7 entry daha
  • eğer “büyük kıyamet” olarak tefsir edersek, bu takdirde dumandan
    maksat benlik perdesi olur. çünkü vahdet nurunun zuhur ettiği esnada
    nefsin azması sonucu benlik perdesi insanların üzerini kapatır. nefsin
    azmasının sebebi de rablik sıfatlarını aşırmasıdır.

    bir sebebi de her şeyi mübah kılan cem gününün sarhoşluğunun galip gelmesidir.
    çünkü bu, arz menşeli nefsin bir kalıntısıdır. ki vahdet nuruyla letafet kazanır ve
    ruh semasının getirdiği müşahede mahalline yükselir. çünkü
    nurlandırmak suretiyle onun üzerinde tesir bırakır. ki aşk ateşiyle
    tamamen yanmış değildir. sadece arınmış, letafet kespetmiş ve
    yükselmiştir.

    hakiki imanla inanmış, istidadı tam, seven ve muhabbeti baskın
    olan mümine gelince, bu duman ona nezle benzeri bir tesir bırakır. yani
    bir tür sarhoşluk.

    nitekim ebu yezid (bayezid-i bestami) bu sarhoşluk
    esnasında “subhani ma a’zeme’ş şe’ni” (kendimi tenzih ederim, şanım
    ne yücedir) demiştir. hüseyin b. mansur (hallac) da bu sarhoşluk içinde
    iken “ene’l hak” (ben hakk’ım) demiştir.

    ama müminin bu sarhoşluğu kısa süre sonra ortadan kalkar.
    çünkü ilahi inayete ziyadesiyle mazhardır. fıtri istidadı son derece güçlüdür.
    hakiki sevgisi çok şiddetlidir. hemen kendine gelir. bundan dolayı büyük bir acı ve azap
    çeker. cem aynında yok olup silinmeye büyük bir özlem duyar ve “bu
    elem verici bir azaptır” der. sırf yokluğu, fenayı ister.

    hallac’ın (kuddise sirruh) dediği gibi:
    benimle senin aramızda “ ben” var; benimle çekişen
    lûtfunla kaldır “ ben” i aradan
    yalvarış ve muhtaçlık lisanıyla yakarır: “rabbimiz! bizden azabı
    kaldır. doğrusu biz artık inanıyoruz.”

    (muhyiddin-i arabi, tevilat-ı kuran)
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap