aynı isimde "harry potter (dizi)" başlığı da var
  • 2002 sonları , serinin ilki olan felsefe taşı'nın filmini ağzım açık izledikten sonra yana yana serinin ikinci kitabını arıyorum. o zamanlar gaziantep'in yeni yerleşimlerinden fakat mahrumiyet mahallelerinden olan bir yerde oturduğum için güncel kitaplara ulaşmak mesele. semt kütüphanesi de yeni kurulmuş fakat orda da bulamıyorum.

    derken okulun yılbaşı çekilişi geldi , herkes çekilişte kendine kim çıkarsa ona hediye alıyor. şansıma çekilişi yapan türkçe öğretmeni benim adımı çekti ve hediye ne istersin dedi , haftalardır bu anı bekliyormuşçasına "sırlar odası kitabını istiyorum" dedim. hoca haftaya elinde kitabın korsan versiyonuyla geldi , kitapçıları gezmiş bulamamış , kitap sevgimi bildiği ve sanıyorum sevdiği öğrencisi olduğum için de sahafları arşınlamış , temiz bir ikinci elini bulmuş bana verdi.

    sömestr arasına girer girmez de her tatilde olduğu gibi tekstil atölyemizde çalışmaya başladım. işimi hızlıca bitirip yarım saatte bir kapı önündeki harabe tekli koltuğun içine çöküp sırlar odasını okuyordum. patronun oğlu olduğum için kalfam söylenir fakat pek de bir şey diyemezdi. okulda yeterince kitap yok mu boşver ne hikaye kitabı okuyorsun der dururdu. birkaç gün sonra baktım benim kalfa ortalarda yok , bir baktım iplik cuvallarının arasına çökmüş , bir elinde sigara bir elinde kitap dalmış okuyor. ilkin öylesine ilgisini çekti herhade diye umursamadım , ama baktım ki her mola verişimde kitap okumaya yelteniyorum , adam bana vermiyor .bir hafta içinde kitabı bitirdiğinde sigaranın dumanını ağzına doldurup havaya üflerken kurduğu cümleyi unutmuyorum

    " bu hermiyon çok akıllı kız la , diğer kitabı varsa getir de okuyak "

    ilkokulu bitirememiş bir işçiyi bile kendine bağlayan harikulade bir seridir harry potter.

    (bkz: çiriş otu/@serbronze)

    #109772983
  • her bir halttan kaçış gezegenim. büyülü dünyam.

    13 yaşımda, hayatıma ilk girdiğinde beni nasıl etkilediyse ve nasıl sevdiysem şuan 27 yaşımda beni yine aynı şekilde etkiliyor harry potter’ın dünyasının içindeki herşey. büyüler, süpürgeler, iksirler, sihirli yaratıklar ve pek tabii hogwarts'ın içinde kaybolmayı çok seviyorum. ne zaman kaçmak istediğim bi konu olsa kitaplardan birini elime alır gömülürüm. bayılıyorum.
  • ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.

    her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.

    son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.

    bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.

    yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.
  • filmlerinde severus snape'i canlandıran alan rickman'ın hakkında şöyle harika bir laf ettiği efsane kitap serisi.

    " when i’m 80 years old and sitting in my rocking chair, i’ll be reading harry potter. and my family will say to me, ‘ after all this time?’ and i will say, ‘always. "
  • her zaman favori kitap serim olarak kalacak ve her zaman kütüphanemin baş köşesinde duracak olan seri. bu seriye karşı hislerimi bir sürü kelimeyle anlatabilirim-ki bunu daha önce iki entry girerek yapmıştım (bkz: harry potter/@deathlycrimson)-ama bunu yapmayacağım çünkü bu seferki entry'mde harry potter kitaplarından sonra olan 28 şeyi yazacağım. belki aramızda bunu görmemiş olanlar, duymamış olanlar olabilir. ya da bir kısmını duyup bir kısmından haberi olmayanlar da olabilir.

    --- tüm kitapları okumadan okunmaması gereken spoiler ---

    1-) harry, ginny weasley'le evlendi. üç çocukları oldu; james sirius, albus severus ve lily luna.
    2-) kingsley shacklebolt sihir bakanı oldu.
    3-) hermione'yle ron evlendi ve iki çocukları oldu; hugo ve rose.
    4-) draco malfoy daphne'nin küçük kız kardeşi astoria greengrass'la evlendi. bir çocukları oldu; scorpius hyperion.
    5-) ebeveynlerinin ölümünden sonra teddy lupin büyükannesi andromeda tarafından yetiştirildi.
    6-) george weasley quidditch takım arkadaşı olan angelina johnson'la evlendi. iki çocukları oldu; fred ve roxanne.
    7-) harry ve nihayetinde ron sihir bakanlığındaki seherbaz dairesine katıldılar. hermione ise büyülü yasa uygulama departmanında (tam olarak türkçe'ye çeviremedim; orjinali department magical law enforcement) yüksek rütbeli bir memur oldu.
    8-) bill ve fleur weasley'nin kız olan ilk çocukları hogwarts savaşı'nın yıl dönümünde doğdu. ona fransızca'da zafer anlamına gelen 'victorie' ismini koydular.
    9-) ruh emiciler bir daha sihir bakanlığı tarafından kullanılmadılar.
    10-) ginny weasley birkaç yıl boyunca profesyonel bir quidditch oyuncusu oldu ama sonra emekli olup daily prophet'de (gelecek postası) quidditch muhabiri oldu.
    11-) harry ve dudley ailelerinin bir arada olması için birbirleriyle görüşmeye karar kıldılar.
    12-) percy weasley kingsley shacklebolt yönetimindeki yeni sihir bakanlığında memur oldu ve audrey adında bir kadınla evlendi. iki kızları oldu; molly ve lucy.
    13-) bill ve fleur weasley'nin üç çocukları oldu; victorie, louis ve dominique.
    14-) hermione yedinci yılını tamamlamak ve n.e.w.t.s.'i (fybs - feci yorucu büyücülük sınavı) vermek için hogwarts'a geri döndü. harry ve ron dönmediler.
    15-) mr. weasley sonunda sirius black'in motorunu tamir etmeyi başarabildi ve onu harry'ye verdi.
    16-) luna lovegood doğacı newt scamander'in torunu olan rolf scamander ile evlendi. iki çocukları oldu; lorcan ve lysander adında erkek ikizleri...
    17-) minerva mcgonagall hogwarts'ın müdiresi oldu.
    18-) harry, severus snape'in portresinin onarılmış bir halde en uygun olduğu yerde yani hogwarts müdürünün odasında olmasını sağladı.
    19-) alice ve frank longbottom asla iyileşemediler. ömürlerinin sonuna kadar st. mungo'da yaşadılar.
    20-) harry içindeki hortkuluk yok edildikten sonra yılanlarla konuşabilme yeteneğini kaybetti.
    21-) firenze en sonunda at adam sürüsüne tekrar kabul edildi.
    22-) cho chang bir muggle'la evlendi.
    23-) teddy lupin ve victorie weasley sevgili oldular.
    24-) gilderoy lockhart'ın sırlar odasında aldığı hasarlar hiçbir zaman iyileşmedi.
    25-) neville longbottom hogwarts'ın bitkibilim profesörü oldu. the leakly cauldron'ın (çatlak kazan) sahibi olan hannah abbott'la evlendi.
    26-) dolores umbridge muggle doğumlulara karşı işlemiş olduğu suçlardan dolayı tutuklandı, sorguya çekildi ve hapse atıldı.
    27-) harry ve ginny'nin çocukları the marauder's map'i (çapulcu haritası) çaldılar ve onu gizlice hogwarts'a soktular.
    28-) harry, ron ve hermione chocolate frog (çikolatalı kurbağa?) kartlarına dahil oldular.

    --- tüm kitapları okumadan okunmaması gereken spoiler ---

    bazı isimlerin türkçe karşılığından yüzde yüz emin olamadığım için ingilizcelerini yazıp parantez içine türkçelerini yazdım.
    ayrıca bu 28 gerçek dışında birkaç extra daha buldum ama onu da başka bir ara buna ekleyeceğim.
    bu 28 şeyin orjinalini okumak isteyenler buraya tıklayabilirler. metin ingilizce ama okumasanız bile güzel çizimler yapılmış durumda. en azından onlara bakın.

    sihir sonsuza dek sizinle olsun!

    edit: harry potter serisi bittikten sonra olanlar hariç bazı bilgiler de buldum onları da paylaşayım;

    --- tüm kitaplar spoiler ---

    1-) ilk harry potter kitabı aynı zamanda the battle of hogwarts'ın (hogwarts savaşı'nın) da olduğu 1998 yılında yayınlandı.

    2-) yunan mitolojisinde kahin cassandra kimsenin kehanetlerine inanmaması yönünde lanetlenmişti. profesör trelawney'nin büyük-büyükannesinin adı cassandra'ydı.

    3-) the mirror of erised (kelid aynası) bir insanın en içten isteğini gösterir. dumbledore aynaya baktığı zaman harry'yle aynı şeyi gördü; tüm aile bireylerinin mutlu ve bir arada olduğunu...

    4-) ron weasley'nin patronusu su samurlarını kovalamakla bilinen jack russel terrier'dı. tesadüfen hermione'nin patronusu da su samuru.

    5-) fred'in ölümünden sonra george bir daha asla patronus büyüsü yapamadı.

    6-) little whinging savaşı'ndan sonra 13 kişi kovuk'ta alastor moody'nin yasını tutmak üzere toplandı. lupin ceseda bakmayı öneren ilk insandı. remus daha sonra hogwarts savaşı'nda ilk ölen insanlardan ilki oldu, bu da trelawney'nin kehanetini doğru yapıyordu. "on üç kişi beraber yemek yerse, masadan ilk kalkan ilk ölen olur." sözü gerçekleşmişti. (buradaki bilgiye göre remus deniliyor ama bir yerde de aynı kehanetin sirius için gerçekleştiğini okumuştum, beşinci kitapta on üç kişi yemek yiyorlardı ve ilk sirius kalkmıştı diye hatırlıyorum ama tam emin değilim)

    7-) j.k. rowling voldemort'un en büyük korkusu ölüm olduğu için onun böcürtünün kendi cesedinin şeklini alacağını söyledi.

    8-) hogwarts savaşı'ndan bir süre sonra harry snape'in portresinin müdür odasına asılmasını sağladı. ama snape portredeki yerini terk etmiş olduğu için bu gerçekleşmedi. ( it originally did not because snape abandoned his post cümlesini tam olarak türkçe'ye uyarlayamadım)

    9-) voldemort aşk iksiri etkisi altında meydana geldiği için kimseyi sevemez.

    10-) iki farklı jenerasyonda hogwarts'ın şakacı tipleri olan sirius black ve fred weasley gülerek öldüler.

    11-) harry potter privet drive 4 numaraya ilk olarak sirius'un motorbisikletini kullanan hagrid'le gelmişti, oradan son defa da aynı şekilde ayrıldı.

    12-) j.k. rowling lupin'in; durumunu saklamasına ve sosyal toplum tarafından dışlanmasına korkmasına sebep olan bir aids hastasının metaforik bir temsili olduğunu söyledi.

    13-) fred ve george weasley'nin birbirlerinin yaşlılık hallerini gördüğü tek an ateş kadehine isimlerini koydukları andı.

    14-) j.k. rowling eğer snape karanlık sanatlara doğru yönelmeseydi lily evans'ın ona romantik duygular besleyebileceğini söyledi.

    15-) j.k. rowling son kısımda neredeyse dudley'yi platform 9 3/4'te büyücü bir çocukla yazacağını itiraf etti.

    edit: orjinalini okumak isteyenler için; link

    --- tüm kitaplar spoiler ---

    edit: imla
  • ortaokuldayım. tabi hepimiz gibi harry potter benim için de muazzam, içine girince huzur bulduğum bir ortam. girince çıkmak istemiyorum.
    3. kitabın sonlarındayım, kış zamanı diye hatırlıyorum yanlış olmasın. ertesi gün sanıyorum tarih gibi ezber bir dersin sınavı var. en kötü olduğum konular. matematik olsa sınava çalışmam bile direkt giriyorum, ama ezber olunca son gün çalışmam gerekiyor hep unutuyorum çünkü yoksa. zaten en sevmediğim ders.

    kitap bitti. hayır öyle sinir bozucu bir durum ki, zaten o dünyadan çıktığın gibi, bir der en sevmediğin dersin sınavına çalışmak zorundasın. üzgün üzgün duruyorum orda. annem geldi işte dedi ne oldu falan, ya anne dedim çok heyecanlı yerde kaldı*,
    şimdi dördüncü kitap da olsaydı keşke, direkt devam etseydim ne çok isterdim falan.

    canım annem kitaplarını sevdiğimi bildiği için 3. kitabı alırken hazır çıkmış diye 4. yü de almış meğer. ama sınavım var diye vermemiş. sonra benim bu halimi görünce dayanamadı çıkardı verdi. zaten çalışkan bir öğrenciydim, tarih sınavını da hallederim diye düşündü herhalde* hallettik ertesi gün okulda çalışmacayla falan.

    ama o mutluluğu hiç unutmuyorum. kitabın bitmesiyle çıkmak zorunda kaldığım dünyaya o kadar çok geri dönmek istedim ki o an, annem sağolsun dönüverdim. bir de "magic" yok derler, var işte. sihirleri ama genelde anneler yaratır.
    gerçi hayatta sanırım sınırlı sayıdaki dilek haklarımdan biri burada gitti. ama değdi be.
  • tüm dünyadaki y kuşağı bu harry potter'ın ilk filmi olan felsefe taşı'nda ya birkaç yaş büyüğü ya da birkaç yaş küçüğüydü.
    daha gerçek dünyayı tanımadan harry potter'in büyülü dünyası ile tanıştılar.
    okulda hocasından korkan severus snape'den, akran zorbalığı gibi arkadaşı ile arası bozuk olan draco malfoy'dan, ailesi ile arası bozuk olan dursley'lerden, yaramaz arkadaşlar veya aile özlemi çekenler sıcak bir aile gibi şeyleri de weasley'lerden buldu.

    arkadaşlık, dostluk, okulda ders kaygısı, okul yurdunda kalanlar için gece karanlık koridorlar vs. o yaştaki çocuklar için hayat böyle zaten. aşk veya nefret gibi duygular serinin sonraki filmlerinde açığa çıktı yani y kuşağı da gerçek hayatta benzer duyguları yaşadıkça serinin yeni filmlerinde benzer duyguları da izledi.

    film serisi çoktan tarihe geçti ama filmi ilk kez izleyecek yetişkinler ile çocukluktan beri parça parça izlemiş insanlar üzerinde aynı etkiyi bırakacağını sanmıyorum.

    edit : debe için herkese teşekkürler.
  • zayıf, pırıl pırıl yeşil gözlü ve hep dağınık duran kuzgun karası saçlı bir çocuk. çoğunlukla serinin okurları tarafından çocuk olduğu unutulup türlü hakaretlere maruz kalır.

    üçbüyücü turnuvasından kazandığı parayı* "voldemort döndüğüne göre en çok gülmeye ihtiyacımız olacak" diye düşünüp weasley ikizlerine veren bir çocuktan insan niye nefret eder ki?

    ki bunu yaptığında son iki hafta içinde yaşadıklarına bak.
    1. birlikte yarıştığı arkadaşı gözünün önünde sadece orada olduğu için öldürülüyor.
    2. ailesine ihanet etmiş adam* onu bağlayıp, vahşice kendi kolunu kesiyor.
    3. en büyük düşmanı gözünün önünde canlanıyor.
    4. ölüm yiyenler toplanıyor ve 14 yaşındaki bu çocuğa işkence ediyorlar.
    5. "mezar taşının arkasına saklanarak ölmeyeceğim" deyip, öleceğini kabullenerek voldemort ile yüzleşiyor.
    6. hiç beklemediği bir şey oluyor ve asalar kilitleniyor, annesini-babasını görüyor. arkadaşı "cesedimi geri götürür müsün" diye rica ediyor.
    7. geri dönüyor ve tabii ki şokta çocuk. cedric'i bırakmıyor bile.
    8. sene boyunca ona yardım eden çılgın profesörün aslında onun kılığına girmiş bir voldemort yandaşı olduğunu öğreniyor.
    9. yaşadıklarının hepsini bir de dumbledore'a anlatıyor.
    10. bu zamana kadar kendini tutmuşken cedric'in ailesini görünce, özellikle cedric'in annesi ona sarıldığında -anne şefkatinden mahrum kalmış yazık yavrucak- ağlamaya başlıyor uzun uzun.
    11. sihir bakanlığı tarafından yalan söylemekle, hayal görmüş olmakla itham ediliyor.
    12. bütün okul tarafından uzaylı görmüş gibi davranılıyor. yalnız hissetmeye başlıyor.
    13. yaklaşmakta olan savaşın ve kötü günlerin dehşetini idrak ediyor.

    "bir insan aynı anda bütün bunları hissedemez, patlar yoksa." dediğinizi duyar gibiyim harry düşmanları. "sırf siz bir çay kaşığının duygusal zenginliğine sahipsiniz diye sanmayın ki hepimiz de öyleyiz."
  • joanne kathleen rowling'in fransızca ve latince bilgisinden* nelerin çıkabileceği için bkz:

    --- harry potter'dan birkaç kelime kökü ---

    accio: latince. almak, elde etmek, kabul etmek gibi anlamları vardır.

    albus: latince. beyaz anlamına gelir.

    animagus: latince. büyücünün ruhu. animus ruh,magus ise büyücü.

    argus (filch): argus 100 gözü olan bir yunan tanrısı. sürekli etrafı gözetler ve uyuduğu zaman bile elli gözünden fazlasını kapatmaz.

    avada kedavra: eski suriye dilinde ”herşey yok olsun” anlamına gelir. asıl bilinen hali abra kadabra.

    beauxbatons: fransızca "güzel sopalar" anlamına gelir. sopalar, büyücü değnekleri anlamında kullanılmıştır.

    cedric: kelt (bugünkü breton. irlanda ve galya’lıların ataları) kökenli bir isim, komutan.

    cho (chang): sonbahar anlamına gelen çince bir isim.

    crookshanks: çarpık bacaklı demenin eski-moda bir şekli.

    crucio / cruciatus: latince. işkence anlamına gelir.

    dedalus diggle: doğanın yasaları konusunda dikkatsiz olan icarus’un babası. diggle ise voldemort’un kaybolduğu gün yine dikkatsizce gökyüzündeki kayan yıldız sağanağını yaratmıştır.

    dementor / ruh emici: deli, çılgın anlamına gelen ”demented” kelimesiyle oynanarak yaratılmıştır. böylece ruh emici, sizi deli eden demekdir.

    dobby: akşamları ev işlerini yapan yardımsever ev cinlerine verilen eski bir ingiliz adı.

    draco ejderhanın latincesi. aynı zamanda takımyıldız anlamındadır. aynı zamanda draco adında acımasızlığıyla tanınan bir yunan tanrısı da vardır.

    dudley (dursley): dud kelimesiyle (işe yaramaz kimse) oynanarak oluşturulmuştur. sıkıcı kimse anlamı da vardır.

    dumbledore (albus): bumblebee’nin (yabanarısı)eski ingilizcesi. dore fransızca bir kelime, altından yapılmış anlamındadır.

    durmstrang almanca kökenli bir anlatımdan gelir. kelimesi kelimesine çevirisi “fırtına ve gerilim’dir. bir tiyatro oyunu ve aynı zamanda alman edebiyat akımlarından biridir. günümüzde kullanılan anlam ise büyük acı, sıkıntı’dır.

    dursley: ingiltere’de küçük bir kasaba.

    expecto patronum: latince, ”koruyucuyu serbest bırak” anlamındadır. ya da koruma* bekliyorum*

    filch (argus): çalmak anlamındadır.

    firenze: floransa’nın italyan’cadaki anlamıdır.

    fleur delacour: soylu kadın anlamına gelen fransızca bir tanımlamadır.

    flitwick: londra’nın dışında bir kasaba.

    gilderoy (lockhart): altın kral.

    hagrid: yunan mitolojisinde olympus’tan kavulan bir tanrı’dır. fakat zeus kalmasına ve hayvanlara bakmasına izin vermiştir.

    hedwig viking’lere ait eski bir isveç adı. koruyucu ve güvenilir kişi anlamına gelir.

    hermione (granger): etkili ve güzel söz söyleme anlamındadır. yunan mitolojisi’nde esin perisi anlamına gelir. şairlere esin veren peridir. ayrıca troya’lı helen’in kızının adıdır.

    lumos: latince lamba veya ışık anlamındadır.

    lupin (remus): latince bir kelime olan ve kurt anlamına gelen lupus’dan türemiştir. ayrıca ingiltere’de sık rastlanan bir çiçek adıdır.

    magus: latince’de büyücü anlamındadır.

    malfoy: fransızca “mal foi” güvensizlik veya inanmamak anlamındadır.

    mandrake/adamotu: geniş, çatallı kökleri olan ve insan şekline benzeyen bir akdeniz bitkisi.

    maxime (olympe): fransızca. ilke/yöntem veya yönetici anlamındadır. bayan maxime beauxbatons’un yöneticisidir.

    minerva (mcgonagall): roma mitolojisinde eğitim tanrıçası.

    muggle : j. k. rowling bu kelimeyi mug yani enayi/aptal kelimesinden yarattığını söylüyor.

    narcissa: roma mitolojisindeki kendine aşık olan narcissus’tan esinlenerek oluşturulmuştur.

    mrs.norris: yazar jane austin’in “mansfield park”ından alınmıştır. vaizin herşeye burnunu sokan karısıdır.

    nox: latince gece.

    padma (patil): hint dilinde lotus anlamına gelen bir kelime lotus,bir hint sembolüdür. sağlığı ve sağlık tanrıçasını temsil eder.

    parvati (patil): hint adıdır, kibar anlamına gelir. ayrıca hint dininde üstün bir tanrı olan shiva’nın karısının adıdır.

    patronus : latince koruyan, savunan anlamındadır. sonuçta latince baba kelimesinden gelir.

    peeves: argoda kızgın/sinirli anlamına gelen peeved kelimesinden oluşurulmuştur.

    poppy (pomfrey): en eski tıbbi bitkilerden biridir.ağrı kesici ve uyutucu olarak binlerce yıldır kullanılır.

    remus (lupin): remus ve romulus bebekken terkedilmiş ve dişi bir kurt tarafından emzirilmiş ikizlerdir. daha sonra ikisi roma’nın kurucusu olmuşlardır.

    rubeus (hagrid): latince’de kırmızı.

    salazar (slytherin): antonio salazar, portekiz’i 1968’deki ölümüne dek 36 yıl yöneten faşist diktatör’dür. adı geçmişteki hitler gibi saf ırka inanan diktatörlere atfen kullanılmıştır. tıpkı slytherin gibi.

    scrabbers: argo, tembel, çalışmayan insan anlamına gelir.

    severus (snape): severe kelimesinden gelir. katı, acımasız anlamındadır.

    sinistra (profesör): uğursuz, kötü anlamına gelen sinister kelimesinden uydurulmuştur. latince’de sol anlamına gelir.

    skeeter (rita): sinek kelimesinin amerikan argosundaki şeklidir.

    snape: ingiltere’de küçük bir kasaba.

    sybill (trelawney): eski çağlardaki kadın peygamberler anlamına gelir.

    trelawney (sybill): bir şiirdeki kahramanın ismi.

    veritaserum içildikten sonra herkesin doğruyu söylediği bir içecek. italyanca “la verita” gerçek anlamındadır.

    viktor (krum) latin kökenli bir isim; fatih anlamındadır.

    voldemort: fransızca kelimelerden oluşur. vol; uçuş, de; -nin/-nın ve mort; ölü/ölüm. ölümün hırsızlığı; voldemort, ailesini öldürerek harry’den onları çalmıştır.

    wingardium leviosa: havaya yükseltmek. wing-kanat-wingardium’un kökü, levitate ise leviosa’nın köküdür ve- havadauçmak- anlamına gelir.

    sirius (black): sirius astronomide köpek şeklindeki bir takım yıldızıdır. black(siyah) da siriusun siyah ve köpek şeklindeki bir animagi olması.

    nimbus: meteorolojide çok hızlı giden bir buluttur.

    dolores (umbridge): acı, keder, hüzün

    locomotor: locomotion - hareket etmekten gelir. kelimenin asıl kökü latince olmalı.

    avis : (4.kitapta asalar tartılırken) biyolojide kuşlara verilen isim aves'dir.

    orchideus: 4.kitapta asalar tartılırken) orkide olduğunu tahmin ediyorum.

    hogwarts: bir çiçek (sanırım menekşe) türü.

    --- harry potter'dan birkaç kelime kökü ---

    not1: alıntı ve alın teri

    not2: düzeltmeler* gelebilir.
  • 2022'de çok uzun yıllar sonra tekrar okuyup bitirmiş olduğum fantastik edebiyat serisi. gençlik yıllarımda anlayamadığım veya gözümden kaçmış olan pek çok ayrıntıyı fark etmek açısından güzel bir deneyimdi. dürüst olmak gerekirse asıl amacım hogwarts legacy oyunu öncesinde bilgilerimi tazelemekti ama seriyi tekrar okumaktan dolayı hissettiğim mutluluk ilk amacımın önüne geçmiş oldu. 30 yaşında harry potter serisini en baştan ele almak da ilkine kıyasla farklı bir deneyim oldu benim için.

    1. özeleştiri ile başlayalım: büyücülük ve cadılık aleminde hermione granger gibi bir kitap karakterine daha çok saygı duymam gerekirmiş. aynı anda hem rasyonel hem de yücelik seviyesinde idealist olmayı başarabiliyor çünkü. hogwarts okulundaki kurallara, sihir dünyasındaki yönergelere ve kitaplarda yazılı bilgilere göre hareket etmeye dair takıntılı olsa bile ortada bir yanlış gördüğünde bununla tüm gücüyle mücadele ediyor. üstelik bunu düzen sahibi olmaya yönelik takıntısına rağmen yapıyor. işini iyi yapan öğretmenlere karşı tutumu ile fudge'un kuklası olan veya karanlık lord için çalışanlara karşı tutumu çok farklı; şahgaga'nın infazına karşı mücadelesi ve kimse umursamazken ev cinleri için çaba göstermesi bunun işareti. kesinlike ron weasley'den daha iyi bir dost. üç büyücü turnuvasında ron harry'i yalnız bırakıyorken kendisi harry'e yardımcı olmaya devam etti. aynı şekilde horcrux arayışında da ron harry'i tekrar yalnız bırakmasına rağmen hermione büyük bir fedakarlık yaparak harry'i kötülüğe karşı savaşında asla yalnız bırakmadı.

    2. seriyi ilk okuduğumda (lise yıllarımdayken) dobby'nin kaybedilmesi beni en çok üzen an olmuştu. neden böyle oldu bilmiyorum. tekrar okuduğumda ise en üzüldüğüm an harry'nin ruh emicilerle her karşılaştığında ölen annesinin çığlıklarını duymasıyla ilgiliydi.

    3. bu çığlıklar ile ilgili ilginç bir detay var. aşk iksiri etkisinde (irade dışı sevgi yaratan sihirli iksir; tom riddle'ın annesi ve babası arasındaki ilişki) dünyaya getirildiği için sevgi duygusunu hissetme yeteneği olmayan ve öldürmekten haz alan karanlık lord, lily evans'a bir seçenek sunuyor. ona eğer kenara çekilirse (lily, harry'nin önünde kendini siper ediyor voldemort'a karşı) yaşamasına izin vereceğini belirtiyor. bu voldemort için son derece sıradışı bir durum. voldemort tarafından tüm seri boyunca gösterilen tek merhamet anı buydu fakat bu aslında bir merhamet değil, bir anlaşma olabilir gibi geldi bana tekrar okuyuşumda.

    4. işte burada ben severus snape'in aslında neden ölüm yiyen olduğunu anlıyorum. yani fark eden var mı bilmiyorum, ben denk gelmedim ama muhakkak vardır elbette benim gibi fark etmiş olanlar veya benzer bir teori geliştirmiş olanlar da muhakkak vardır herhalde. neyse. snape, harry'e zihnebend dersleri verirken karanlık lordun kurban olarak seçtiği kişilerin zihinleriyle bir oyuncak gibi oynarken en büyük korkularını, duygusal zayıflıklarını ve hassasiyetlerini öğrenip bunu onlara karşı kullandığını; en büyük silahlarından birisinin insanları bu duygusal zayıflıkları doğrultusunda manipüle etmek olduğunu söylüyordu.

    * bu kısımdan itibaren sadece tahmin ediyorum: voldemort'un severus snape'in zihnebendde bilgi sahibi olmadığı yıllarda lily'e yönelik hassasiyetlerini kavradığını ve eğer kendisine katılır ise lily evans'a yaşaması için fırsat sunacağını söylemiş olduğunu düşünüyorum. ben severus snape'in lily'i korumak için ölüm yiyen olmuş olabileceğine neredeyse eminim. voldemort muhtemelen snape'e kendisine katılırsa lily'nin yaşamasına izin vereceğini fakat eğer kendisine katılmaz ise lily'e hiç kimseye yapmadığı kadar büyük acılar çektireceğini söyledi. voldemort'un lily evans'a eğer kenara çekilirse yaşamasına izin vereceğine dair merhamet göstermesinin başka hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.

    * severus snape, voldemort'un sözünü tutmayacağı ihtimalinden dolayı güvensiz hissediyor, dehşete düşüyor ve bu dehşetin etkisiyle albus dumbledore'a yalvarmaya, lily'i kurtarması için ne isterse yapacağını söylemeye gidiyor. lily evans'ı kurtar, ne istersen yaparım diye açıkça belirtiyor...

    * dumbledore, voldemort'un severus snape'in zihnini okuyabildiğini zannetmesinden faydalanıyor ve kitapta/filmlerde anlatılmayan bir süreçte severus'a zihnebend dersleri öğretiyor.

    * zihnebendde yıllar içinde ustalaşan severus snape, voldemort geri döndüğünde karanlık lordu hala onun zihnini okuyabildiği konusunda (hiçbir şey değişmemiş gibi) kandırabiliyor çünkü en baştan beri dumbledore'un snape'in ikili ajan olması konusundaki inandırıcılığına dair güven faktörü bu zihnebend blöfüydü. benim tahminim snape zihnebend tekniklerini sonradan dumbledore sayesinde öğrendi. godric's hallow ile harry'nin hogwarts'a ilk katıldığı yıllar arasında dumbledore ile bunun üzerine çalıştılar.

    * dumbledore'un seri boyunca tam manasıyla güvendiği sadece iki karakter var. birincisi hagrid. (ilk kitapta dumbledore hagrid hakkında "ona canımı bile emanet ederim." diyordu.) ikincisi ise severus snape. dumbledore gibi çok yönlü düşünebilen bir adam için severus snape'e tam manasıyla güvenebilmesi, sadece onun zihnini tam manasıyla kavrayabilmesi ile mümkün olabilir. bu da teorimi destekliyor. snape'e zihnebendi dumbledore öğretti. dumbledore bu süreçte snape'i tam manasıyla tanıdı. sadece lily'e olan sevgisi için yaşamış olan, tüm inancını ve sadakatini lily evans'a adamış fakat yanlış anlaşılmış bir karakter olduğunu fark etti.

    * snape, dumbledore'dan aldığı zihnebend derslerinde o denli iyi bir şekilde ustalaşıyor ki voldemort'tan hem bu dersleri aldığını hem de ikili ajan oluşunu saklıyor; bu sırada da muhtemelen ilk yıllarında olduğu gibi voldemort'un onun zihnini okuyabildiğine dair sahte algısını yaratıyordu.

    5. bu kitabın sadece harry'nin bakış açısıyla değil de aynı kitap içinde farklı karakterlerin perspektiflerinden yazılması çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. (yine harry baskın karakter olurdu elbette ama örneğin sırlar odası kitabında birkaç bölümü ginny weasley'nin gözünden, bir bölümü hademe finch'in gözünden, bir bölümü gilderoy lockhart'ın gözünden okumak çok daha güzel olurdu mesela.)

    6. rowling'in mitolojiden ve latinceden ne kadar çok faydalandığını görmek ona olan saygımı arttırdı. kendisinin son yıllarda twitter üzerinde yaratmaya çalıştığı abartılı imajın tamamen sarkastik olduğunu düşünüyorum. kitaptaki sihir tarihi dersinde cadı avı sırasında bazı cadıların kendisini yüzlerce kez sahte bir şekilde yaktırdığını çünkü aslında o sırada (sihirli iksirler sayesinde) hiç acı duymayıp ve zarar görmeyip sadece gıdıklanmasını sağlayan bu sayede muggleları kandıran bir büyü yaptıklarını söyleyen bir yazar için güzel bir dalga geçme biçimi olurdu twitter yoluyla sarkazm yapmak.

    7. seriye sonradan eklenen lanetli çocuk isimli kitaba katlanamadım. tuhaf bir şekilde baş dönmesi ve mide bulantısı hissiyatı yaşadım kitabı okurken. bu kısmı eleştiri manasında söylemiyorum, gerçekten böyle hissettim. zaten konsept olarak zamanda yolculuk etmenin edebi sınırlar çerçevesinde bile katlanılabilir olmadığını düşünüyorum. zaman yolculuğu temasına sahip eserlerle ilgili hep tuhaf bir reaksiyon geliştiriyor iç dünyam. bir de diyaloglar vs. çok yüzeysel, klişe seviyesinde kalmış. halbuki konsept olarak goethe'nin faust'u gibi yapabilirlerdi. yaşlanmış fanlara yönelik, karanlık ve poetik bir çalışma çok ilgi çekerdi.

    8. molly weasley, seni çok seviyorum. neville longbottom, seni çok seviyorum. remus lupin, seni çok seviyorum. arthur weasley, seni çok seviyorum.

    9. rubeus hagrid, en çok seni seviyorum.

    (gizli not: gilderoy lockhart'ı da seviyorum aslında :d beni çok gülümsetiyor.)

    tanım: yüz milyonlarca insana küçük yaşta okuma alışkanlığı kazandırmış olan kitap serisi. dünya üzerinde rowling dışında hiçbir yazar 10 yaşındaki bir insana binlerce sayfalık bir kitap serisini en ince ayrıntılarına kadar okuması için gereken motivasyonu verememiştir. bu özel bir güç.
hesabın var mı? giriş yap