• şimdi ismini çıkaramadığım bir kalenderi şeyhi bakalım ne yumurtlamış:

    "ilim beni uçurumun kenarına getirdi. oradan vecd ile bilinmezlik denizine daldım. vecdim beni boğuyordu ki, cahilliğim kurtardı."

    güzel konuşmuş..
  • tasavvuf tarihindeki diğer pek çok tarikat gibi kökleri budist, zerdüşti ve maniheist kültürlere dayanan bir akımdır. kalenderiyye, kalenderan ya da cavlakiyye olarak da anılmaktadır. kelime olarak menşei; kalantar (farsça iri kaba kimse, türkçe kalantor olarak geçer) ya da hemen hemen aynı anlamlara gelen kaletoz'a bağlanmıştır ancak en uyumlu köken sanskritçe kalandara (kanun, nizam dışı) sözcüğüdür.

    bu akımın kurucusu kabul edilen cemalü'd-din-i savi bizzat kendi menakıb'ına göre seyyid'di. irak'da bayezid bistami'nin müridi olan şeyh osman-ı rumi'ye mürid olur ve halifelik makamına kadar yükselir. neden sonra müridlerini terk edip dımaşk'a gider ve dımaşk mezarlığında gerubed (celal-i dergezini)'ye rastlar. adamın bütün tüyleri dökülmüştür, kendiside ona uyarak saç, sakal, bıyık ve kaşlarını kazıtır. uzun süre bu mezarlıkda yaşarlar ve bu süre esnasında bir çok mürid edinirler. sonrasındaysa çeşitli yerlere dağılarak bu akımı yayarlar.

    kalenderiliğin, içerdiği ritüeller dışındaki en önemli özelliği tek parça bir yapı sergilememesi, tek bir tarikat şeklinde teşkilatlanmamış olmasıdır; kalenderiler, haydariler, rum abdalları, camiler, torlaklar, şemsiler, nimetullahiler gibi değişik zümrelere ayrılırlar.

    marjinal sufiler olarak nitelenirler. ilerde mevlana'yı da kapsamak üzere pek çok büyük ismin dahil olacağı char-darb geleneğini başlatmışlardır. kimileri boyunlarına demir halkalar takarken, kimileri tecerrüd'ün simgesi olarak erkeklik organına büyük demirler takardı. çoğunluğu esrar kullanmaktaydı. yarı çıplak gezmek, dilenmek ve sürekli hareket halinde olmak en önemli düsturlarıydı. sırtlarındaki koyun postunu yatak olarak kullanırlardı. ibadet etmek yerine sema ve dans yapmayı tercih ederlerdi. konakladıkları pek çok yerde istenmezler ya da karışıklık çıkarırlardı. istisnai de olsa eşcinsel ilişkilere girmeleri ya da para için adam öldürmeleri de kayda geçmiştir.

    dini ibadetlerini yapmamaları, esrar ve uyuşturucu nedeniyle sürekli bir bilinçsizlik halinde dolaşmaları gibi nedenlerden ötürü çağdaş akımlar tarafından zındıklık, meczupluk, sapkınlıkla suçlanmışlardır.

    seyyid battal gazi, kaygusuz abdal, otman baba ve semsi tebrizi bu akımın en önemli isimlerindendirler.

    *ahmet yaşar ocak, osmanlı imparatorluğunda marjinal sufilik: kalenderiler
  • bugün kendini punk sanan, anarko punk takılan, kaşını, dudağını deldiren elemanların bir çoğunun haberi dahi olmadığı anadolu tarihinin aşmış insanları...
  • yaşadıkları toplumun kurallarına karşı çıkarak dünyayı önemsemeye gerek duymayan ve bunu davranışları ile açığa vuran kişilerin oluşturduğu bir tasavvuf akımıdır.

    genel özellikleri; küçük gruplar halinde gezmek (3-5 kişi) kafalarındaki tüm tüyleri (saç, sakal, kaş, bıyık) kazıtarak acaip kılıklarda dolaşmaktır. bunlar geçimlerini dilenerek sağlarlar (çalışma gibi durumlar dünyayı kaale almak gibi algılanır diye).

    en önemli özellikleri de faziletlerini saklayıp sürekli olarak kötü yönlerini öne çıkartmaktır.
  • anarsistlerin kanimca gelmis gecmis en haslari, dunyaya meydan okumanin bambaska bir yolu... sufizmin dahi ne kadar gelenekci, statukocu olabildigini gosterebilmis ve ona da kafa tutmus koca yurekli insanlar bunlar. "ha siz dunya nimetlerinden vazgecmekten mi bahsediyorsunuz, ha siz surekli oruc mu tutuyorsunuz, ha siz oyle eski hirkalar mi giyiyorsunuz allah'a yakinlasmak icin; o zaman buyrun benim yaptigimi yapin: ciplak gezin, kaldirimlarda kopek pisligi yiyin -yiyorsa-".

    (bkz: torlak kemal).
  • sanskritçe "töreyi bozan" anlamındaki kalandara kökünden farsça'ya geçmiş bir kelimedir.
  • anadolu coğrafyasındaki hemen her türlü isyanın içerisinde bulunmuşlar veya baş aktörü olmuşlardır.babai isyanı , şah kalender isyanı , bozoklu celal isyanı , şahkulu (osmanlı kaynaklarında şeytankulu olarak geçer) vs.

    suikast olaylarında da parmakları vardır.1492 yılında 2.bayezid’e bir kalenderi dervişi suikast düzenlemiş, bunun sonucunda ağır tahkikata uğramışlar ve sürgün edilmişlerdir. tabi bu kalenderilere ceza değil ödül olmuştur.zira seyehat etmek kalenderi dervişlerinin baş enstrümanlarındandır.mesela kaygusuz abdal elmalıdaki zaviyesinden çıkarak bağdat, dımaşk,necef,küfe,kerbela,nusaybin gibi yerleri gezmiş ve her gittiği yerde de kalenderi zavyesinde konaklamıştır.yine 1579 yılında sokullu mehmet paşayı suikast sonucu öldüren de bir kalenderi dervişidir.

    temel felsefeleri toplumun ve cemiyetin reddi olmuştur.a.karamustafa’nın deyimiyle toplumun kalbinde toplumsal vahşilik yaratmak istiyorlardı.bir güç odağının yanında yer alıp düzen değiştirmek gibi bir amaçları veya eleştirdikleri toplumun yerine ikame edecek birşeyleri yoktu.sadece bütün kural,kaide ve kültürel yapıları inkar ediyorlardı.

    kalenderi dervişleri veliliğin nübüvvetin yani peygamberliğin kefili olduğunu düşünürlerdi.velilik peygamberliğin çobanıydı.en azından ünlü kalenderi otman baba böyle düşünüyordu.

    kendi velayetnameleri ,menakıbnameleri hariç kaynakların ekseriyetinde zındık,mülhid,sapkın,meczup gibi kötü yakıştırmalar yapılmıştır.sanırım en ilginç olanı da moğol veziri nasiruddin tusi’nin kalenderileri hülagü’ye takdim ederken ‘’bunlar alemin fazlasıdır’’ demesedir ve akabinde hepsi idam edilmiştir.kaynaklarda livata gibi yakıştırmalar da vardır. şahsi görüşüm bunlar abartılı birer yakıştırmadır ancak kalenderilik içinde köçeklik adında bir müessese de vardır.

    toplumdan uzaklaşmak için saç,sakal,bıyık,kaş ve hatta kirpiklerini dahi kazıtmışlardır ve bu erkana da çar-darb adını vermişlerdir.
    mala mülke önem vermiyorlardı.sadaka kabul etmiyorlardı.örneğin ünlü kalenderilerden olan otman baba parayı boka benzetmiştir.en azından ilk dönem kalenderiliği bu şekildeydi daha sonra dilenmek bu kültürün içine dahil olmuştur.
    yarı çıplak bir şekilde dolaşırlardı belki üzerlerine bir hayvan postu giyerlerdi.ayak bileklerine ve ellerine zil tarzı aksesuarlar takarlardı.
    bekar kalmak,riyazet,seyehat gibi erkanları da vardır.

    ayinlerinde toplu şekilde olduklarında sekiz bin kişi olduklarına dair kayıtlar vardır. semahlarında vecd haline bürünmek için esrar kullanırlardı. bu vecd halinde vucudlarının belirli yerlerine bıçaklarıyla kesikler atarlardı.

    sonuç olarak ana temalarını çoğunlukla hint mistisiziminden alan ve zahidliği benimsemiş olan bu protest dervişler bu toprakların gördüğü en orijinal karakterlerdendir.bazı zaman dilencilik yaparken bazı zaman da sınır boylarında küffara karşı savaşmışlar, islami heterodoksinin temsilcisi kolonizatör dervişler olarak karşımıza çıkmışlardır.
  • cemalü'd-din-i savi, kalender kelimesinin harfleri üzerinden kalenderiliğin esaslarını açıklar. buna göre kaf harfi kanaat, lam harfi lutf, nun harfi nedamet, dal harfi diyanet ve re harfi riyazat'i temsıl eder. kalender tüm bu esaslara sahip olandır.
  • dünyayı ve dünyevi değerleri umursamayan , içinde yaşadıkları toplumun hayat tarzına ve geleneklerine karşı tavırlarını gerek giyimlerine gerekse de davranışlarına yansıtan dervişlerdi. 9. yy da maveraünnehir de ortaya çıkan melametilik ile arasında yakınlık vardır. 13. yy da cemaleddin savi tarafından bir tarikat haline getirilmiştir. ölümünden sonra halifeleri kalenderiliği anadolu ya getirmişler ve 1240 yılında anadolu selçuklu devleti ni yıkan babailer isyanı nda önemli rol oynamışladır. osmanlı beyliği nin kuruluş aşamasında fetihlere katılmışlar ve zaviyeler kurmuşlardır. osmanlı yaşantısında kendilerine iyi davranılmasına rağmen ikinci bayezid e girişilen suikast sonrasında devlet trafından müsamaha gösterilmemiştir. saçları, sakalları, kaşları ve bıyıkları kazınmış halde yarı çıplak ve ilahi söylerek dolaşan kalenderiler halk tarafından veli olarak görülür ve hürmet gösterilirdi. hastalar şifaya kavuşmak için zaviyelerine giderdi. medrese çevrelerindeyse kalenderilere iyi gözle bakılmazdı.
  • nasreddin tusi şöyle tanımlar kalenderîler'i: "bunlar âlemin fazlasıdır. zira dünyada insanlar; emîrler, tâcirler, zanaatkârlar ve çiftçiler olmak üzere dört sınıfa ayrılırlar. bunlar ise bu sınıflardan hiçbirine mensup değildir". şems-i tebrizi, fahreddin ıraki ve baba tahir üryan gibi birkaç isim dışında kalanlar, amaçlarını fazlasıyla aşmıştır esâsen. yozlaşma sadece bugüne mahsus değil netîcede. uğradıkları takibât sebebiyle varlıklarını sürdürmek amacıyla sızdıkları farklı tasavvufî yapılanmaları da çingene çadırına çevirmişlikleri vardır.
hesabın var mı? giriş yap