2 entry daha
  • herkesin olmamasından şikâyet ettiği, herkese "aman olsun" diye nasihati verilen, ancak ekşi sözlük'te bile, hakkında dört paragraf yazı olmayan; genel algısı "bir sinemaya, bir tiyatroya bile gidemiyoruz" ile bütün gece elde bir şişe ılımış birayla gelene geçene bakma arasında geniş bir yelpaze.

    sosyallik, yeni insanlarla tanışmak ve bunu belli bir çerçevede devam ettirebilmekse, sosyal hayat, bunu yapabilen insanların sanatı olmalı. sadece iş çıkışı gidilen bir yer değil, iş sırasında, iş gereği yeni insanlarla tanışmak; dağları devirmeden, belli bir seviyede bir diyaloğu sağlamak da bunun bir parçası. kendinden yaşça büyük birisine, bir kadına, bir çocuğa hitap etmeyi bilmek; bunu bir yere kadar sürdürebilmek sosyal hayat sayılmalı.

    bir kuyrukta sabırla beklemek, birden fazla kişinin sohbet ettiği bir ortamda kimsenin sözünü kesmeden dinlemek ve yeri geldiğinde karşıdakileri intihara sürüklemeden konuşabilmek gibi temel becerilere sahip olmak, sosyal hayatın bir parçası olabilir.

    bir tarafı lacivert, bir tarafı kırmızı karton gözlükleri takıp, bir kova mısır yiyerek film izlemek vefakat mısır satan personele teşekkür etmemek; geç girilen salonda, yerine ulaşıncaya kadar on çift ayağa basıp bir kez özür dilememek ve günün sonunda "sinemaya gittik, sosyal hayatımız" oldu diyebilmek bu çağın hastalığı.

    teşekkür edebilmek ve özür dileyebilmek iyi bir başlangıç.
    denemekte yarar var.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap