211 entry daha
  • annemi kaybetmeden bir gün öncesiydi. sabah sekizden akşam ona kadar yoğun bakım kapısında beklemiş, sonra hem aynı hastanede çalışan hem de babası da aynı hastanede yatan arkadaşımla beraber ona gittik, tekli koltuklarda oturup bira içerken konu bu filme geldi, eternity theme'i dinledik art arda iki üç kere. sonra çekyata yatağımı serdi, o da odasına gidip uyudu.
    sabaha karşı telefonum çaldı. aramayı görür görmez ona sadece ekranı ve arayanın ismini gösterdim, bu aramanın anlamını biliyorduk ikimiz de, ışık hızıyla hastaneye gittik.
    yarın oldu ve öldü annem. on gün sonra da arkadaşımın babası.
    her gün korka korka yatardım o bekleyiş zamanları, saatler korkunç hızlı ve korkunç yavaş geçerdi. bir yandan şu günü de stabil atlatalım diye dua eder, mucize bekleyip saniyeleri sayar, diğer yandan da içten içe sona yaklaştığımızı hissedip keşke zaman biraz daha yavaş geçse diye yakarırdım içimden, dualarım karman çormandı.
    annemi memleketimize götüren cenaze arabasını takip ederken bunları düşündüm, sonra tekrar filmi...
    " -yarın ne kadar sürer?
    +sonsuzluk ve bir gün kadar. "

    minik çiçeğim'e.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap