philip larkin
-
gecen yuzyilin shakespeare'si desek yeridir. daha dogrusu britanya'nin zebercet'i demek lazim. hatunsuz, parasiz, umutsuz, geleceksiz bir yazardir. siirden once roman yazmistir, sonra siire kaymistir. iyi de etmistir. kinglsey amis'in ve ted hughes'in siki dostudur. ayrica cok da veciz bir laf etmistir zamaninda. demistir ki, "olmak istediginiz hicbirsey olamadiginizda ve olmamak istediginiz herseyi olmamayi basardiginizda, yaptiginiz sey kutuphaneciliktir."
yuksek pencereler
sokakta genc bir cift gordum mu,
tahmin edip oglanın kızı siktigini
ve hap, diyafram turu bir sey kullandıgını kızın da,
anlarim bunun o cennet oldugunu
yaslı olan herkesin hayat boyu dusunu kurdugu:
tum bag ve toreler itilmis bir yana
modası gecmis bir bicerdover gibi
ve herkes oturmus o uzun kaydıraga,
kayıyor mutluluga doğru. acaba görenler beni de
demisler midir kırk yıl önce bundan:
"hayat diye buna denir iste!
ne tanrı var artık, ne terlemek korkudan
cehennemi filan dusunup, ne gerek saklamaya
kendisinin nasıl gorundugunu rahipten:
bunun kusagı oturup o uzun kaydıraga
kayıp gidecekler kuslar gibi?" ve geliyor hemen
sozcukler yerine goruntusu yuksek pencerelerin:
camlar gunesi kavrayan
ve onların ardındaki hava, mavi, derin
hicbir sey barındırmayan, hicbir yerde olmayan ve sonu
bulunmayan.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap