• burada isolde'nin doğum gününde yazılmış abuk sabuk bir entry vardı daha önce. o ve arkadaşları arasında yaşanan güzel bir anı bozan, hiç olmaması gereken bir şeydi. ben bu entry'yi yazdıktan sonra çok pişman oldum. bunu isolde'ye ilettiğim zaman gerçekten hoşgörü ile karşılayıp affetti. bu olayı benim için bir vicdan azabına çevirebilirdi veya saldırgan bir tutum sergileyebilirdi. bunlar yerine olayın başından sonuna kadar tamamen anlayışlı, hoşgörülü, olgun bir insanın davranması gerektiği gibi davrandı.

    bilmiyorum, belki bana yapılsa ben o kadar hoşgörülü olamazdım ama isolde hep gerçekten fazlasıyla anlayışlıydı bu konuda. onunla ne zaman konuşsak, sanki kırk yıldır arkadaşmışızcasına benimle konuşan birisini buluyorum karşımda. mesela bana hep çok güzel şeyler tavsiye ediyor. güzel kanallar, güzel podcast'ler atıyor. bunları yapması için hiçbir sebep yok.

    ben isolde'yi zamanında yanlış tanıyıp onu yanlış yorumlamış birisi olarak bunu da yazmam gerektiğini düşündüm. bunu yazarken, yaşadığım pişmanlığı erdemli bir tavır gibi gösterme gayreti içinde değilim. ben o entry'yi yazarken amacım kötülük yapmak değildi ama kötü bir insanın alacağı zevki almıştım. bazen bilerek veya bilmeyerek hissettirdiklerimiz kalıcı olabiliyor. burada bir erdem, bir marifet var ise kötülüğü sevgiye dönüştürebilen isolde'ye ait.
  • sözlük içinde geniş bir kitlenin desteğini aldığını düşündüğüm kişi. bu, daha çok komik ve eğlenceli yazmasından kaynaklanıyormuş. gülmekten kırıyormuş falan. r. ivedik tiplemesinin salonda izlenmeye akın akın gidildiği duyumları aldığımız bir ülkede bu hanımın da esprisi olduğunun düşünülmesi belki normaldir. bence komik değil. çok incelemedim, ama komiklik yaptığı söylenen yazıları bana çiğ ve yavan geldi. hemen kapattım.

    espritüel olacağı zannıyla sözde akademik makale havası vermeye çalıştığı bir entrysinde kendisine ziyagil soyadını yakıştırırken; kendisini ana karakterlerin soyadını nickinin yanına soyadı olarak ekleyecek kadar etkileyen ve gösterildiği tarihlerde muhtemelen hiçbir bölümünü kaçırmadığı o yerli diziyi, burun kıvırıp, beğenmediği insanların da, ekrana geleceği günü aynı kendisi gibi dört gözle beklediklerini ve ağzı açık izlediklerini gözardı etmiş. halkın bir kesimini eleştirme gayretiyle orijinal olacağım diye değişik ve ilginç olduğunu düşündüğü kelimeler kullanma kaygısıyla adeta ıkındığını fark ettim, bu da bana çok antipatik geldi şahsen.

    müge anlı'nın programını denk geldikçe izlediğini söylemesi fakat öylesine detaylı bir analiz kasabilmesi de enteresanmış. yazdıkları, programın yüzde 5'i falanmış. programa katılan ailelerin adlarını bile biliyor. hepsinin içeriklerini, öykülerini biliyor. ama tahammül edebildiği yere kadar izliyor. o programı, herkese olduğu kadar sosyologlara da önermiş. oldu cnm. sosyologların da işi kalmamıştı zaten. kaldı ki, haftaiçi yayımlanan programın başlama saati çalışan insanların mesaide olduğu bir vakitte. üstelik 180 dk. sürüyor. ve bu saçmalığa o kadar zaman ayrılmasını tavsiye ediyor. şahsi düşüncem baştan sona izlemeden içeriğin kavranamayacağı yönünde. biraz bakarak programda konu edilen kişilerin başından geçenlerin anlatıldığı olay örgüsü çözülemez.

    her fırsatta ortadoğu'ya nefretini haykıran , batı hayranlığı pik noktasında, ancak sadece ortadoğulu'ların talep ettiği, gelişmiş batı ülkelerinde ve doğu avrupa da dahil ab ülkelerinde izlenmesi söz konusu dahi olamayacak o ağdalı yerli dizileri kaçırmaması size de tuhaf gelmedi mi? ekranlarda yer alan envai çeşit monoton diziyi izleyip, bunlar üzerine spoiler içinde uzun uzun yazıp da sonra başka başlıklarda survivor izleyenleri kınaması ve azarlaması da hayli paradoksal. mesleği tv eleştirmenliği olsa anlarım, ama değilmiş.

    şimdi hayranları ve badileri bana "sende onun yazdıklarını anlayacak zeka yok yeeaaa tmm mı" diyebilirler, desinler. bence özellikle toplumsal eleştiri yaparken kullandığı üslup fazla zorlama ve içerik olarak nitelikten yoksun.

    bir de unutmadan ilave edeyim. (bkz: kendi hayatını mahvetme yöntemleri)konusuna yazdığı entry:(#66417824) başlığı önce şükela moduna almış ve daha önce yazılmış bir entyrden en verimli kısmı kendi entrysine eklemiş ve altını şişirdikçe şişirmiş ( bu arada aynı entry içinde demagojiye de demogoji demiş). aparılan cümlenin geçtiği entry ise şu : (bkz: #66383285)

    ek: bir sözlük yazarının uyarısı üzerine şu entryi de ekliyorum. bkz: #31334367) genellikle yaşadığı toplumun bireylerini cahillik, bilgisizlik, kültürsüzlükle etiketlerken, o etiketleri yapıştırdığı insanlar gibi burçlara, astrolojiye inanması ve itibar etmesi bir garabet. ayrıca aşırı övünen bir tip. entryde kendisinin de mensup olduğu burç üzerinden övündükçe övünüyor. sen neymişsin be abla? peki peki anladık
  • bir zamanlar fotosuna denk gelmiştim de...

    gömdüğü kadınlardan tip, saç rengi, makyaj, vücut yapısı vs olarak hiçbir farkı yok.

    başkalarına hakaret edip kendini mükemmel sanan tiplerden ne yazık ki. arka arkaya binbeş yüz tane laf kargaşası yapınca çok muhteşem olmuyorsun.

    bizim tayfayı temsil edecek aydın görüşlü komik cesur feminist (!) kadın buysa vah bizim halimize. ayılıp bayılan hayranlarına da şaşırıyorum. bir gün parçalanmış frida omurgası gibi o da patlayacak. böyle bol egolu tiplerin altı hep boştur hiç şaşmaz.
  • sık sık karşıma çıkan entry'lerinden bayağılık akan yazar.
  • bacim de ne diyeceksen, ne diye kasiyosun ki biseyleri anlatmak icin (#39927508). sanki o ikinci paragrafta saydigin guruh turkiye'de arasan zor bulacagin bir insan grubuymus da, sozluge dolusmus olmasindan rahatsiz oluyorsun. ne bekliyosun ki? bunlarin hepsini attiginda 82, 84 bayan aranizda dedikodu mu yapacaksiniz? cunku o rahatsizlik duydugun guruh'un sadece bir kisminin sinek surusu gibi kalabalik oldugunu sen kendin soyledin.

    ayrica sevgilisinden bahseden bayan kisilerine elit muamelesi cekmeler, surda cogunun tek ugrasi taşak muhabbeti olan insanlarin anasina laf soylemeler, anadolu insanini asagilamalar, kivrak kalem oyunlariyla masum insanlara ikincil tacizci damgasi koymalar falan...

    ikinci yari da baska bir sacmalik varsa bilmiyorum cunku dayanamadim daha fazlasini okumaya.

    zoge:

    bak arkadas, bayanin kullandigi su tabirler var:

    "asıl kezban olan anası tarafından vasıfsızlıkları, cahillikleri, hormonal kontrolsüzlükleri, görgüsüzlükleri o kadar yüceltilmiş ki" ... "zamanında babasının anasını dövdüğü, kim bilir kadın birlikte olmak istemeyince tecavüz ettiği, kendisinin her sabah "oğluşum da oğluşum bütün kızlar kendini sana yamamak istiyor ah oğluşum" diye gazlandığı"

    bunu taciz edenler icin kullaniyor. taciz edilmis birisini savunmak icin yapiyor. ve bunu yaparken taciz eden kisiyi yermek icin kisinin annesi, onu o sekilde buyutebilecek kapasiteye sahip olmasi icin yakistirdigi duruma bak!!!

    kotu bir laf etmemek icin epey kastim ama senin kafandaki insanin beter olmasinin cok da umrumda olmayacagini soylemek istiyorum en azindan.
  • aşırı genellemeler üzerinden zamanında yaptığı prim sarhoşluğundan kurtulamayan pek entellektüel aydın bilgili bir yazardır.

    türk kızlarının yarısını kezbanlıkla suçluyor aynı eleştiri erkekten gelince erkeklerden zamanında istediğini alamadığı için kadın grubu liderliğine soyunmuş bir teyzeye dönüşüyor.

    önerilen entryde sırf kezolara geçirmek için çağatay ulusoy'a da ödem suratlı demiş. başka bir entryde at hırsızından mütevellit rus patenciye şiir yazmış. 20 yaşındayken bu teyzemizin sokakta gördüğü çağataya atlamayacağına inananlar favlayabilir.
  • suriyeliyi, afganı tahkir edip aşağıladığı geceler bebekler gibi yatıyormuş. arapları hakir görmediği günlerin akşamı ise müthiş bir huzursuzluk, uykuya direnç hali, keyifsizlik hasıl oluyormuş zat-ı âlilerinde...

    arapları küçümsemek, ahvalleriyle alay etmek, gündelik yaşamın olağan bir parçası artık. bazen başka konularda yazdığı da oluyor. arapları tahkir edişten aldığı haz, paha biçilemez ama. araplara giydirmek, temel misyon.

    bence diğer konularda yazmayı bırakmalı ve sadece arapları hakir gören metinler yazmalı. kus içindeki nefreti, kır ağızlarını yüzlerini, dök içini be isolde! düşene tekme at şöyle en sağlamından!

    sözlüğün etiler teyzesi isolde hanımın, "empati" tanımı da bu şekilde işte. merhamet yok, acıma yok.

    eleştiri oklarının asıl hedefi "siyasal muktedir" olmalı iken, tutar sokakta dilenen adama sarar isolde hanım.

    bundan 143 yıl önce, isolde için yaptığım tespitlerde haklıymışım sahi. (#69893622)
    sanki suriyeliler çok memnun bu hallerinden. bak bay kahkaha sayın özdemir bile, inan ağlayacaktı bugün hakir gördüğün o insanlara.

    https://youtu.be/dknyo3widfc
  • sanırım bir çeşit televizyon teyzesi, sürekli bir şeyler izliyor ve yorumluyor. bu kadar çok konuşan insanların nesini seviyorlar anlamıyorum.
  • ekşi sözlük'ün etiler teyzesi kimdir diye soracak olsalar, milisaniye düşünmeden isolde derim. her dem üst perdeden konuşma, avamı mütemadiyen hakir görme, tahkir etme, memleket ahvaline müteallik derin bir yeise saplanmış olma, eser miktarda kalan "toparlayacağız inşallah" temennilerini de olanca kudretiyle manasız kılma... sayayım mı daha?

    badi entry'lerini okurken sıra isolde'ye geldiğinde, evvela kulak tıkaçlarımı takıyorum. çünkü zihnimdeki isolde teyze hep bi bağırıyor hep bi çağırıyor. günün ses getiren başlığı ne misal? mini şort giydiği için sözde mütedeyyin bir budala tarafından tekmelenmiş üniversite öğrencisi. eyvaaaaah!!! isolde'ye gün doğdu artık! altı yedi ay öncesinden başlayıp günümüze varana değin, onlarca belki yüzlerce siyasi diskuru peşi sıra dizer; günbegün olanları ardı sıra özetler. şu gün şu olmuştu, bugün bu olmuştu denilerek bellek kudretinin boyutları büyük bir gurur ve kıvançla sergilenir...

    "ansızın parlama" bahsinde benzin mi isolde mi diye sorsalar, ben isolde derim pek rahat. elini kolunu canhıraş sallayan, saçı başı adeta havalarda uçuşan, öfkesinden sinirinden baygınlık geçirmek üzere olan bir etiler teyzesi isolde. öfke kusmadığı, celallenmediği bir şey kaldı mı diye düşünüyorum şöyle bi, yok ya, atlama yok çok şükür. her şey bir öfkelenme sebebi isolde teyze için fakat en çok ne sinir ediyor diye düşünüyorum da, kuşkusuz "araplar." arapları hiç sevmiyor isolde hanım. onları yerden yere çalarken, kafalarını olanca gücüyle tokuştururken nasıl başarıyor zihnini empati'den, şefkat'ten, merhamet'ten soyutlamayı, inanın anlamış değilim!

    arapların eleştirilecek hiçbir yanı yok, çiçek gibi millet maşallah demiyorum burada pekâlâ ama savaştan kaçıp gelen, bir somunla bir tas çorbaya eyvallah eden, gülmek nedir nicedir yitiren, güz yaprağı gibi oradan oraya savrulmuş beşerlere biraz daha ılımlı yanaşmak, olan bitene az biraz daha tahammüllü olmak gerekir diye düşünüyorum. siyasal muktedirin basiretsizliklerinin ne kıyımlara yol açtığını kendi yurdumuz özelinde de görüyor ve irdeliyorken, ana yurdunu "kendi inisiyatifleri olmaksızın" terk etmek durumunda kalmış bu biçarelere biraz daha töleranslı olmalarını istirham edeceğim nadide etiler teyzelerinden. burjuva mensubu değil diye reva gördüğünüz bakış ve mimikler, uzaktan hayli itici gözüküyor, bilesiniz...

    memleket ahvali öyle can sıkıcı, öyle iç karartıcı ki psişik işleyiş de gayriihtiyari oksitleniyor tüm bu olanlardan fakat etiler teyzesinin ruh halini hiç ama hiç iyi görmediğimi de bu vesileyle aktarmak isterim. kesinlikle profesyonel bir yardım almalı işinin ehli bir ruh tabibinden. bu antidepresan olur, psikanaliz seansları olur, bilemem artık. belki de sinir sistemini tarumar eden twitter'dan, instagram'dan, facebook'tan bir süre ırak kalmalı. bilemem artık. bildiğim tek bir şey var o da, ruhsal vaziyetinin hiç de normal olmadığı...
  • siteyi site yapan tanımlaması maalesef ki kendisini kapsayan bir kalıp değildir. 2008 yılında yazar olmuş birisi için yapılamayacak bir tanımdır bu. bu siteyi ekşisözlük yapanlar 99 ile 2006 yılları arasında yazan insanlardır. bu site 2006 yılında top seviyeye ulaşmış ondan sonra da kalite olarak hep aşağı yöne doğru bir grafik çizmiştir.
    tanımam etmem; ne yazmış, ne çizmiş bilmiyorum, belki çok iyi entry'leri vardır ama yukarıdaki tanım ağır taştır.
hesabın var mı? giriş yap