129 entry daha
  • bu hafta sonu annemin akraba günü vardı. annem, ben ve kızkardeşim evi baştan sona dip/bucak temizledik. kahvaltı şeklinde yaptıkları için, günlerce sanal alemden değişik kahvaltı menüleri araştırdık ve kendi menümüzü oluşturduk. masa, kullanacağımız masa örtüsü, sandalyeler, kap ve kacak ayarlandı. epey kalabalık olduğumuz için yetmeyeceği düşünülüp karşı komşumuzdan tedarikler de yapıldı. uğraştıracak yiyecekler bir gün öncesinden hazırlandı, uğraştırmayacaklar bu sabahtan yapıldı ve sofradaki yerlerini aldılar. sabahın köründe kalktık son bir kez ortalık süpürülüp, paspas edildi ve toz alındı. kendimiz de duşumuzu aldık, saçlarımıza fön çektik. en süslü elbiselerimizi giyip makyajımızı yaptık ve beklemeye başladık.

    buraya kadar bir sorun ya da farklı bir şey yok. annesinin günü olan hemen her evde yaşanan telaşelerdi. komedi, misafirlere tutmak için ayakkabılığı açıp en üstten en cici terlikleri indirip, gelen rahatça giyinsin diye dizmek istememle başladı.

    bir baktım ne kadar pahalı, marka ayakkabı varsa dizilmiş duruyor. gündelik hayatta giydiklerimiz ve giymediklerimiz de var içlerinde. sanki mağazada gibi dizilmiş, temizlenmiş ve adeta alıcılarını bekliyorlar.

    kardeşimi çağırıp sordum: "lem bu ne? neden çıkardınız bunları? düğün mü var?"
    kardeşimin verdiği cevap, kadınları anlamak için kadın olmanın bile yetmediğini özetler nitelikteydi: "e misafirler ayakkabılığı açıp bakarlarsa, marka ayakkabıları görsünler diye..."

    biliyor musunuz gülemedim bile; çünkü ben de ne kadar afilli ve kalın kitabım varsa çıkarıp dizeyim mi dizmeyeyim mi diye epey bir muallakta kalıp, uğraşmamaya karar vermiştim.

    sonuçta mantık aynı mantık, kardeşimi yargılamaya hakkım olamaz, değil mi?
263 entry daha
hesabın var mı? giriş yap