• "müzik fakirlerin tek lüksüdür... şarkı söylerken kötü düşüncelerden uzaklaşırsınız, ve dansederken açlığı unutursunuz..." diyen kutsal kadın.
    hayatta en çok kocası, büyük müzisyen stevo teodosievki'yi kaybetmesine ve yaşadığı toplumdaki ırkçılığa/düşmanlığa üzülen insan. babası bir sırp musevisi, annesi ise müslüman-türk olan, kendisini her zaman üsküp romanlarından sayan, esma abla işte.
  • muhteşem sesi bir yana, 5'i öz 47'si evlatlık 52 çocuk annesi annesi, insan hakları ve insani yardım odaklı binlerce konser vermiş, unicef'çe ödüllendirilmiş, ırkçılığa, etnik ve dinsel ayrımcılığa karşı sürdürdüğü mücadele ile 2002 nobel barış ödülüne aday gösterilmiş bir koca yürekli çingene kadınıdır esma yaşasen redzepova.
  • romanların prensesi olarak kabul edilen ünlü şarkıcı... yaşayan en güçlü roman sesidir denebilir. küçük yaşlarından itibaren doğup büyüdüğü makedonya'da roman müzikleri yorumlamaya başlamıştır. genç kızlığından beri birlikte müzik yaptığı stevo teodosievki ile evlenmiş ve onun orkestrasıyla çalışmalarına devam etmiştir. özellikle romanların resmi milli marşı olan djelem djelem (dzelem dzelem veya gelem gelem olarak da bilinir) parçasına getirdiği yorum inanılmaz başarılıdır. redzepova roman göçünün kaynaklandığı hindistan'in rajasthan bölgesine de gitmiş ve kökleriyle tanışmıştır. aynı zamanda makedon ve balkan halk türkülerini de büyük başarıyla yorumlar redzepova. djelem djelem yorumu, roman kültürü üzerine çok önemli bir film olan gadjo dilo'nun final sahnesinde de kullanılmıştır.
    (bkz: djelem djelem)
    (bkz: gadjo dilo)
    (bkz: jalandji coban)
  • romanların milli marşı sayılan djelem djelem'i öyle bir yorumlar ki, "milli marş bu ayakta dinleyim" deseniz dizleriniz titrer, eliniz ayağınız tutmaz, yıkılırsınız.
  • ah... ah be esma abla.
    sessin sen. çığlıksın. neşesin. usul usul, hıçkıra hıçkıra ağlamaksın. kahkahasın. sen ne biçim bir şarkıcısın? ağzına kurban olduğumsun. sesinle adam yıkayansın sen. uçarken, toprağa bastıran; düşerken, havaya kaldıransın. yaşadığım, yaşamadığım ne kadar duygu varsa; o karanlık ağzını açıp, içime üfleyensin. içime yol özlemi düşürensin. keşke anamlar beni çingenelerden alsalardı. sonra geri verselerdi. orada bir yerde kalaydım. sen ağzını açtığında tüm çingeneler konuşuyor. tüm tarihin konuşuyor sen ağzını açtığında. bir halkın neşesi, hüznü, ezilişi, acının üstüne üstüne yürüyüşü, boşverişi, içine atışı, ağlarken oynayışı... esma abla, sessin sen. ne kadar susup konuşup da anlatamadığımız şey varsa, onu yüreğimize haykıransın. içimdeki çingenenin anasısın.
    ah be esma abla...
  • ölümüyle sadece makendonya'nın, sadece romanların ya da çingenelerin değil, balkan müziğinin bir devri de bitmiş oldu. en son 6 ay önce türkiye'ye gelerek konser veren recepova, türkiye'yi "çiçeklerin hala güzel koktuğu bir ülke" olarak tanımlamıştı.
    https://www.youtube.com/watch?v=dcppbmacm6e
  • nam-ı diğer çingenelerin kraliçesi

    esma'nın müzik ve dans üzerine dünya görüşü:

    müzik fakirlerin tek lüksüdür. şarkı söylerken kötü düşüncelerden uzaklaşırsınız ve dans ederken açlığı unutursunuz

    esma'nın en sevilesi şarkılarından biri makedon halk şarkısı olan ve çoook neşeli olup dinleyeni tempoya sokan caje sukarije, eminim herkesin zihninde yeri vardır bu şarkinin .* güncel versiyonu gayet enerjik ve ilk kayda alındığından daha şenlikli. {{eski versiyonu }}

    esma'dan djelem djelem dışında defalarca dinlenecek köşe taşı bir şarkı var 2002'de grup magazin'le birlikte söylediği: dani su bez broja*. hüznüyle neşesi iç içe geçen ve dinleyenin başından aşağı hisler konfettisi döküyor; ard arda beş yüz bin milyon yüz bir milyar kez dinlenecek şarkılar listenize ekleseniz yeridir dani su bez broja'yi.

    notesma;

    üsküp'lüdür ve tüm balkan romanlarının çoğu gibi esmer olması ve balkan roman müziğiyle kariyerini devam ettirmesiyle esma recepova, babası yahudi, annesi müslüman türk olmasına rağmen çingenelerin kraliçesi ünvanına sahip olmuştur.* 2016 kışında dünyadan ayrılmış, fakat arkasında balkan romanlarının övüneceği yüzlerce kıymetli eseri balkan müziğine ve balkan halklarına miras bırakmış.

    ayrıca tüm ötekileştirenlere inat balkan romanlarının varlığının kutsanmasına, kabul görmesine dair atılmış en önemli imzalardan biri olmuş esma, tıpkı sırp olmasına rağmen bu müziğe kendini adayan ve o müziği tanıtıp sevdiren goran bregoviç gibi. bregoviç'i popülaritesi sayesinde tanıyıp, müziğine sevgi besleyenlerin tutkun olabileceği bir ses ve müzik evreni sunan bir sanatçı esma recepova. abd'de "nrp" tarafından 2010 yılında dünyadaki en büyük 50 ses arasında esma da yer almıştır. hatta aynı yıl makedonya cumhurbaşkanınca makedonya cumhuriyeti ulusal nişanı ve makedonya cumhuriyeti ulusal sanatçısı ödülüne layık görülmüş.

    1997'de vefat eden müzisyen eşiyle birlikte o kadar fazla insani yardım temelli eylemleri var ki, totalde 52 çocuğu evlat edinmişler vs. vs. ve buna benzer pek çok humanist eylemlerin temsilcisi olmuş esma recepova.

    esma'yi belki son kez vefatından* önce 2013 eurovision'da makedonya'yı temsil ederken görmüştük , pek çoğumuz o düet bir şarkıyla anımsıyor olabiliriz kendisini. esma kült bir ses olduğu için aslında o sahnede varlığı bile yeterdi tabii ki; kılık kıyafeti, güçlü sesi ilgi çekmeye yetti. elbette malum farklı siyasi etkenler ve değerlendirmeler nedeniyle de eurovision'da başarılı olamasalar da makedon balkan müziğini ve bir takım kültürel öğelerini en güzel şekliyle küresel medya takipcilerine sunduğu söylenebilir.
  • tam benim sevdiğim ayarda cızır cızır, tok, gırtlak nağmeleri koyu ve yoğun olan harika bir sese sahip güzellik. ayrıca kişisel görüşümce tıpkı ümmü gülsüm ve çoğu tarab ekolü sanatçısı gibi, olgunluk dönemi sesi gençlik dönemindeki her nedense bir nevi mor karbasi tonu yakaladığım sesinden daha güzel, daha görmüş geçirmiş, dramatik ve sentimentaldir. malum, bu altı çizili bir biçimde arketipal, anaç diva'ların seslerinin ve ruhlarının yıllanmış şarap gibi olgunlaştıkça lezzetlendiği tarafımdan iyi bilinen bir olgudur. ayrıca gençken taze açmış çingene pembesi bir çiçek gibi görünmesi, olgunluk dönemindeki muhteşem kokoşluğundan, süsünden ve o kendine özgü hükümet gibi kadın aura'sından, kısacası güzelliğinden hiçbir şey eksiltememekte, mukayese dahi kabul etmemektedir. altın çağı söz konusu çağdır bu yüzden, bu tepeden tırnağa altından yapılma ruhun sahibi "kalbi ses tellerinde atan" kadının. damarlarında saf katharsis dolaşan biri olarak favorim için (bkz: zaidi zaidi).
  • simdiki tombul haline aldanmayin ilk gencliginde fidan gibi bir cingene guzeliymis. bazen genclik kayitlari mi daha iyi simdikiler mi karar veremiyorum. arada vasatlassa da acaip yorumladigi seyler cikiyor.

    hemen hemen her konserinde basina bir tul gecirip bir kac dakika agit yakar. nedeni 1963 yilindaki uskup depreminde vefat eden, zarar goren halkini ve sevdiklerini anmak diye biliyorum. bu deprem uskup'un cigan yerlesimini de ciddi etkilemis. son yillarda kocasinin vefati da acilarina tuz biber ekmis olsa gerek.

    bir de uzun yillardir sacini kimselere gostermedigi efsaneleri vardir. konserlere saci sallarla sarili cikar hep. evin disinda da oyleymis.

    chaje shukarije'yi neredeyse tum eski yugoslavya cografyasi biliyordur. ibrahim de cok tutuluyor. ancak ben kendisinden su makedonca turkuyu dinlemeyi ayri bir severim;

    (bkz: blagujno dejce)

    http://www.youtube.com/watch?v=gfji9aynzog
hesabın var mı? giriş yap