9 entry daha
  • iyiliğin manevi getirilerinin tamamı küçükken öğrendiğiniz ve içselleştirdiğiniz değer yargılarından kaynaklanırlar.

    socrates amca "insan yanlış olduğunu bildiği bir şeyi yaparak mutlu olamaz" demiş. spinoza amca da "doğru ya da yanlışın olduğu her yerde bir kural bulunur." demiş. bu iki cümle bile yan yana, kişisel mutluluğumuzun sadece ve sadece kendi inançlarımızdan kaynaklandığını gösterir bizlere.

    iyi olmak mutlu eder çünkü bize öğretilen kurallar doğruyu iyilik tarafında göstermişlerdir. yoksa iyilik dediğimiz seçimler doğaları gereği mutluluk taşımazlar. oysa ki aynı kurallarca kötü olarak addedilenler en doğal güdülerimizi tatmin eder, en aç özlemlerimizi doyururlar.

    sanırım tam da bu noktada bir örnek vermek çok yerinde olacak. örneğe geçmeden önce cevabı ahlakça - ama sadece ahlakça - doğru ya da yanlış olarak nitelenmiş herhangi bir kuralı seçebileceğinizi, seçtiğiniz kuralla da aynı sonuca ulaşabileceğinizi belirtmek isterim.

    kural : yolda bulduğunuz parayı sahibine iade etmek gerekir.
    kurala göre iyi : bulunan parayı iade etmek.
    kurala göre kötü : bulunan parayı kendi keyfinize göre harcamak.
    kurala göre iyi olanın getirisi : doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yapmanın verdiği haz.
    kurala göre kötü olanın getirisi : paranın miktarına göre yeni bir ayakkabı, güzel bir araba ya da karayiplerde tatil.

    açık ve seçik bir şekilde görülüyor ki iyilik, verilen kurala uygunluk ile mümkündür. iyiliğin hazzı da doğru olanı yapmanın hazzıdır. oysa ki kuralı baştan reddetmiş olsaydınız sizin için bu durum iyilik ya da kötülük ile ilintili olmayacak, parayı alıp karayiplerde güzel adam ya da kadınlarla eğlenirken yanlış olanı yaptığınız düşüncesi içinizi kemirmeyecekti.

    ahlak öylesine iyi düzenlenmiş ve hazlar öylesine iyi yerleştirilmişlerdir ki zihnimize, uyduğumuz kuralın bizi mahrum bıraktığı doğal zevk ne kadar büyükse doğru olmanın bize kazandırdığı keyif de o kadar büyük olur: geri götürdüğünüz para bir milyar ise kendizini dürüst, on milyon dolar ise kahraman hissedersiniz. üstelik, başkaları da sizi takdir eder, sizin adınıza sevinirler zira onlar da aynı kuralları doğru kabul etmişlerdir.

    iyiliğin getirilerinin yapay olduğu iddiası ile amaçlanan ancak zeki ve akıllıların kötülüğü seçebileceği ispat etmek, kötülüğün doğala dönüş olduğunu göstermek, insanların içlerinde saf kötülük taşıdığını kanıtlamak değildir. tersine, anlatılanlar temel tezleri yanında iyilik ile kötülüğün zeka ya da akıl ile uzaktan yakından alakası olmadığını da gösteriyorlar.

    iyiliği, içinizden geldiği için yaptığınız, sizi mutlu eden insani erdemleriniz olarak görmeniz yersiz olur; ahlaka ilişkin tüm yargıların sonradan öğrenilenlerle ilintili olduğunu görmemek kaynaklı duru bir saflıktan destek alır. vejetaryen oldugu için boğanın kendisine saldırmayacağını umanlar ancak evrensel bir iyilik anlayışı olduğunu kabul edenlerden olabilirler.

    iyilik ruhunuzdan falan elmez. iyilik toplum yaşayışı ile ilintilidir. iyiliğin mutluluğu da toplumun doğruları ile ilintili.
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap