4 entry daha
  • 1580'lerde bir ingiliz kasabasında mütevazı bir meyhanede, bir grup adam, hükümdarları kraliçe l. elizabeth'e suikast düzenlemek için bir araya geldi. operasyonun başı olan anthony babington, ingiliz tahtının alternatif varisi olan, 20 yıldır kale zindanında hapis tutulan mary of scotland'ı kurtararak ona taç giydirmeyi planlıyorlardı. planı mary'ye şifreli gizli bir not hazırlayarak açıkladı ve bunu bir bira sevkiyatıyla gizlice gönderdi. ancak mary'nin notunun kurye kılığına girmiş ajan tarafından açıldığını ve sonra yeniden mühürlendiğini bilmiyordu. mary cevap yazdığında, ajan komployu ortaya çıkardı ve hem o hem de babington idam edildi.

    nsa gözetiminden çok önce, kraliçe elizabeth'in mektupları ele geçiren, kodları kıran ve tacı gizlice korumak için olası muhalifleri yakalayan bir ajan ağı olan kendi "gözcüleri" vardı. kraliçenin casus ağı, birleşik krallıktaki orijinal gözetim devletini oluşturdu ve bunu iyi bir nedenle başlattı.

    l. elizabeth hükümet değişikliğine hoşgörü göstermeyen birçok ingiliz vatandaşının bulunduğu bir dönemde tahta çıktı. britanya din açısından bölünmüştü; o protestan iken, alternatif bir hükümet sıralamasında tahtı hak ettiğine inanılan mary katolikti. birçok ingiliz vatandaşı hükümet değişikliğinden memnun değildi ve ingiltere katolik uluslarla çevriliydi. mary'nin tahtını geri getirme komplosu, l. elizabeth'in güvenliğine karşı dikkatli olmasının birçok nedeninden sadece biriydi ve bu konuda risk almadı. güvenliğini kadere bırakmak yerine, yüzyıllarca süren bir ingiliz casusluğu geleneğinin habercisi olan bir ulusal güvenlik çabası başlattı.

    gözcüler sadece elizabeth'in gözleri ve kulakları değildi; bazıları onun en güvenilir danışmanları arasındaydı. elizabeth'in en ünlü casuslarından biri olan john dee, ingiltere’nin ispanyol imparatorluğu ile savaşı sırasında ispanyol sarayı hakkında dikkatli bir şekilde raporlar sundu. richard deacon, john dee'nin biyografisinde, dee'nin ''ispanyol armadası'nı dağıtıp yok edecek olan fırtınaların doğasını doğru bir şekilde belirlemek için bir balmumu pentagramı kullandığını" ve bu sayede ingilizlerin ispanyollara saldırmaktan vazgeçip fırtınanın işi halletmesini beklemelerini sağladığını açıklamıştır.

    dee'nin kraliçe için bir simyacı, büyücü olarak hizmet etmiş olması bu başarısının sadece fırtınayı tahmin etmekle sınırlı olmadığına dair dedikodulara yol açtı. bazıları dee’nin sihirle fırtınayı yarattığını iddia etti. yurtdışında casusluk yaparken dee, elizabeth'e yazdığı her özel mektubu daha sonra james bond'un yazarı lan fleming tarafından ödünç alınan "007" amblemiyle imzaladı.

    ancak giriş seviyesi bir gözcü olmak için sihirbaz olmanıza gerek yoktu. stephen alford’un "the watchers: a secret history of the reign of elizabeth l" adlı kitabına göre, "çok az kural vardı ve gönüllülerin denetimleri yoktu bu nedenle bazı casuslar ve muhbirler son derece etkiliyken, diğerleri açgözlülük, kin veya özel intikam nedeniyle casusluk yaparak ihmalkar ve tehlikeyliydiler. istihbarat birimlerine kabul edilenler, çevre ülkelerde heyecan verici maceralara atılarak kraliçenin artan düşmanlar listesi hakkında siyasi ve askeri durum hakkında bilgi topladılar.

    casus olmak sadece bir macera değildi. alford, bazıları için sıradan bir casus olmanın "sadece bir iş olduğunu ve pek de göz alıcı olmadığını" belirtti. birçoğu şehirlerde ve kasabalarda dolaşmak, dinlemek, üsse rapor vermek gibi rutin işlere atanmıştı. ancak sokaktaki gözcülerden biri, babington'ın iskoç mary'yi geri getirme komplosunu keşfeden kişiydi, bu yüzden sıradan bir sokak casusu olarak bile sabırsızlıkla beklenecek anlar vardı.

    bazıları, ingilizlerin tanrı'nın seçilmiş halkı olduğunu düşünenler için casusluğu dini bir görev olarak gördü. bu casuslar için görev ödüllendiriciydi. sokak seviyesindeki gözcüler irlanda'dan isyancılar (veya rakip casuslar) bulamadığında, birçoğu zamanlarını katolik rahipleri yakalamak için harcadı; bir cizvit rahip, casuslar için "o kadar çok dikkatlilerdi ki hemen hemen her saat başında birinin, ya şüphede ya da onlara karşı açıkça direniş ve yeni protestan inancına karşı gelmekle suçlanarak yakalandığını" iddia etti

    elizabeth'e tabi olanlar gözetimden muaf değildi; siyasi bağlar ve din sıklıkla birbirinden o kadar ayrılmazdı ki bir dine bağlı kalmak diğerine göre ihanet olarak kabul ediliyordu.

    casus ustası sir francis walsingham, avrupa'nın çoğu ülkesinde istasyonları içeren karmaşık bir sistemi yönetti ve kraliçe için casusları ve özel ajanları işe aldı. görsel genellikle sadık ve acımasız olarak tanımlanan walsingham, personelinin bir kısmına, londra kulesi'nin soğuk odalarındaki komploları ve diğer komplocuları ortaya çıkarmak için yakalanan, isteksiz muhbirlerine işkence yapma talimatı verdi. mary ve katolik kilisesi'ne sadık olanlar, suikast girişimlerini veya saldırıları önlemek amacıyla sorgu için hedef alınan yaygın bir gruptu.

    bazı ajanlar mahkûmları "little ease" adı verilen ve içinde yatacak ya da oturacak yer olmayan bir zindana yerleştiriyor veya onları "çöpçünün kızı" adlı verilen demir bir aletle morarıp kanamaya kadar cenin durumuna getiriyordu. kuledeki en popüler işkence yöntemi, kurbanın vücudunu yırtılana kadar geren askıydı. alford, esnemeler arasında molalara izin veren kontrol kilidi nedeniyle, "mahkumun sürekli bir acı yaşarken sorgulanabileceğini" kitabında yer vermiş ve sorgulamanın sonucuna bağlı olarak, yaşayanlar ise daha sonra vatana ihanetten bağırsakları çıkarılıp çizildiğini ve dörde bölündüğünü eklemiştir.

    walsingham ayrıca, tek işi mesajları ele geçirmek, kopyalamak ve kodunu çözmek olan uzmanları işe aldı ve bunların çoğu ikame şifreleri kullandı. bu casuslar, walsingham'ın iç sekreterlik ekibinin yüksek eğitimli bir kesimiydi ve alford'a göre, iş latince ve tüm büyük avrupa dillerini derinlemesine anlamayı gerektiriyordu.
    elizabeth dönemi casusları, kriptografinin mucidi olan 9. yüzyıl arap bilgini kindi'nin yöntemlerini kullanarak, bu şifreleri harf sıklığına bakarak çözüyorlardı. casuslar, şifreleri çözebilecek herhangi birini kandırmak için kendi şifrelerine yanıltıcı semboller yerleştirdiler.

    sonuç olarak gözcüler işlerini iyi yapmışlardı. kraliçe l. elizabeth, 1603'teki ölümüne kadar geçen tüm bu süre boyunca dünyanın dört bir yanına yayılmış, karanlık sokaklarda pusuda kurye gibi kimliğine bürünen, her zaman dinleyen gizli hizmetçi ekipleriyle imparatorluğunu yönetti. kraliçe elizabeth'in gizli servisinden öğrenilecek bir şey var; eğer ihanet planlıyorsanız, kiminle konuştuğunuza dikkat edin. asla bilemezsiniz herkes casus olabilir.
hesabın var mı? giriş yap