• hayatımızın önemli bi vaktinin geçtiği yol.

    böyle düşünüldüğünde kendimi şanslı sayabilirim. çünkü denize paralel orman içinde istersem kuş seslerini ve çam kokusunu duyabildiğim bir yoldan gidip geliyprum işe. trafik yok,stres yok, terapi gibi. e tabi ben eve trafikte küfüretmek zorunda kalmadığım için şarkı mırıldanarak girerim.
    yeşil ağaç doğa çiçek böcek, insanı rahatlatıyor. digiturk te deniz keyfi diye bir kanal açılmış durmadan bu tür görüntüler gösteriyorlar. insan doğal ritmini doğada hissedebiliyor ve ancak öyle dinlenebiliyor çünkü

    bu köprü yapmak için ağaçları kesenler yeşili tükettiklerinde bakalım ruhlarını nerede dinlendirecek. bize hayvanlara su veriyoruz diye bozuk atan gerzek komşu o hayvanlar olmasa aptal torununa neyi gösterecek. bak havhav bak pisi pisi diycene bak beton bak duvar köprü der der durur artık. eee alışveriş merkezlerine "eser" gözüyle bakılan ülkemizde doğal olur bu da

    düşününyorum benim beylikdüzünde orturan arkadaşlarım da var. tamam onlar da insan. ama yine de onların yerinde olmak istemezdim. oraya gittiğimde barınma fikrinin hayatın merkezinde olduğınu hissediyorum. ev ev ev... evet hepimiz üstüste yanyana kıyasıya barınıyoruz burada ve vademizin dolmasını bekliyoruz fikri basıyor. barınak mabedi. hele orda oturup uzakta çalışanların ev iş yolu da trafikte geçiyor ki ne zaman beden ve ruhlarını dinlendirecekler ne zaman kendilerine zaman ayırcaklar.

    işte işten eve giden yolum tehdit altında o var. eğer bu üçüncü köprü saçmalığını hayata geçirirlerse bu yazdıklarım da geçmişin tatlı anıları olur artık
  • yürüyerek 15 arabayla 3 dakika süren yoldur. kıskananlar varsa onlarla evlenebilirim. sıkıntı değil.

    edit: cinsiyeti erkek olmasın lan.
  • mesai saatine eklenmesi gereken yol.
  • ömrümü tüketen, bu dünyaya bunun için mi geldiğimi kendime sormama neden olan nefret ettiğim, yıllar geçse bile hala midemi bulandıran hala alışamadığım yoldur.
    büdüt: olay sevmediğin işi yapmaktan ibaret.
  • ışık yılı nasıl zaman değil mesafe belirtirse ev ile işyeri arasındaki yol da mesafe değil zamanı tanımlar.
  • 1 saati gidiş 2 saati dönüş olmak üzere günümün önemli bir kısmını alan yoldur efendim *
  • insan kaynakları dinamiğinin ikinci kanununa göre, ev ile işyeri arasındaki mesafe kısaldıkça işe geç gitme eğilimi artar.

    (bkz: işyerine en yakın oturan işe en geç gelir)
  • freelance çalışmanın en güzel eksiğidir. ev ile işyerim arası yok yahu; var mı ötesi.

    not: kıskanmayın istanbullular, arada denizaşırı seyahatler de oluyor.
  • istanbul'da iseniz, ev ve işyeriniz birbirinden uzaksa ve servis kullanıyorsanız, kitap okuma, müzik dinleme vs aktivitelerle genel kültürünüzün artmasına yardımcı yoldur. bunlar yoksa ömürden gitmiş ciddi bir zaman kaybı ve yorgunluktan öteye geçmez.
  • sizinle aynı saatte, kesişen güzergahlarda işe gidenlerle birsüre sonra dost olmanıza sebep olan yoldur.

    bu olay illa bir iletişim yolu ile olmasına gerek yoktur. kendi içinizde de sürekli aynı insanları görüp onlara dair içinizde muhasebe yapmak , fikir yürütmek ayrı bir keyiftir.

    bu kişi kimi zaman sabah heyecanla evden çıkmanıza sebep olan , motivasyonunuzu arttıran , konuşulmayacak bile olsa görmenin yetecek olduğu platonik duygular beslediğiniz güzel bir kız olabilir, ya da geçim derdinde kendi halinde bir aile reisi, ya da çocuklarını okula götüren ebeveyinler hatta ve hatta çocuk işçiler.

    değişik ruh hallerine sokabilir karşılaştığınız insan profiline göre bu yol sizi.

    hatta bir süre sonra alışılagelen tipleri görmediğinizde "acaba nerde kaldı bu? uyuya mı kaldı ? " ya da "bu sabah aile reisi durakta yoktu" ya da "platoniğim işten mi çıktı acaba kendisini göremedim , umarım öyle değildir " tarzında kendi kendinize söylenmenize bile yol açabilir.

    işe giden yol , o sabahki motivasyonunuzu hem pozitif hem de negatif bir biçimde etkileyebilecek birçok şeye sahiptir aslında. hele yolu uzun olanlar her gün resmen ayrı bir hikaye ile başlar güne mp3 lerinde dinledikleri fon müzikleri ve hayat güçleri arasında.
hesabın var mı? giriş yap