2 entry daha
  • eduardo galeano, latin amerika’nın ete kemiğe bürünüp dünya toprağında yürüyen ruhudur. yaşamında ve yazdıklarında başkaldırı, hüzün, daha doğrusu çaresizlikten filizlenen avuntusuz acı, doğaüstü imgeler, dostluk, kardeşlik, yine latin amerikalıların vazgeçilmezlerinden biri olan, tutkuyla, canla başla oynadıkları futbolla yan yanadır. gazetecilik geleneğinden gelen galeano, anlatmak istediğini yalın, vurucu bir üslupla, ancak hamasetten uzak bir söylemle kaleme alabilen biridir. bu noktada galeano’yu, gazeteci sözcüğünün çağrışımlarından azat ederek, ikitelli plazalarında köşe başlarını tutmuş medya güneşlerinden ayırmak elzemdir. galeano, halen yaşamakta ve yazmakta olduğundan, ölümün insanlara bahşettiği esrar ve ikbal perdesinden mahrum da olsa, postmodern çağın çarpık düşünce, toplum, kültür yapılarına direnme ödevini yerine getirmekte noam chomskygibi aydınlarla birlikte saf tutmuştur. örneğin, kitle hipnoz araçlarından en birincisi olan televizyon hakkında galeano şunları söyler: “tv, boşluğa, kurulu düzeni tekrarlayan imgeler ve yankısı olan sesler boşaltır; yeryüzünde bunların ulaşamadığı tek bir nokta yoktur. tüm gezegen dallas’ın kocaman bir banliyösüdür. bizler ithal mal duyguları, sosis konservesiymişçesine tüketirken, hayatı oluşturmak yerine izlemek üzere yetişen küçük televizyon çocukları omuz silkip geçiyorlar.
    latin amerika’da ifade özgürlüğü, birkaç radyo istasyonunda ve yerel gazetelerde protestolarda bulunmak hakkından ibarettir. polisin kitap yasaklamasına gerek kalmadı: yalnızca fiyatları, kitapların yasaklanmasına yetiyor.”
218 entry daha
hesabın var mı? giriş yap