423 entry daha
  • "...günün birinde yahya kemal'i alıp bektaşi tekkesine götürecektim...hiç unutmam; bir "nevruz" günüydü...müritler ve muhipler arasında pek kibar ve zarif kimselerle, işçi ve esnaf takımından birtakım insanlar da bulunurdu... yahya kemal, kendini böyle bir topluluğun içinde bulunca hayli şaşırmış ve irkilmişti... işin en ağırı, bir koyun postu üstünde diz çöküp oturmak zorunda kaldığı vakit yüzü öylesine ekşimişti ki... on yıldan beri diz çökmesini, hatta belki bağdaş kurmasını unutmuş bu quartier latin adamının yanıbaşımda, oflaya puflaya, kah sağa kah sola eğilerek kıvranışları da bana ayrıca azap vermekte idi. hele, baba, "nevruzziye"sini okuyup sıra herkesin birbiriyle sarılıp kucaklaşmalarına ve tarikat erkanına göre omuz başlarından öpmelerine gelince yahya kemal, artık, kendini tutamaz olmuştu...törenin sonunda, biraz soluk almak için tekkenin bahçesine çıkınca, yahya kemal telaşlı ve endişeli bir sesle sordu: "yakup'çuğum, bütün bir geceyi burada nasıl geçireceğiz? bu bizanslı kadın yüzleri, bu yeniçeri döküntüsü adamların pos bıyıkları karşısında?"

    (yakup kadri karaosmanoğlu-gençlik ve edebiyat hatıraları)

    "yakup kadri, "kuru kalabalık" dediği insanlar tekkeyi terkedip, kendi sınıflarından insanlar ve özellikle kadınlar geldikten sonra, musiki faslının başlamasıyla yahya kemal'in yavaş yavaş ortamdan hoşlanmaya başladığını yazacaktır. hatta bir gönül hikayesi, şairin bazen yakup kadri olmaksızın tekkeye devamını da sağlayacaktır."

    (tüm alıntılar ahmet çiğdem'in "milli mesele olarak din" başlıklı yazısından, "şerif mardin'e armağan" başlıklı kitap içerisinde)
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap