• ham bilgiyi üstüne giyen, ilmek ilmek işleyen, dantel dantel ören, kanaviçe yapıp sözlüğün kuytularına asan ipek böceği: (#10549837), (#16341450), (#16346665).
  • aylardan ağustos günlerde cuma
    gün doğmadan evvel iklim-i ruma...

    ağustos tertibi ağustos tertibi olalı böyle nefer görmemiştir. gözüpek, afganistan ordusunda denizci, isviçre ordusunda vatikan muhafızı, iran ordusunda besiç olarak görev yaptıktan sonra, ulan bir de şu tsk'yı göreyim bakayım demiştir. bütün bunlara itaat ve disiplinin felsefi kökenlerinin praksis haritasını çıkarmak için katlanmıştır. özbek lider raşid dostum ile meymene kırsalında firdevsi'nin menzumelerini tartışmışlığı, isviçreli komutanlarla katolik teolojinin açmazlarını ikonoklast bir edayla masaya yatırmışlığı vakidir. ilaveten devrim muhafızlarını "layt" bulup besiçlerle takılmış ve iran modernleşmesinin şia kökenlerini iran ordusunun tarihsel retoriği üzerinden analiz etmiştir.

    her kuşun etini yedikten sonra sıra türk ordusuna gelmiştir. ağustos itibariyle artık geceleri uykumuz kaçacak. sınır boylarında askerlerin safi zihinleri bulanacak.

    kendisiyle tertip olmak isteyenler ellerini çabuk tutsunlar. bu fırsat kaçmaz.
  • mardin'de, 50'lerde yani arapça ezan yasağı kalkanda müezzinlik yaptığı vakidir. müezzinliğini yaptığı mahalleden hassaten ev tutmuşluğumuz ve dilkeşhâveran makamındaki sabah ezanlarıyla gaflet uykularından uyanmışlığımız da vakidir. ramazan akşamları, civar beldelerden, uzak düvellerden onun ezanıyle oruç açmaya, iftar eylemeye gelen kervanlar için mardin sokaklarında nice şiirler yazıldı.

    kaç dilber cami kapılarında sabahladı; kaç cins-i latif terzi, ikindi vakti gözüpek efendi çarşıdan geçerken iğneyi parmağına sapladı bilinmez. kazvin eyaletinden ustalar getirtmiş; sultan-ı piri bilal-i habeşi hazretlerinin mübarek ismini sırtına dövdürmüştür.
  • simdi artik 50 yasina yaklasmis bir amcam var. hic unutmadigim bir de anisi var.
    kendisi gencken zehir gibi bir insan. koy yerinde, sadece kisa dalgadan dunya radyolarini dinleyerek bilgi dagarcigini zenginlestirmis, donemine gore aydin bir insan. spordan, sanattan, dilden, matematikten anliyor..
    bir gun lisede, safca bir arkadasi yanina gelmis. elinde kucuk bi defter.

    -bildigin her seyi buraya yaz, ezberleyecegim demis.

    bir gun verecegim o defteri kendisine.
  • - sana macintosh'tan apple'dan soracaklar. onlara de ki: "medeniyet dediğin üç dişi kalmış canavar: adem elması, newton elması, steve jobs elması."

    gözüpek
    cemaziyel elma, 1456, istanbul
    teknosa'da ipod'lara, ibook'lara ağzımız açık bakarken
  • biraz gilles deleuze'ün şizofrenik fötr şapkası, biraz felix guattari'nin bizim görmediklerimizi gösteren gözlüğü. sonra ece ayhan'ın geceyi örtüp aydınlığı fâş eden güneş gözlüğü ve sonra göğsünde eski şubatların hazin ayak izleri* ve michel paul foucault 'un arif erdem'inki kadar meşhur olmayan boğazlı kazağı... evet gözüpek böyle biridir; böyle de biri vardır çünkü freud diye bir şey yoktur.
  • şehre esmer ve dölek yüzüyle dönmüştür dağlardan. kayıplıklardan dönmüştür. hatta bir dönmüştür pir dönmüştür.

    - okumaya yetişemiyoruz.
  • ilk işi o meşhur ve de namlı ve de balkanlar'da sonra kafkas dağlarında ve hatta şark-ül evsat'ta genç kızların rüyası olan saçlarını uzatmak olacaktır. edirneliler kendisini bırakmamak için üç korsan yürüyüş, iki yol kesme, iki kepenk kapatma eylemi ve bir de miting yaptılar. hatta selimiye camii'nde mevlit okutanlar da görüldü. lakin gözüpek tüm bunları bir yana bırakarak şehr-i sitanbul'a ricat etti.

    edirne şehir stadı'nı bilmeyenler için söylüyorum askerliği "je t'aime" olarak yapmıştır.
  • allah künefe enerjisi vermiş. enerjisinden bir gün telefonum patlayacak.
  • toprağın çılgarına inatla çevrilmiş, yaşamak umurunda olan bir kişidir, evet; isyan.
hesabın var mı? giriş yap