyor fakat bunun hayatımızı ne kadar derinden etkilediğini düşününce, kendimi kötü hissetmeye başladım.

    insanoğlu olarak hayatı bu kadar hızlı yaşamak üzere evrilmemişiz. tüm sıkıntılarımızın ve sorunlarımızın arkasında yatan ‘can sıkıntısı’ dediğimiz gerçekliğin temelinde yatan neden bence bu. bugün, şu dakikada çok hızlı yaşıyoruz, benim bu girdiyi düzenlemem ve bir başkasının bunu okuması arasında geçen süre minimal. fakat bu bize ne katıyor? tek yaptığı, yazdıklarımı önemsizleştirmek.

    neden?

    fikirlerimi herkesin her dakika yazdığı alelade bir yerde beyan ettiğim için insanların algısı da buna göre şekilleniyor. çünkü, okuyabilecekleri binlerce başka fikir var ve bunlara ulaşmak için sarfedilmesi gereken efor minumum. ve bu sadece şu anda okuduğunuz bu girdiye has değil. her dakika, her şey çok hızlı ve bizler daha da hızlı olabilmesi için her dakika uğraşıyoruz.

    neden?

    tek bir sebebi var; genetik.
    daha fazla yere gidip, daha fazla çoğalıp, daha fazla yayılabilmek istiyoruz ve daha da korkuncu bunu bilinçsiz bir kolektif bilinçle yapıyoruz. inanılmaz.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap