5 entry daha
  • hocamın* hocası, soyadıyla müsemma bir derya. ali alparslan gibi önden gidenlerle birlikte zamanımızın hüsn-i hat üstatlarından.
    bundan 8-9 sene evvelinde, hocam bir gün bir sonraki meşkimi kendisine götürmemi söyledi. belli bir seviyeye gelmiş talebelere ders veriyordu o zamanlar, yaşlı elleriyle. şaşırdım. fakat bir cumartesi günü üsküdar'ın yokuşlarını tırmanarak hocamın elime tutuşturduğu adresini buldum. içeri girdim ki hoca masasının başında, en az yirmi kişi de içeride sıra bekliyor. "niye geldin, derdin nedir" diye soran da olmadı. dağdan geldik bağdakini kovmayalım deyü hemen kapının yanında bir iskemleye iliştim. aradan epey zaman geçti. her meşki kontrol etmesi takriben 20 dakika sürüyor. neden sonra fark edip yanına çağırdı beni "misafirimiz varmış niye söylemiyorsunuz" dedi oradakilere. kolay mı, hocaların hocasının önünde konuşmak. titreyen fakat alışkın elleriyle yazının gerekli yerlerine düzeltmeler yaptı, en kıymetli "meşk"imdir. o zarafetini, ses tonundan talebesine muamelesine kadar sinmiş o tevazuu, ömrüm oldukça unutamam.

    yetiştirip icazet verdiği yüzlerce talebesiyle, istanbul'un dört bir tarafını tezyin eden nefis yazılarıyla, hâli ve tavrıyla, çelebiliğiyle, o ödülünü çoktaaan almıştır, muhiplerinin gönlünde. ömrü mamur olsun.

    sonradan: eserlerinden örnekler
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap