• keske imkan olaydi da ella ablam* söyleyebilseydi su sarkiyi.

    bi dönem var ya öyle, biri bi sarki yapiyor [tony bennet, irving berlin filan] herkes [frank sinatra, louis armstrong, ella fitzgerald, duke ellington filan] coverliyor. o dönemlerde yapilmis olsa filan, ella da söylese negzel olcakmis, olamamis.
  • ketçap yapılmak için beklemekte olan domatese hitaben yazılmış şarkı.
  • albumdeki 3. şarkı olan hang on little tomato'nun muhteşem sözleri

    the sun has left and forgotten me
    it’s dark, i cannot see
    why does this rain pour down
    i’m gonna drown
    in a sea
    of deep confusion

    somebody told me, i don’t know who
    whenever you are sad and blue
    and you’re feelin’ all alone and left behind
    just take a look inside and you will find

    you gotta hold on, hold on through the night
    hang on, things will be all right
    even when it’s dark
    and not a bit of sparkling
    sing-song sunshine from above
    spreading rays of sunny love

    just hang on, hang on to the vine
    stay on, soon you’ll be divine
    if you start to cry, look up to the sky
    something’s coming up ahead
    to turn your tears to dew instead

    and so i hold on to his advice
    when change is hard and not so nice
    you listen to your heart the whole night through
    your sunny someday will come one day soon to you
  • hayatımın en zor günlerinde tanıştım bu parçayla. takatimin tükendiği, hastalıktan ve tedavisinin etkilerinden dolayı yataktan çıkamadığım, kendimi ezilip ketçap haline getirilmiş küçük bir domates gibi hissettiğim zamanlardı. kazık kadar bir adamın bile kendisini böyle hissettiği oluyor bazen. bu şarkıyı ilk kez dinledikten birkaç hafta sonra beşbuçuk yıllık savaşı kazandım. bu ilginç zamanlamanın da etkisiyle olsa gerek; hang on little tomato; kanlı, acılı, sıkıntılı ve umut kırıcı bir savaşın sonunda çalan naif bir zafer melodisidir benim için. kendimi en karanlık, en mutsuz, en umutsuz, en zayıf hissettiğim zamanlarda dinler, güç alırım. tavsiye ederim. siz de öyle yapın...
  • kendimi bir domatese benzetmemi sağlayıp mutlu olmamı sağlayan şarkı. ne olursa olsun dayanmam lazım benim, küçük ve ezilecek bir domates olacak olsam bile.
  • insanlık dışı çalışma saatleri yüzünden salça olmaya yüz tutmuş, artık her yolun, limanın karanlık geldiği, yarına bakamayan* domatesleri eski kırmızılığına döndürebilme gücüne sahip bir şarkıdır.

    yine de domatesler haftasonu çalışmamalı, çürüyorlar çok feci.
  • albüme de ismini veren pink martini şarkısının adı 1964 yılından yayınlanmış bir ketçap reklamının sloganıymış. reklamda "hang on little tomato" diye hitap ettiği, dalında büyümekte olan henüz hasat zamanı gelmemiş bir domates, kendisine dayanması, büyüyüp sert ve sulu bir domates olması, bu şekilde ketçap yapılmak üzere sihirli baharatlarla pişirilmeye hak kazanacağı ve ketçap olup güzel bir hamburgerde anlam bulabileceği anlatılıyormuş. eser sahibi bizzat söyledi, onun yalancısıyım.

    (bkz: 17 mart 2007 pink martini istanbul konseri)
  • kendisinden çokça bahsedilmiş ama link verilmemiş, karın ağrıtan derece güzel pink martini parçası.

    https://youtu.be/9jz706sjmjg
  • en darda olduğum zamanlarda, takıyorum kulaklığımı, başlatıyorum bu şarkıyı. ondan sonra her şey, sihirli bir değnek değmişçesine, o kadar da kötü görünmemeye başlıyor gözüme. dolayısıyla, benim gibi arada bir daralan, ezilen, büzülen domatesler için ilaç gibi, sihir gibi bir şarkı. dinleyin efendim.
  • iyimserlik aşısı şarkı. başta küçük bir doz kötümserlik.. sırf bağışıklık için. daha sonra yastığın altından kafayı çıkarıp ne güzel bi pazar günü be dedirten günaydın şarkısı*. ardından mahmurluğu atmak üzere tarantella napoletana, kahvaltı hazırlarken ufak ufak ritm uydurulur. ardından dandy warhols dan get off iyi gider mesela.

    (bkz: keyif pezevengi)
hesabın var mı? giriş yap