9 entry daha
  • son zamanlarda belgesellerin düştüğü bir hataya düşse de gerçekten yakın çevremdeki çoğu angutun çenesini yere düşürecek nitelikte bir yapıt. tıpkı fast food nation'u okuyunca vejeteryen kesilen bir kısım insanın bir göz gezdirmesi gerekiyor. lakin yine de anti-globalist ve fakat gayet tabii ki iyi niyetli insanların düştüğü yanılgılar yankılıyor. efenim şirket kişiliği psikopattır savı maalesef anayasanın 4ncü maddesi esprisine uysun diye kalıba uydurulmuş sanki. yine de iyi bir fikir izleyicinin aklında kalması bakımından. fakat denilemeyen denilmiyor, şirket olgusu her zaman için götümüze gireceğinden insanlığın kabullenebileceği komünel ve anarşik bir ütopyaya değinilmiyor. işletmelerin yerel mülkiyet olması gibi çözümlerden yola çıkmak, özellikle söz konusu zulümlerin anlatılmasının ardından çok hafif kaçıyor. şirketlere burada bir kuduz hayvan yakıştırmasını yapamamışlar ya ona yanarım ben.

    evet değişim çok zor diyip kesip atılmış ve bir de halı satan bir şirketin ceo'su tanık yapılmış. zira adam da kendisiyle çelişip serbest piyasanın motivasyonlarının kontrol altına alınamayacağını söylemiştir. o ceo'ya da kıl oldum zaten, biraz yeniden doğan hıristiyanlara benziyordu, hatta bizim huzur içindeki müslümanları da biraz andırmıyor değildi. zaten ecology of commerce diye bişi okuyup olaya uyanmış, bi siktirsin gitsin. ben bu filmin bana "hacı olay bolivia'da halkın içme suyunu sike sike geri almasıdır esasen" dediğini düşünmek istiyorum. e tabii hala sosyalizm gibi kavramlardan kaçan amerikalılara en geniş çapta mesajını ulaştırmak isteyince biraz sıkıyor. moore'un sonunda söylediklerini ise uzun süredir duymak istiyordum, ve sanırım o da zaten ona hayran olmak isteyen ve fakat şirketlere sermaye olmasından dolayı çekinen insanlara cevap vermek istiyordu. güzel olmuş eferim.

    bir de bunu alanlar bunu da aldı -- (bkz: manufacturing consent)
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap