50 entry daha
  • çıkarım* olup olmadığı oldukça tartışmalı descartes buluşu. modern düşüncenin anahtarı olarak kabul edilen ve her türlü özne felsefesinin yapı taşı olan kartezyen motto.

    şimdi hintikka gibi bir analitik felsefe devi ile heidegger gibi bir kıta felsefesi yiğidosunun üzerinde tamamen hemfikir oldukları bir nokta var ki, o da bu önermenin herhangi bir şekilde çıkarımla bir alakası olmadığı. ikisi de ergonun atılması, cümlenin cogito sum haline getirilmesi gerektiği fikrini benimsiyorlar. bu geçerli bir çıkarım* ile alakalı bir önerme olsa idi, dile getirilmemiş büyük öncül* id quod cogitat, est (her kim ki düşünüyordur, o kişi vardır), küçük öncül* ego cogito (ben düşünüyorum), ve sonuç da sum (varım) olacaktı. lakin "düşünüyorum" önermesinde dile getirilen bilginin "her kim ki düşünüyordur, o kişi vardır" gibi daha genel ve ilksel bir yargıdan türemiş olması kulağa oldukça saçma gelmektedir. farkına vardığım ilk şey düşünüyor olduğumdur ve bunun farkına varmam ancak ve ancak sezgi* sayesinde mümkündür. hatta ve hatta düşünüyor olduğuma ilişkin sezgiden başkalarının düşünüyor olduklarına ilişkin yargıya geçiş yapmama izin verecek herhangi bir aracıdan da yoksunumdur. bu anlamda descartes felsefesi, başkasının beni sorununa kapı aralamakta, solipsizm problemine iyi bir örnek teşkil etmektedir.

    hintikka, bu önermenin temel esprisinin, "yokum" demenin saçmalığını dile getirmesinde yattığının altını çizmektedir. herhangi bir anda hem "yokum" diyebilmem, hem de gerçekten yok olmam mümkün değildir. o halde "cogito, ergo sum" önermesi, içinde geçen düşünme fiili performe edildiği sürece doğrudur. bu noktada performatif bir doğruluktan bahsetmek ve mantıksal doğruluğu dışarıda bırakmak şarttır. o halde önermenin doğru çevirisi "düşünüyorum, o halde varım" değil, "her ne zaman düşünüyorum, o anda varım" olacaktır. descartes düşünmek hasletini haiz varlıklar vardırlar diye bir iddia dile getiriyor değildir. onun söylemeye çalıştığı, daha ziyade, varolduğumun kanıtı o anda düşünüyor olduğum olgusunda saklıdır gibi bir şeydir. düşünmeyi kestiğim herhangi bir anda varolduğumdan da emin olamam.

    kartezyen mottonun geçerli çıkarımı temel alan bir önerme meydana getirmiyor oluşu, onun mantıksal zorunluluktan da yoksun oluşu anlamına gelmektedir. varlıksal bildirim yapan bir önermenin mantıksal zorunluluk taşıyamayacağı; mantıksal zorunluluk taşıyan önermelerin ise varlıksal bildirimde bulunamayacağı (yani bilgi vermeyeceği) fikri, descartes sonrası felsefeciler arasındaki temel tartışmalardan birine kaynaklık edecektir. bu sorunun çözülmesi için geleneksel, formal mantığın yanına aşkınsal mantık* gibi bir ucube koyan kant'ı beklemek gerekecektir. nesneler hakkındaki bilgimizin mantıksal zorunluluktan hiç de aşağı kalmayan bir zorunluluk içerdiği fikri, sentetik a priori önermelerin varlıklarının gözler önüne serilmesi ile kanıtlanmış olacaktır.

    yeri gelmişken... heidegger bu konuda özel olarak ne demektir? onun için de:

    (bkz: sum ergo cogito)
60 entry daha
hesabın var mı? giriş yap