6 entry daha
  • asıl adı sebuh simonyan olan âmâ kemânî ve bestekâr.

    abdurrahman şeref bey, vakit gazetesinde neşrettiği bir makalede kemânî sebuh hakkında şunları yazmaktadır:

    “kemânî sebuh, unkapanı’nda bir gazinoda çalardı. âmâ idi. bir ucundan tutulması mukteza-i sanat olan yayı avuçlar ve kemanın üç parmakla teline sürttükçe dana gibi bağırtır idi. tavrını ve suzişli nağmelerini(1) taklit eden hâlâ gelmemiştir. esnâ-yı fasılda kemandan bir tel kopsa gözlülerden daha çabuk onu tecdit ederdi.

    sonradan muzikai hümayun’dan çırağ edilmiş ve ıhlamur civarında sultan abdülaziz tarafından ihsan olunan hanesinde dua-i devletle meşgul olarak itmam-ı hayat eylemiştir. mumaileyh ile yenikapı taraflarında çalan kemânî ağa, tabirimiz ile âşık idiler. güzel bir nağme karşısında sebuh tebessüm eder, başını iki tarafa sallar, yerinden hoplar, ağa ise hüngür hüngür ağlardı.”

    maaşına üç yüz kuruşun zam edilmesine dair sadarete gönderilen irade-i seniyyede 1285* tarihi bulunduğuna göre, kemânî sebuh’un 1285 (1868) yılında berhayat bulunduğu anlaşılıyor.”

    (1): dana gibi bağırtılan kemandan sûzişli nağmelerin çıkmasını yazmak doğrusu acayip.

    kaynak: ibn’ül-emin mahmut kemal inal - hoş sadâ

    naçizane düşüncem, kemanın dana gibi bağırtılmasından kasıt kemanın sesinin gürlüğüdür.
hesabın var mı? giriş yap