• ezgi mola nin soylerken tatliliktan öldüğü kelime..
  • tüm diller soluk alıp verdiği sürece daima yeni kelimeler icat eder ve artık türkçede bu kelime vardır. bununla birlikte, herhalde her ciddi okuryazar kullandığı dilin tarihsel serüveniyle ilgilenmelidir. ne yazık ki bugün türkçenin geçmişini iyi bilen, türkçeyi dinleyen, türkçenin hangi değişimleri yaşamakta olduğuna dikkat eden pek az entelektüelimiz var. bir yanda altı boş bir "tutucu olmamak" ilkesi namına her dil modasını benimseyenler (belki de üç gün sonra unutulacak argo deyimleşmeleri anlamı açık seçik köklü sözlere hemencecik tercih etmek neyin nesi!), diğer yanda hiçbir dişe dokunur anlamsal nüansı dile getirmemize hizmet etmeyen toplumdilbilimsel incelikleri "türkçe bilmiyorsunuz, sersemler!" diye kendi farklılığının altını çizmek için kullananlar ("liyakati" dense ne olur, "liyakatı" dense ne olur!). bence ciddiye alınası okumuşlara düşen iş, neyin niçin meydana geldiğine kafa yormak ve bu arada özellikle anlamsal (semantik) ihtiyaçlar bakımından neyin gerekli, neyin gereksiz olduğunu ayırt etmektir.

    açık ki "hadsiz" kelimesi "haddini bilmek" deyimiyle ilişkili. "had", "sınır" demek olduğuna göre, "haddini bilmek", "sınırını bilmek", yani "durması gereken yeri bilmek" demek olmalı. gerçekten de deyimi bu anlamda kullanıyoruz. geçmişte “hadsiz” yerine "haddini bilmez" vardı. itiraf etmek gerekir ki bir çekimli fiil içeren azıcık uzun ve dolayısıyla azıcık hantal bir sözdü. bir gün birinin ağzından bir hadsiz lafı çıkıverdi ve genç kuşaklar bu kısacık biçimi sevdiler. sonuç: tutundu ve bir kelime oldu. artık onunla kavgaya gerek yok. evet, eski görgüyle yetişenlerin lugatinde yeri yoktur ve onlar için bir tür "sonradan görmelik" tınısı taşır ama bu, yukarıda değindiğim gibi, salt toplumdilbilimsel bir değerlendirmedir; başka bir deyişle, kültürel, sınıfsal ya da kuşaksal bir tepkiden ibarettir. dürüst olmak gerekirse, bu satırların yazarı da, her yerde "düşük kol abiyeyi çekmiş firdevs yöreoğlu" olma heveslisi tipleri sağa sola "hadsiz!" diye çemkirirken görmekten yorgun ama durum bu.

    bir not da "münasebetsiz"le ilgili olsun. onda küçük bir "sakarlık" ya da "kazaralık" iması varmış da "hadsiz" çizmeyi aştığını bile bile çizmeyi aşan daha cüretkar tipler için kullanılıyormuş gibi geliyor. sahiden böyleyse, bir nüans söz konusu.

    bence "hadsiz" kelimesi konusunda gerçekten rahatsız edici olan şey şu ki türkçe konuşan çağdaş toplum, bilim ya da felsefe kavramları yerine ancak "hadsiz"i madsizi icat edebiliyor. burada alınacak bir ders olmalıysa, bunu yumurtlayayım*.
  • dil kullanımının bozulduğu günümüz koşullarında dolaşıma yanlış sokulan bir kelime daha... sınırsız demektir ve kızma ünlemi olarak kullanılması komik olur.

    umarsız da öyledir mesela. umarsızca çekip gitti dersen, çaresizce çekip gitti demiş olursun, umursamazca değil.

    naif de demeyin mesela olur olmaz yerlerde. şu parmakları biraz bilgilenmek için kullanın. bu satırları okuyanların çoğu hıyar gibi geldiği bu dünyadan kabak gibi gidecek maalesef.
  • hadsiz insanlara net olarak katlanamiyorum.

    haddini bilmek onemli... haddinizi bilin...
  • bu aralar tarık ünlüoğlu tarafından sık kullanılan kelime. günlük hayatta, sözlükte de sık duyar oldum. moda olursa şaşırmamak lazım.

    (bkz: tarık ünlüoğlu)
    (bkz: eşkiya dünyaya hükümdar olmaz)
  • eski sevgiliden duyulduktan sonraki muhtemel eylem bir şişe şarabın su gibi tüketilmesi oluyor...
  • bir farkedersiniz ki dört bir yanınızda duruyormuş aslında bunlar. ve öyle bir anda farkındalık yaratma çabasına girip de belli ederler ki kendilerini, adeta "ne olur gel gözlüğümü gözüme sok burnumu kır, dişlerimi sok, küpelerimden çekip kulaklarımı yırt" derler. bunları yapamayacağınızı bilenler ise "ne olur hayatımda duymadığım küfürleri, ağır iğneliyici lafları hepsini ama hepsini bir cümle içinde kullan" diye yalvarırlar.
    (bkz: sinir krizi)
    (bkz: #13654420)
  • biraz hiyerarşik bulduğum bir kelimedir. yani, karşıdaki kişiye haddinin ne olduğunu ancak benimle ilgili konularda söyleyebilirim onun dışında bi konu için (örneğin psikoloji vb.) birini hadsiz bulmam için gerçekten bu konuda neyin had neyin hadsizlik olacağına tamamiyle hakim olmadan söyleyemem.

    tabi kendimle ilgili meselerde de " bu senin haddin değil" demek tabi ki soğuk rüzgarların esmesine sebep olacaktır. bu noktaya gelmeden uyarı mahiyetinde "benimle ilgili yeterince bilgiye sahip değilsin." vb. demek etkili olabilir. hala anlamıyorsa davar, haddini bildirin.
  • anlamı "sınırsız" olan kelimedir. "had bilmez" yerine kullanılması feci bir hatadır. çünkü sınırını bilmeyen veya yok sayan insana sınırsız diyerek haklılık vermiş olursunuz.
  • şimdi bi hadsiz insanlar grubu var tüm insan ırkı içerisinde böyle ne deseniz fayda etmeyecek cinsten tipler bunlar, olabildiğince kendinizden uzak tutmanız gereken hatta tabir-i caizse sizden uzak allah a yakın olmasını dileyeceğiniz tipler. çünkü yapmayın, etmeyin de denmez bunlara, zaten anlayacak olsa en başında hadsizlik yapmaz. en azından düşünen bir beynin en basic işlevinin konuşmadan önce düşünmek olduğunu varsayarsak yapmaması gerekir.

    peki bu insanların hadsiz olup olmadığına sen mi karar veriyorsun diye sorarsanız, derim ki şu hayatta bırakın bu da benim hadsizliğim olsun.
hesabın var mı? giriş yap